| Aslında, salgın hastalıkları durdurabilecek bir sisteme çok az yatırım yaptık. | TED | ولكننا في الواقع لا نستثمر سوى القليل جداً في أيقاف الأوبئة. |
| Fakat çok yakın zamanlara kadar bu konuda çok az çalışma yapıldı. | TED | لكن حتى وقت قريب، تم القيام بعمل القليل جدًا حول هذا الموضوع. |
| Daha az bariz durumlarda, çoğunlukla devam eden bir uzlaşma şekli vardır. | TED | وفي حالات اقل وقاحة، هناك نوع من الأخذ والعطاء مازال ساري المفعول. |
| En iyi satıcılar haftada en az bir kez gelişim amacıyla aktivite yaparlar. | TED | على الاقل مرة اسبوعيا يقوم أفضل مندوبو المبيعات بممارسة أنشطة تهدف الى تطورهم. |
| İkinci şok biraz alışkanlık nedeniyle daha az ağrı uyandırır. | TED | والثانية اخف إيلاماً .. لان الشخص اعتاد قليلاً على الفكرة |
| Kendimiz için bir şeyler seçerken çok fazla vakit harcarız ve yapabileceğimiz müşterek seçimlere çok az kafa yorarız. | TED | لقد قضينا الكثير من الوقت في اختيار الأشياء لأنفسنا و بالكاد تنعكس على الخيارات المجتمعية التي يمكننا القيام بها |
| az kalsın başarıyordun, evlat. az kalsın yapıyordun. Bu senin ilk üçlün. | Open Subtitles | كدت أن تفعلها يا فتى كنت على وشك أن تؤدى أول ثلاثية |
| Bol yiyecek mi olacak ya da yiyecek az mı olacak? | TED | هل سيكون عالمًا به الكثير من الطعام أم القليل من الطعام؟ |
| Yaklaşık 13 milyar yıl önce bir "Büyük Patlama" oldu, hakkında az çok birşeyler duymuşsunuzdur, bilirsiniz, evrenin kaynağı. | TED | بطريقة ما، منذ 13 بليون سنة حصل الإنفجار الكبير، و أعتقد أنكم سمعت القليل عنه، و بأنه أصل الكون |
| Brazil Ornithological Society bu yüzden sadece kuşlar biz çok az bilgiye sahip olduğumuzu söylüyor doğadaki türler hakkında | TED | جمعية البرازيل للطيور، نحن الآن نتحدث عن الطيور فقط، هنالك إدعاءات أننا نعرف القليل جداً حول الكائنات في الطبيعة. |
| Tam teçhizatlı Alman birliklerine karşı çok az şansları vardı. | Open Subtitles | كان هناك القليل جداً ليفعلوه أمام القوات الألمانيه فائقة الأعداد |
| Peki, daha az kontrolle yapabilir misiniz ya da farklı bir kontrol tarzıyla? | TED | حسناً. هل يمكنك التوجيه بقدر اقل من التحكم، أو بشكل آخر من التحكم؟ |
| Kardeşinize kendim söylersem daha az sarsıcı olur diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد شعرت بان الصدمة ستكون اقل لو جأت واخبرتك بنفسى |
| O kelimeyi günde en az on kez babamdan duyuyordum. | Open Subtitles | سمعت تلك الكلمة من أبي عشر مرات يومياً على الاقل |
| Size bir örnek daha vermek istiyorum, çünkü az da olsa sıtma'dan bahsettik. | TED | و أود أن أضرب لكم فقط مثال آخر, لأننا تحدثنا قليلاً عن الملاريا. |
| Zil sesinin kapıdan geldiğini anladığımda az kalsın yeni duş aldığımı unutacaktım. | Open Subtitles | ومع الوقت أدركت بأنه كان الباب الأمامي بالكاد نسيت أن علي الاستحمام |
| Teyzemin dediğine göre orası yarasa doluymuş, az daha küften ölecekmiş. | Open Subtitles | عمتى تقول بأنها مليئة بالحشرات وكان على وشك الموت من التعفن |
| Bir yıldan daha az bir sürede 65.000 km uçuyorlar. | TED | فهي تطير مسافة 65000 كيلومترا في أقل من عام واحد |
| Bu da aynı olacak, yalnız seninle daha az sekslisi. | Open Subtitles | سيكون الأمر مماثلاً، لكن مع كمّية أقلّ من الحب معك. |
| İspanya'da kadınlara izin vermişti. Birlikte çok az zaman geçirdik. | Open Subtitles | سمح لسيدات فى أسبانيا لم نقض الا وقتا قليلا معا |
| Bir keresinde Teddy'nin kulağını sobaya yapıştırmış, az kalsın yakıyormuş. | Open Subtitles | في إحدى المرات وضع أذن تيدي فوق الموقد وأحرقها تقريباً |
| Çok ilginç. En az bugün gördüğüm resimler kadar ilginç. | Open Subtitles | أنا مهتم تقريبا كما أهتم ببعض الصور التى رأيتها اليوم |
| Sen de az kalsın ölüyordun o kadını korumaya çalışırken. | Open Subtitles | كنت ستُقتل أنت الآخر وتنفجر لقطع صغيرة لحماية تلك المرأة |
| Birinci kısmı orada, çantamın içinde ikinci kısmı ise az sonra getireceğim. | Open Subtitles | الجزء الأول في حقيبتي هناك والجزء الثاني انا سوف اخرج بعد لحظات |
| az önce olanları anladım, peki, reklam filmine ne oldu? | Open Subtitles | فهمت مالذي قد حدث للتوّ, مالذي حدث في تصوير الدعاية؟ |
| Dr. Mullis yaptığı deneylerden bahsediyordu ve az daha bilimadamı olacağımı hatırladım. | TED | كان الدكتور موليس يتحدث عن تجاربه وأدركت بأنني كدت أن أصبح عالماً |