Dolayısıyla kendi galaksimizde, başka her yerden daha çok ayrıntı görebiliriz. | TED | لذلك يمكن رؤية تفاصيل أكثر في مجرتنا عن أي مكان آخر |
Ne e-posta, ya da herhangi bir nedenden dolayı herhangi bir ayrıntı. | Open Subtitles | .. البريد الإلكتروني الخاص بك ، أو لهذا السبب أي تفاصيل أخرى. |
Hayatındaki her ayrıntı saptanmalı, kontrol edilmeli ve bir daha kontrol edilmeli. | Open Subtitles | عليّنا معرفة كل تفاصيل حياته سحقًا لكَ أيها الخاسر ومراجعتها، ومراجعتها ثانيةً |
Ve tüm bunların, hayatımızı çok daha hoş ve asil kılan, birer nüans birer ayrıntı, birer detay olduğunu unutmamalıyız. | Open Subtitles | و يجب أن نتذكر أن كل هذه الأشياء الفوارق، العيوب، التفاصيل الدقيقة و التي نعتبرها من ملحقات يومنا الغير أساسية |
Bir yüz çıkarmaya çalıştım, ama burada pek ayrıntı yok. | Open Subtitles | حاولت أن أصل للوجه لكن لا كثير من التفاصيل هنا |
Çünkü bu şeyin küçük ayrıntı üzerinde güneye gitmesini istemiyoruz. | Open Subtitles | لأننا لا نريد لهذا الأمر أن يسوء بسبب تفصيل صغير |
Hayatını kurtarmak için kaçarken görünen genç Arnavut kızla ilgili az önce daha fazla ayrıntı edindik. | Open Subtitles | نحن توا إستلمنا . .. تفاصيل أكثر عن البنت الألبانية التي فرت بحياتها |
ayrıntı olmaksızın, tek diyebileceğim: | Open Subtitles | بدون تفاصيل ،من الصعب المساعده الا اني سأقول لكي: |
Bu da benzer bir şey anlattı. ayrıntı yok gerçi. | Open Subtitles | لقد اخبرتنى بقصة مماثلة بدون تفاصيل حتى الان |
Adın Rita Stevens. Hastalığı hakkında kimseye ayrıntı verme. | Open Subtitles | اسمك ريتا ستيفينس، يعطي لا تفاصيل حول مرضه. |
Lupo ile aranda geçenler hakkında... söylemeyi atladığın bir ayrıntı olmadığından emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكدة أنه لا يوجد تفاصيل نسيت أن تذكريها عن الذي حدث بينك وبين لوبو |
Deri kesinlikle delinmiş ama çok az ayrıntı var. | Open Subtitles | بالتأكيد تعرض الجلد للثقب لكن هذه تفاصيل صغيرة جداً |
Baloyu da. Benim dört gözle beklediğim küçük ayrıntı buydu. | Open Subtitles | و حفل التخرج إنه التفاصيل الثانوية التي كنت أتطلع إليها |
Yani baktığınız zaman... birkaç ayrıntı var ama yapmamız gerekenlerin hepsi bu. | TED | تقريباً هذا كل شيء هناك بعض التفاصيل لكن هذا تقريباً كل شيء ما علينا فعله. |
Bu yolculuğun kayıtları, daha çok sözlü ifadelere ve değişiklik gösteren yazılı kaynaklara dayanıyor. Bu yüzden kesin ayrıntı vermek güç. | TED | تكاليف تلك الرحلة قائمة على الشهادة الشفوية غالبًا وبعض السجلات المكتوبة المغايرة. لذا يصعب تحديد التفاصيل الدقيقة. |
Ve az sonra göreceğiniz gibi, ayrıntı görebilmek bu deneyin anahtarıdır. | TED | و كما سترون في دقيقة، قابلية رؤية التفاصيل هو المفتاح لهذه التجربة |
Dolayısıyla, çok fazla ayrıntı görmek istiyorum. | TED | لذلك، هذا يعني أن أرى الكثير من التفاصيل |
Üçkağıt yok, teknik ayrıntı yok. | Open Subtitles | : لذا قررنا .لا لإستعمال الخدع و التفاصيل |
Bu adamla ilgili dikkata alınabilecek bir ayrıntı daha var. | Open Subtitles | هنالك تفصيل أخير بشأن هذا الرجل .لربما سيربط الأمور معاً |
Aslında, o ayrıntı hakkında fikrin olmadığına eminiz. | Open Subtitles | في الحقيقة نعتقد أنك لا تعرف هذا التفصيل |
Şimdilik ayrıntı yok. | Open Subtitles | لا حاجة للتفاصيل الآن |
Otoparkta, ayrıntı verirsek. Affedersiniz, dayanağınız nedir? | Open Subtitles | حسنٌ، بمرآب السيارات لاكون أكثر تحديدا أنا آسف، اي إثبات لديك عن هذا؟ |
Bayan Horton, eğer Bay Allen ayrıntı veremeyecekce davayı reddetmekten başka çarem kalmaz. | Open Subtitles | سيدة (هورتون)، إن لم يستطع السيد (ألان) الاستفاضة في التوضيح لن يكون بيدي خيار سوى رفض القضية |