özgürlüğümü her şeyin önüne koydular, çünkü sevgi insanlara bunu yaptırır. | TED | وضعا حريتي قبل كل شيء آخر، لأن هذا ما يفعله الحب. |
Nihayet özgürlüğümü ilan etmiştim. | Open Subtitles | لقد كان لي حقًّا فيها وذلك بتأكيدها حريتي. |
O halde sadece özgürlüğümü elimden alırdın. | Open Subtitles | حريتي , فقط هذا هل كنت ستسلبين حريتي مني |
Onların bana verdiği kadarını ben de onlara borçluyum. özgürlüğümü, gerekirse hayatımı borçluyum. | Open Subtitles | إنني مدين لهم بقدر عطائهم إنني مدين لهم بحريتي |
Sadece buna karşılık özgürlüğümü verir miyim onu bilmiyorum. Ama sanırım bir karar alabildim. | Open Subtitles | لا أدري حتّى إن كنتُ أريد حرّيتي مقابل ذلك |
ya da ne istediğini bilmiyorum, ama eğer özgürlüğümü tehdit edersen... | Open Subtitles | أو من أين انت أو ما تريد... ولكن لو هددت حريتى... |
Elinizden geleni ardınıza koymayın çünkü hiçbir ceza, özgürlüğümü inkar etmem kadar büyük olamaz! | Open Subtitles | لذا افعلوا ما شئتم لأنه لن يكون هناك عقاب أكبر من حرماني من حريتي |
Benim haplarımla oynadığın için, ben gelecek on sekiz yıl için özgürlüğümü kaybettim! | Open Subtitles | لأن بسبب حركتك السخيفة مع حبوب منع الحمل فقدت حريتي للثمانية عشر عام القادمين |
Ya ehliyetimi seçecektim ya hikayemi. Ya özgürlüğümü ya da doğruları. | Open Subtitles | كان رخصتي أو السبق الصحفي حريتي أو الحقيقه |
özgürlüğümü tehlikeye attım çünkü seni incinmiş görmeye tahammül edemiyordum. | Open Subtitles | لقد وضعت حريتي على محك الخطر لأني لم أحتمل رؤيتك تتألم |
özgürlüğümü istiyordum. Kaçmaktan bitkin düştüm. Bana bunu sağlayacak bir pozisyondasın. | Open Subtitles | أردت حريتي ، لقد تعبت من الهرب، هل مركزك يعطيك أن تمنحني هذا؟ |
Ve dürüst olmak gerekirse özgürlüğümü seviyorum. | Open Subtitles | و لأكون صادقاً معكِ ، إنني أحب حريتي نوعاً ما |
Sivil Hakları Koruma Örgütü'nün konuşma özgürlüğümü savunmasındansa onu kaybetmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | افضل ان اخسر حرية التعبير على ان تكون ممثلا عن حريتي في التعبير |
Ben özgürlüğümü istiyordum. Sen de Boston'dan gitmek. | Open Subtitles | أنـا أردتُ حريتي ، وأنتِ أردتِ أن تبتعدي عن بوسطن. |
özgürlüğümü ziyan ediyorum ama Stumptown'a kendi kupamı götürüyorum. | Open Subtitles | أضعت حريتي لكنني أحضرت الكوب الخاص بي للمقهى |
özgürlüğümü kutlamak için sana bahsettiğim küçük restorana gidelim. | Open Subtitles | سأخبرك بشيئ , لكي نحتفل بحريتي الجديده سنذهب إلى ذلك المطعم الذي أخبرتك بها سابقاً |
özgürlüğümü kazanana ve onu yeniden kollarıma alana dek ölmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أموت حتى أفوز بحريتي وأضمها بين ذراعيّ مجدداً |
Ve özgürlüğümü sizinle paylaşmaya hazır olduğum bilginin ikinci kısmıyla satın almıştım. | Open Subtitles | وقد أشتريت حرّيتي بالجزء الثاني من المعلومات التي أنا على استعدّاد أن أشاركك بها. |
Ben sizin havalı, bekar arkadaşınız olacağım. Ve siz benim özgürlüğümü ve çatlamamış derimi deli gibi kıskanacaksınız. | Open Subtitles | سأكون صديقتكم العازبة وسوف تغيرون من حريتى وقلة التجاعيد |
Çünkü o kelimeleri kim yazdıysa özgürlüğümü ve hayatımı alacaktı | Open Subtitles | لأن من قام بكتابة ذلك التهام تقريبًا كان على وشك سلبي حريّتي وحياتي |
İrlanda bir dönüm noktasına geliyor, bunun bir parçası olmam gerek, ...ama benim için yaptıklarınızı biliyorum, özgürlüğümü sağladınız. | Open Subtitles | لكن أيرلندا تنمو الآن ، وأنا بحاجة لأن أكون جزءاً من ذلك لكني أعرف ما قمت بهِ من أجلي أنا أعلم بأنك أبقيتني حراً |
özgürlüğümü senin ellerine verdim. | Open Subtitles | إنّي أضع حُريّتي بين يديكِ. |
Ve sonuç olarak sadece senin hayatını kurtarmakla kalmadı... bana özgürlüğümü vermiş oldu. | Open Subtitles | ولمْ يؤدِّ ذلك لإنقاذ حياتك فحسب بل لمنحي حرّيّتي أيضاً |
Söylediğim şey şimdiye kadar başıma gelen en kötü şeyin, bacaklarımı özgürlüğümü kaybetmek olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | أنا أقول ظننتُ أنَ أسوَءَ شيء يُمكنُ أن يحصَلَ لي هوَ خسارةُ ساقيّ، أو خسارَة حُريتي |
Ne istiyorsan onu düşün. Ama ben bir özür hediyesi seçme özgürlüğümü kullandım. | Open Subtitles | فكّر كما شئت، ولكن قد أخذت الحرّيّة في اختيار هديّة إعتذار |
Faydalı bir şeyler yapmak kendi sesimi, değerimi, özgürlüğümü bulmamı sağladı. | TED | لقد ساعدنى العثور على فائدتي أن أجد صوتي وذاتي وحريتي. |