Sevdiğin bir kişinin canını binlercesinden üstün tutmaz mıydın yani? | Open Subtitles | هل حياة شخص واحد أكثر قيمة من حياة الاف آخرين؟ |
"canını tehlikeye atarak yanan bir katı tek başına kontrol etti. | Open Subtitles | عندما أنقذ حياة سيدة وقفز مرة أخرى لتفقد الطابق المشتعل وحده |
O küçük kızın emniyette olması için canını feda etti. | Open Subtitles | لقد دفع حياته مقابل أن يعرف أن الفتاة ستكون بأمان |
Bir grup asiyi etkisiz hale getirip timi için canını verdi. | Open Subtitles | لقد ضحى بحياته أثناء مطاردته لمجموعة من المتمردين حتى ينقذ وحدته |
Hayatının bu makine tarafından çalınması yerine, onun canını aldım. | Open Subtitles | أخذت حياتها لكي لا يتم الإستيلاء عليها بواسطة تلك الآلة |
Bana birisinin canını alacak kadar adam olmadığımı söylemiştin. Bil bakalım, yanıldın. | Open Subtitles | لقد قلت ليّ أنني لست رجلاً كفاية لأزهق حياة حسناً ، أوتعلم؟ |
Bu tarihi taşların yerine kendi adamlarının canını feda etmişler. | Open Subtitles | التضحية التي جعلت الصخور التاريخية أعلى مرتبة من حياة رجالهم |
Ve bir dahaki sefer, Bir Ork'un canını almak istediğimde, | Open Subtitles | وإِذا كان لي خيار أن أنهي حياة عِفريت بِلا قيمة |
Bir başkasının canını almak Tanrı'nın gözünde en korkunç günahtır. | Open Subtitles | وأن تسلب حياة شخص آخر، من أكبر الكبائر عند الله. |
Şüphesiz ki, Akhilleus, dostu Patroklos'u kurtarmak için kendini tehlikeye atar, hatta canını bile verirdi. | TED | قد ضحى أخيل بالتأكيد بحياته أو أعطى حياته ليحمي صديقه باتروكلوس. |
Biri bizim için canını feda etti diğerinin derin duygusal sorunları var. | Open Subtitles | رجل فقد حياته فداءً لنا، والآخر يعاني من مشاكل انفعالية عميقة. |
Bruce Wayne ailen için canını verebilseydi, verirdi. | Open Subtitles | لو كان بإستطاعة بروس وين إعطاء حياته لعائلتك, لفعل ذلك |
Jung Chae San Gyeongseong'a gitmek için canını mı riske atacak yani? | Open Subtitles | هل جونغ تشاي سان سيُخاطر بحياته بالذهاب إلى جيونغسيونغ؟ هل أنت مُتأكد؟ |
Devletin bir gün kendisini tehlikeden korumak için, kendi amaçları uğruna canını almasından korkuyordu. | TED | هي تخشى أن الدولة قد تسلبها حياتها لأجل أهداف خاصة لتحمي الدولة نفسها من الخطر. |
Başkasının canını alırken ruhunuzun bir kısmını kaybettiğinizi hissediyorsunuz. | Open Subtitles | أتعلم، أنت تشعر أن جزء من روحك مدمر تماما عندما تودى بحياة غيرك |
çünkü başına benim sayemde gelecek her şeyin... en insani şekilde canını yakmasını istiyorum. | Open Subtitles | لأنني أريد ما يحدث لك أن يؤلمك بأكبر قدر ممكن لإنسان |
Seninle oyun oynayıp, sana geri dönmeye çalışmak ya da canını yakmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن ألعب الألاعيب و أحاول ان أنتقم منك و أن أؤذيك |
Hem de her şeyi bedavaya verirsin böylece canını acıtmıyormuş gibi davranırsın. | Open Subtitles | تتبرع به كله بالمجان, وبهذه الطريقة, يمكنك أن تتظاهر أنه لا يؤلم |
Bak asık surat, bir bıçak ancak batarsa canını yakar. | Open Subtitles | أنتيأيتهاالمسنةّ, ِالسكاكين تؤذي فقط عندما تطعنك |
Böyle bir şey yaptığını hiç görmemiştim. Çocuğun canını böyle yakman gerekmezdi. | Open Subtitles | لم أرك تفعل ذلك من قبل, لم يجدر بك أن تؤذيه بهذا الشكل |
Heteroseksüel canını seven kaçsın. | TED | أيها الناس اهربوا بحياتكم متباينة الجنس. |
Bunu da kırabilirim ama bu onun canını yakabilir. | Open Subtitles | استطيع أن اكسر هذه ايضاً ولكني أخشى أن يتأذى |
Gücü insanlığa armağan, ama ateşten yapılmış şeylerin canını acıtıyor. | Open Subtitles | قوته هدية للانسان ولكنه يؤذي تلك الكائنات المخلوقة من نار |
Sırf sen yaşa diye kaç kişi fedakârlık yapıp canını verdi biliyor musun? | Open Subtitles | ليست لديك أدنى فكرة عن عدد اللذين ضحوا بحياتهم من أجل أن تعيش |
canını yakmak isteseydi, çoktan yapardı. Hadi. | Open Subtitles | إسمع, لو كان يريد أن يؤذيك لكان فعلها من قبل, هيا |