| Şişedeki sıvıın süt olmadığını düşünüyorum; bence şişede aseton vardı. | Open Subtitles | لا أصدق أن ما في الزجاجة حليب، أعتقد أنه أسيتون. |
| Biliyor musun Don, dün gece ortalığı temizlerken gördüm, şişede biraz viski kalmıştı. | Open Subtitles | كان هناك بعض الويسكي باقي في الزجاجة بعد ان نظفت المنزل - حقا؟ |
| Bahçıvanın kamyonundaki şişede parmak izlerini bulduk. | Open Subtitles | وَجدنَا بصماتَ أصابعكَ على القنينة في شاحنةِ بستانيكِ. |
| Bir bankaya girip elindeki şişede nitrogliserin olduğunu söyleyen bir adam biliyorum. | Open Subtitles | اعرف شخصا دخل مصرف ومعه زجاجة واخبر الجميع انها نتروغلسرين |
| Efsaneyse onu bir şişede getir. İnsansa, zincirlenmiş olarak getir. | Open Subtitles | إذا كان خرافة فإحضرها في قنينة إذا كان رجلا فإحضره لي مكبلاً بالقيود |
| şişede ne var, Harry? | Open Subtitles | ماذا بالقارورة يا هاري ؟ |
| Bu küçük şişede evin korumalarının uyumasını sağlayacak bir iksir var. | Open Subtitles | هذه القارورة بها جرعةً لجعل حُرَّاس المنزل يغرقون في النوم |
| Adli raporumuz bir şişede sanki, yoksa sandık mı demeliyim. | Open Subtitles | تبدو الرسالة الجنائية في قارورة أم أقول في صندق |
| Bu şişede, bizzat sizin bana verdiğiniz bir parfüm vardı. | Open Subtitles | هذه الزجاجة تحتوى على العطر الذى قمت بأهدائه لى. |
| Bu şişelerin içinde şüpheli bir madde yok. şişede ne varsa etikette onun adı yazıyor. | Open Subtitles | لا يوجد دليل غير قابل للدحض في هذه الزجاجات ما هو مكتوب على الملصق موجود في الزجاجة |
| Bu şişede ne olduğunu biliyor musun sert adam? | Open Subtitles | أتعرف ما الذي بداخل هذه الزجاجة أيها الأحمق؟ |
| - Görünüşe göre bir de şişede ne varsa ona. | Open Subtitles | -و أي كان ما بداخل هذه الزجاجة على ما يبدو |
| şişede cadı iksirinin bütün maddeleri kafein, sakinleşticiler ve antidepresanlar var ama yasadışı uyuşturucu yok. | Open Subtitles | هذه الزجاجة تحتوى على مزيج مخيف من الكافيين، رافعات المزاج، و مضادات الاكتئاب، لم تكن هناك مخدرات غير المشروعة. |
| Bu küçük şişede, kasları gevşeten bir protein var. | Open Subtitles | هنا في هذه القنينة بروتين منقى يقوم بارخاء العضلات |
| Bu, maktulün ırzına geçilen şişede yapılan eser madde incelemesi. | Open Subtitles | هذا تقرير التتبع من قبل أربع سنوات الذي أُجري على القنينة التي أُستُخدمت لمهاجمتها |
| Aptal şişede sadece parmak izi tozu buldum. | Open Subtitles | كُلّ ما حصلتُ عليه هو غبار بصمة على تلك القنينة الغبية حتى الآن |
| Evet, bak, bu kadar pahalı bir şişede sınır renkleri kenarın sonuna kadar uzanmalıydı. | Open Subtitles | أجل زجاجة بهذا الغلاء لون الحدود سيذهب كل المسافة إلى الحافة صحيح |
| Bir de 2 litrelik şişede vişneli diyet kola lütfen. Sadece 1 litrelik şişeleriniz mi var? | Open Subtitles | وزجاجتان من الكولا ، ليس لديك إلا زجاجة واحد لتر؟ |
| Efsaneyse, onu bir şişede getir. İnsansa, zincirlenmiş olarak getir. | Open Subtitles | إذا كان خرافة فإحضرها في قنينة إذا كان رجلا فإحضره لي مكبلاً بالقيود |
| Gözyaşlarını bir şişede biriktirirdi. | Open Subtitles | جَمعتْ دموعَه في قنينة صَغيرة. لا، لَيسَ الآن. |
| - şişede ne var Howard? | Open Subtitles | ماذا يوجد بالقارورة يا (هوارد)؟ |
| şişede bulduğumuz kanın profesöre ait olduğunu nereden anladın? | Open Subtitles | كيف عرفت أن الدم الذي وجدناه في القارورة كان للبروفيسور ؟ |
| Bu şarap--Bu şarap şişede parlayacak. | Open Subtitles | هذا النبيذ يالذات .. هو كالبرق في قارورة |
| Kurtarıcı bir efsaneyse onu şişede getirmemi söylediniz. | Open Subtitles | أنت قلت أنه لو كان الرسول عباره عن خرافه - فعلىَ أن أحضره فى قنينه |
| şişede başka bir şey olduğunu düşünüyor gibiydi. - Var mıydı? | Open Subtitles | حسب أنه يوجد شيء آخر بالزجاجة |