Bunun görünmek için çok kötü bir zaman olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لا, اشكركِ أعرف أن هذا وقت عصيب بالنسبة لي لاظهر |
Bunun berbat bir zaman olduğunu biliyorum, fakat Başkan aradı ve gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | أعرف أن هذا وقت غير مناسب، ولكن الرئيس اتصل بي ولابد أن أغادر |
Bunu açmak için mükemmel bir zaman. Bundan daha özel olamazdı. | Open Subtitles | هذا هو أنسب وقت لأفتحه لن يكون هناك وقت أنسب لهذا |
Daha az meşgul olduğunuz bir zaman gelsem daha iyi olacak galiba. | Open Subtitles | ربما يُستحسن عليّ العودة في وقتٍ .آخر عندما لا تكون مشغولاً للغاية |
Evet, hayatta olmak için harika bir zaman değil mi? | Open Subtitles | نعم, إنه وقت عظيم ليكون الشخص حياً أليس كذلك ؟ |
Bunu biraz ağırdan alabilirim. bir zaman aralığı var mı? | Open Subtitles | سوف اجعل الموضوع يطول بنا هل هناك اطار للوقت ؟ |
O nedenle kendi işini kendin yapman için mükemmel bir zaman. | Open Subtitles | هذه كمية مناسبة من الوقت لكي تذهب و تقوم بذلك بنفسه |
çoğumuz için, şimdiki zaman sanki sihirli bir zaman dilimi. | TED | إنه كما لو أنه، بالنسبة لمعظمنا، الحاضر هو وقت ساحر. |
Sana, Oliver ile ilgili neler olduğunu sormak için uygun bir zaman mı? | Open Subtitles | السيد كونكلين، هل هذا هو الوقت المناسب أن أسألك ماذا يجري مع أوليفر؟ |
Bence iki insan birbiri için yaratılmamışsa bir zaman gelir oluruna bırakman gerekir. | Open Subtitles | أظن لو شخصين غير مقدرين لبعض فى وقت ما يجب أن تتخطى الأمر |
Sanırım dansa gidebilmek amaçlı 300 dolar istemek için kötü bir zaman. | Open Subtitles | هل هذا وقت غير مناسب لطلبي ثلاثمئة دولار من أجل حصص الرقص. |
Açıklamalar yapmak, vaaz vermek veya teoloji için uygun zaman olmazdı. bu gözyaşları için uygun bir zaman... | TED | لن يكون هذا وقت للتفسير أو الوعظ أو للحديث في علم اللاهوت, إنه وقت للدموع |
Yabancı bir öğrenciden Amerikan vatandaşlığına yolculuğum 16 yıl sürdü, diğer göçmen hikayeleriyle karşılaştırınca kısa bir zaman dilimi. | TED | رحلتي من طالبة دولية إلى مواطنة أمريكية أخذت 16 عاماً هذا وقت قصير مقارنةً بقصص المهاجرين الاخرى. |
Her casusun kariyerinde, bir zaman gelir... birileri,bir şekilde sizin kim olduğunuzu anlar. | Open Subtitles | هناك وقت في مهنة اي عميل شخص ما بطريقة ما يكتشف من انت |
Beyler, bu konuya başka bir zaman devam etmemiz gerek. | Open Subtitles | أيُّها السادة، علينا أن نعقد هذا الاجتماع في وقتٍ آخر |
Hepimizin büyük bir zaman kaybı olduğunu kabul ettiğimiz okul dışında. | Open Subtitles | عدا المدرسة والتي أعتقد أن كلنا نتفق أنها مضيعة كبيرة للوقت |
Yani, Roth çok gizli belgelerle bayağı bir zaman geçirmiş demek. | Open Subtitles | يعنى أنه قضى الكثير من الوقت حول مواد سريه بشكل كبير |
Sanırım "Size demiştim." demek için kötü bir zaman. | Open Subtitles | فانوس أخضر: اعتقد ان هذا هو وقت سيء أن أقول لقد قلت لكم ذلك. |
Bunu cevap vermek için uygun bir zaman olarak görebilirsiniz. | Open Subtitles | خذ حريتك و إعتبر أن هذا هو الوقت المناسب للإجابة |
Lütfen, benimle uğraşmak istiyorsanız başka bir zaman yapın. | Open Subtitles | أرجوك ، إذا أردت أن تنال منى لتجعلها فى وقت لاحق |
CA: Peki bu muhtemel bir zaman çizelgesine nasıl dönüşüyor, sence? | TED | كريس أندرسون: كيف يمكن أن يترجم ذلك إلى خط زمني محتمل؟ |
Bunun icin gercekten uzgunum. Sizin icin zor bir zaman oldugunu biliyorum. | Open Subtitles | انا آسف جداً من اجلك، انا متأكد انه وقت صعب من اجلك |
Peder, uygun bir zaman değil. Daha sonra gelin. Kızınızla konuşmalıyım. | Open Subtitles | أيها القس، أخشى أن الوقت غير مناسب ستضطر للعودة فيما بعد |
Bu herkesi kızdırmak için çok kötü bir zaman olacak, | Open Subtitles | هذا توقيت غير مناسب تماماً لإزعاج الجميع |
Yani bunun manası, başka bir zaman gezgini daha olabilir. | Open Subtitles | هذا يعني أنه قد يكون هناك مسافر عبر الزمن آخر |