Müziği paylaşıp, kopyalayıp, mixleyip, yakabiliriz, ama aslında bunların hepsi yasa dışı. | TED | يمكننا التقاسم، التجهيز الحرق، لكن في الواقع فأن ذلك كله غير قانوني. |
Bunu yasa dışı yapmak, çoğumuzun tek başına çalışması demektir. Ki bu bizi şiddet içeren suçlara karşı savunmasız bırakır. | TED | بجعل ذلك غير قانوني يعني أن الكثيرين منا يعملون بصفة فردية، من الواضح أن ذلك يجعلنا عرضة لمرتكبي أعمال العنف. |
Ve kayıt dışı ekonomiyi öğrenmek için Çin'de epey fazla zaman harcadım. | TED | قضيت الكثير من الوقت الإضافي في الصين لكي أعرف الاقتصاد غير الرسمي. |
Şimdi bu Dallas Tiyatrosu. Bizim için çok sıra dışı bir işverendi, | TED | الآن هذا هو مسرح دالاس , وكان عميل غير عادي بالنسبة لنا |
Görünüşe göre burada bazı ders dışı faaliyetler olup bitiyormuş, ha? | Open Subtitles | يبدوا أنه جرى بعض النشاط الغير روتيني في الخلفية هاه ؟ |
Kenara çekti çünkü toplantı salonunda sıra dışı olduğumuza inanıyordu. | TED | وضعنا جانبا لأنه يعلم أننا غير تقليديين في قاعة الاجتماعات. |
Ve dünyada felaketler, hiç beklenmedik ve olağan dışı boyutlarda artış göstermiştir. | TED | والمصائب حول العالم تتزايد بصورة غير إعتيادية ومعدل لم يسبق له مثيل. |
Fakat şunu ifade etmeme izin verin, o en sıra dışı kadınlardan biridir. | Open Subtitles | ولكن اسمحوا لي أن أنبه لك السادة أنها من معظم امرأة غير عادية |
Sezon dışı olduğu için muhtemelen burada kalan tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | فى غير الموسم هكذا ، أعتقد أنك الوحيدة المقيمة فى المكان |
Fakat bunu yapar yapmaz, korkunç bir mantık dışı paradoks geliştirdiğinin farkına vardı. | Open Subtitles | لكن حالما أنهى ذلك، أدرك أنه في الواقع فتح مفارقة غير منطقية مفزعة. |
Bu sıra dışı bir tanktı, dikey duruyordu... ve eski bir kazana benziyordu. | Open Subtitles | المستوعب نفسه كان غير عاديا , لقد كان أفقيا بدا وكأنه مرجل قديم. |
Güney kanadında kayıt dışı bir numune bulduk. İşte resmi. | Open Subtitles | لقد وجدنا عينة غير معلومة في الجزء الجنوبي وهذهِ صورتهُ |
- Yasa dışı bir iş kurmuşsunuz. - Hepimiz hata yapabiliriz. | Open Subtitles | ـ وبدأت بإنشاء عمل ضخم غير شرعىّ ـ نرتكب جميعاً الأخطاء |
Yüzyıllardır gizli kalmış ve insan dışı bir varlık tarafından oyulmuştu. | Open Subtitles | كان مختفي اسفل الطبقه العليا لقرون وشخص اخر غير الانسان صنعه |
Buralarda bu akşam olağan dışı bir şeyler fark ettin mi? | Open Subtitles | فقط أتساءل, إن كنت لاحظت أى شيء على غير المعتاد الليلة؟ |
Bir kere kırlangıç yuvasını seçti mi, onu rahatsız etmek yasa dışı. | Open Subtitles | مجرد أن يختار السنونو مكان العش .. يصبح طرده منه غير قانوني |
Kanun dışı araştırmalar yapıyorsunuz. Bu yüzden işini ve diplomanı kaybedeceksin! | Open Subtitles | تقوم ببحوث غير شرعيه لقد فقدت عملك بسبب هذا ورخصتك الطبيه |
bu, o dönem için oldukça sıradışı. Evet, bu çok sıra dışı. | Open Subtitles | شيء عجيب وغير عادي بتلك الفترة نوع غير عادي , هه ؟ |
Toplumda işlevi olan bir yer ediniyorlar. Bunun neresi ahlak dışı? ! | Open Subtitles | لقد أصبحوا عنصراً فعّال في المجمتع ما الغير أخلاقي في هذا الأمر؟ |
Olağan dışı görünen bir davranış sergiledi mi? | Open Subtitles | هل كان هناك أى شىء بخصوص سلوكه , هل بدا خارج عن المألوف ؟ |
...evlilik dışı ilişkiler hakkında ciddi boyutta motivasyon olduğunu inceledik. | Open Subtitles | وقد لاحظنا مجموعة واسعة من دوافع الجماع خارج نطاق الزوجية |
Dışişleri Bakanlığı'nın dış siyasette saf dışı bırakılmasının bir örneği daha. | Open Subtitles | مثال آخر من وزارة الخارجية لتعاملاتها البعيدة عن نقاش السياسة الخارجية |
Federal bir araştırma sırasında, bilgi saklamanın yasa dışı olduğunu biliyorsunuz. | Open Subtitles | أجل، حسناً، تعلمين أنه مخالف للقانون حجب معلومات خلال تحقيق فدرالي |
İstemsizden çok istem dışı olduklarını hissediyorum çünkü omzumu kendim hareket ettiriyorum gibi hissediyorum, dışsal bir güç değil. | TED | أشعرُ أنها أكثر غير طوعية من أنها لاإرادية، لأنني لا أزال أشعرُ وكأنني أنا مَن يقوم بتحريك كتفي، وليس قوة خارجية. |
Ve tekrar soruyorum, kimi gerçek dışı düşüncelerin gerçekten dünyanın ihtiyacı olan şey olmadığını kim söylüyor? | TED | كما أيضاً من هو مؤهلٌ للقول عن بعض التصرفات اللا عقلانية أنها ليست التصرفات التي يحتاجها العالم اليوم ؟ |
Charles besin zincirinin Dünyadakiler için olduğu kadar dünya dışı yaşam için de var olan bir kuvvet olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | يعتقد تشارلز أن السلسلة الغذائية هي مجرد حقيقة من أجل قوة حياة الكائنات الفضائية كما هو الحال بالنسبة الى الأرضيون. |
Benimle her gün görüş. Sana sıra dışı işler ayarlarım. | Open Subtitles | تفقد الأمر معي كل يوم وسيكون لديّ بعض الوظائف الغريبة لك. |
İçerisi, kötü kokuyordu, zemininde koca bir delik vardı, ancak dışı, inci gibi beyaz formika kaplı ve gerçekten de güneşte parıldıyordu. | TED | من الداخل، له رائحة، كالفجوة داخل الأرض، لكنه من الخارج كفورمايكا بيضاء لؤلؤية وله لمعان تحت الشمس. |
Tüm varlığımız süresince bu gezegende dünya dışı yaşamın da süregeldiğinden bahsediyorum. | Open Subtitles | أتحدّث عن الحياة من الفضاء الخارجي حيّ على هذا الكوكب في عمرنا. |
Tüm tasarruflarımı riske atıp kanun dışı bir haydut olacağımı mı sanıyorsun? Hayır. | Open Subtitles | هل ستعتقد أني سأخاطر بكل مدخراتي لأصبح خارجا عن القانون؟ |
Her gün baktığımız şeyleri alıp onları sıra dışı bir hale sokuyor. | Open Subtitles | هي تأخذ ما ننظر اليه كل يوم وترتفع به خارجاً عن المألوف |