Teknoloji oyuncakları ve pornoyla alakası olmayan altın bir kol saati satın almış. | Open Subtitles | حسنا ، ألعاب ذات تقنية عالية و إباحية وفجأة اشترى ساعة يدوية ذهبية |
Bir sürü dedektiflik yapıyorum altın bir nişanı olmayan birine göre. | Open Subtitles | أقوم بالكثير من عمل التحقيق بالنسبة لشخص لا يحمل شارةً ذهبية |
Ve elinde altın bir kadeh tutan kadın kırmızılar, morlarla giyinip kuşanmıştı. | Open Subtitles | و كانت المرأة ترتدي ثوبا ذو لون بنفسجي و أورجواني بيدها كأس ذهبي اللون |
Yerel öykülere göre orada altın bir tabut gömülüydü. | Open Subtitles | في هذه الحالةِ يقول التقليد المَحلِّي أنه كان هناك تابوتُ ذهبي مدفون في الموقعِ |
Onların arasında dolaşıp şifa dağıtmak için içerisinde lapa bulunan altın bir kase ve mücevherle kaplı bir kepçe taşıyan yeni bir avatar kılığına büründü. | TED | ولأجل أن تسير بينهم وتسترجع قواهم، تقمصت بصورة إلهية أخرى، حاملةً معها الثريد في طبق من الذهب وملعقة مكسوة بالجواهر. |
Kitab gözünde yama olan ve parlak altın bir dişe sahip bu korsanlarla ilgili. | Open Subtitles | ويدور عن أولئك القراصنة، ذوي الرقع على عيونهم، والأسنان الذهبية اللامعة |
Destanın bir bölümünde, inanılmaz derecede kudret ve zenginlik veren altın bir yüzüğe sahip olan bir kraldan bahsedilmektedir. | Open Subtitles | بأحد المشاهد من الملحمة هناك ملك يمتلك خاتما ذهبيا يمنحه الغنى والثروات التي تفوق الخيال |
Ve bu yüzden ona dünyanın her yerindeki yeğenlerine emirlerini eposta yoluyla iletebilmesi için altın bir daktilo yaptım. | TED | وبالتالي صنعت له آلة كاتبة ذهبية من خلالها يمكنه أن يوزع أوامره على أبناء وبنات اخوانه حول العالم كرسالة إلكترونية. |
Anka Kuşu'nun arkasında, artalan çoğunlukla beyaz ve sonrasında ise çevresinde azımsanmayacak altın bir kenar var. | TED | خلف طائر العنقاء، الخلفية بيضاء تقريباً و هي تحتوي على حدود ذهبية أساسية تحيط به. |
Bence şu anda muhtemelen ayda altın bir Cadillac kullanıyordur. | Open Subtitles | الآن أعتقد أنه ربما على القمر يقود كاديلاك ذهبية |
Eğer bir zincir taşıyacaksan, en azından altın bir zincir olsun. | Open Subtitles | إن كنت ستحمل سلسلة اجعلها ذهبية على الأقل |
altın bir ilköğretim okuluydu, öğretmenler odası gözün görebildiği kadar uzağa gidiyordu. | Open Subtitles | بل كانت مدرسة ابتدائية ذهبية بقاعة معلمين تمتد على مرمى البصر |
Tek söylediğim bunun gerçek kimliğini... bulmak için altın bir fırsat olabileceği dostum. | Open Subtitles | كل ما اقوله ان هذة قد تكون فرصة ذهبية لتعرف من تكون |
Kutsal dağın bağırdığı günde, Gudjara'nın derinliklerinden altın bir kız çocuğu gelecek. | Open Subtitles | يوم ما عندما يبكي الجبل المقدّس 000 سيجيء من أعماق الجبل إله ذهبي .. طفلة |
Neyse ki, muhasebecim yıllar önce spermlerim için altın bir paraşüt ayarladı. | Open Subtitles | لحسن الحظ محاسبي قام بتجهيز باراشوت ذهبي لي منذ سنين عدة |
Bam, götüne son sürat altın bir çük aldı. "Manny Puig - Yırtıcı Hayvan Uzmanı" | Open Subtitles | بام لتوه حصل على قضيب ذهبي داخل مؤخرته وبأعلى سرعة |
Ben beşikten altın bir kampa dümdüz gitmedim. | Open Subtitles | لم أذهب مباشرة بعد ولادتى لمخيم من الذهب |
İnsanlar büyük bir günah işledi çünkü kendilerine altın bir tanrı yapıp, tapındılar. | Open Subtitles | و أخطأ الناس خطيئه عظيمه حيث صنعوا لأنفسهم إلها من الذهب |
İnsanlar büyük bir günah işledi çünkü kendilerine altın bir tanrı yapıp tapındılar ve onu omuzlarında taşıyarak sevindiler ve şöyle dediler: | Open Subtitles | و أخطأ الناس خطيئه عظيمه حيث صنعوا لأنفسهم إلها من الذهب و حملوه على أكتافهم و أخذوا يصيحون فى إبتهاج |
...küçükken çikolatamın içinden altın bir bilet bulmayı isterdim. | Open Subtitles | كنت دائمآ أريد العثور على البطاقة الذهبية فى هذه الشوكولاته |
Gözler kapalı. Madem altın bir tanrı istiyor, alacak. | Open Subtitles | أعين مغلقة.لقد أرادت إلها ذهبيا سوف تحصل على واحد |
Bir prenses ve altın bir arp varmış. | Open Subtitles | "كانت هنالك أميرة وقيثار ذهبيّ" |
Güzel. Güze bir kupa almışsın. Güzel altın bir kupa. | Open Subtitles | هذا لطيف, حصلت على نصب تذكارى جميل نصب تذكارى ذهبى |
Bir çiftçi hayalet bir kadınla karşılaşmış ve kadın ona altın bir kutu vermiş. | Open Subtitles | مزارع التقى بامرأة شبح وقامت بإعطاءه صندوقاً ذهبياً |
Bunun, basitçe durumu kavramandan çok, onu hissetmen için altın bir fırsat olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | هل لي أن أقترح أنّ هذه فرصة ذهبيّة لكِ لتشعري بالحالة، بدلاً من ترشيدها ببساطة؟ |