Amam tabii sen bir dahisin. Benden çok daha fazlasını biliyorsun. | Open Subtitles | و لكن بالطبع ، أنت عبقرى أنت تعرف أكثر مما اعرفه |
Yanlış olan bir şeyler var. Verdiğimizden daha fazlasını çekmiyoruz. | Open Subtitles | هناك شيء ما خطأ، إننا لا نستخرج أكثر مما نغذي |
Birkaç öğrenci ailesinin de içinde olduğu kişiler, okul öğrencilerin gitmesini engellemek için daha fazlasını yapmadığından çok öfkeliydi. | TED | والبعض، بما في ذلك بعض عائلات الطلاب، كانوا غاضبين أن المدرسة لم تفعل أكثر من ذلك لمنعهم من المغادرة. |
Öldüğüm gün,daha fazlasını yapmak istiyorum milyonlarca işe yaramaz kişinin birlikte yaptığı . | Open Subtitles | .. اليومالذياموتفيه, اريداناكون قد فعلت اكثر. من فعلة المليون خراء منيوك مجتمعين سويةً. |
Peki, bu çok istenilen malın daha fazlasını üretebilir miyiz? | TED | إذا ، هل بإمكاننا إنتاج المزيد من هذه السلعة المرغوبة؟ |
Fakat doğanın bu gücü bizi dünyaya geri döndürmekten... çok daha fazlasını yapmaktadır. | Open Subtitles | لكن هذه القوة من الطبيعة تقوم بأكثر من مجرد جعلنا نعود إلى الأرض. |
Genellikle değil, ama sen gösterdiğinden daha fazlasını içinde saklıyorsun. | Open Subtitles | عادة هو كذلك ولكنك تخفى اكثر مما تفصح منذ ظهورك |
Sadece zaten sahip olduğu yükümlülükten daha fazlasını almasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن تتحمل أمي مسؤوليات أكثر مما لديها الآن |
Şehirde başıboş bir seri katilin dolaştığını söylemeden önce elimizdekilerden daha fazlasını. | Open Subtitles | أكثر مما لدينا، قبل أن أقترح أن لدينا قاتل متسلسل يمرح بالمدينة |
Hemşirelikteki en yüksek yıllık kazancımdan daha fazlasını şimdi bir ayda kazanıyorum. | Open Subtitles | أنا أكسب في الشهر أكثر مما كنت أكسبه بأفضل سنة في التمريض |
Bence Charlie Frobisher beni mutlu etmek için bundan daha fazlasını yapardı. | Open Subtitles | أعتقد أن تشارلي فروبيشر سيفعل ما هو أكثر من ذلك ليبقيني سعيدة |
Bence bundan daha fazlasını yapıyoruz. Bence bundan daha fazlasını engelliyoruz. | Open Subtitles | أعتقد بأننا نفعل أكثر من ذلك وأننا نحجب أكثر من ذلك |
Bundan biraz daha fazlasını vermelisin. Sana o kadar söyleyeyim. | Open Subtitles | أخذت أغلب الكمية أنا يمكن أن أخبرك أكثر من ذلك. |
Ama eğer düşünecek olursan arkadaştan daha fazlasını da olabilirdik. | Open Subtitles | لكن ان فكرتي بالأمر يمكننا ان نصبح اكثر من اصدقاء |
Beş dakikalık bir konuşmadan daha fazlasını hak ediyor! Böyle mi oldu artık? Başka bir yol bulamadığımız için insanları mı öldüreceğiz? | Open Subtitles | وهي تستحق اكثر من مناقشة خمس دقائق ،أهذا ما وصلنا له ، بأن نقتل شخص لأننا لم نقرر شيء أخر لفعله له |
Bu daha fazlasını görmek için daha çok zaman demek değil. | TED | لا يعني هذا أنك بحاجة لقضاء المزيد من الوقت لرؤية المزيد. |
Geri döndüğümüz zaman,Phoenix intihar hattı müdürü Henry Salzman'dan daha fazlasını dinleyeceksiniz, | Open Subtitles | عندما نعود، المزيد من هنري سالزمان مدير الخطّ الساخن للانتحار بفينيكس الكبرى |
- Teşekkür ederim. Aslında, bence birbirimize, daha fazlasını yapabiliriz. | Open Subtitles | في الواقع أعتقد أنّنا نستطيع القيام بأكثر من ذلك لبعضنا |
Bildiğinden daha fazlasını ifşa ediyor dergideki bakışıyla. | TED | فكم تستطيع ان تكشف بوهج حبرها اكثر مما تعرف |
Bu, dokunsal ipuçların anlamlara rastgele atanmasından daha fazlasını gerektirir. | TED | ويحتاجُ ذلك أكثر من مجرد تعيين معانٍ عشوائية لإشارات لمسية. |
Sana daha fazlasını da veya neye ihtiyacın varsa getirebilirim. | Open Subtitles | بإمكاني أن أتي لك بالمزيد أو أي شيء أخر تريدينه |
- Burası çöl. Böcekler ve maddeler bundan daha fazlasını vermeyecektir. | Open Subtitles | إنه الصحراء الحشرات و الجزيئات لن تقوم بتضيقه أكثر من هذا |
Ona borçluydum... ona geri verdiğim herşeyin çok daha fazlasını. | Open Subtitles | أدين لها أكثر بكثير مِنْ ما يمكننى إرجاعه لها أبداً |
Bir adım daha yukarı çıkarsanız çiftçilere gelirsiniz, kozmetik standartlar yüzünden zamanı gelince hasatlarının üçte birini hatta daha fazlasını atarlar. | TED | اصعدوا خطوة واحدة، و ستصلون للمزارعين، الذين يتخلصون من ثلث وأكثر من حصادهم بسبب المعايير الجمالية. |
Ama eğer daha fazlasını isteseniz, onları aramak için dünyayı tarayacağım. | Open Subtitles | لكن لو طلبتي المزيد منها فلسوف أجول بقاع الأرض بحثاً عنها. |
Ve bunu 29 saniyede buldum, bağımsız medyanın gücü ve önemi hakkında benim bir saatte anlatabileceğimden daha fazlasını anlatıyor. | TED | ولقد وجدت أنها وضّحت في 29 ثانية فقط قوّة وأهميّة، وسائل الإعلام المستقلة أكثر ممّا يمكن أن أقوله في ساعة. |
Ailenin senin için planladığı gibi ve bizim Christopher için boşuna planladığımız gibi, bir üniversiteye gitmiş olsaydın mavi yakalı bir işten daha fazlasını yapabilirdin. | Open Subtitles | إذا أنت جامعةُ كما أبويك خطّطوا لك، وكما كَانَت خططنا لكرستوفر َرُبَّمَا طَمحتَ إلى أكثر مِنْ موقع ذو ياقة بيضاء |