Bu herkesi uçuracak o adamın ne dediği önemli değil. | Open Subtitles | وكذلك سيفعل بالجميع بغض النظر عن ما قاله ذلك الشاب |
Babam sana keş, uyuşturucu taciri dediği için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسفة، لما قاله والدّي. بشأن كونك فاسق، وتاجر مخدرات. |
Kimin ne dediği umurumda değil, her genç kızın güzel bir yanı vardır. | Open Subtitles | لا أهتم بما يقوله أى أحد لكن هناك شئ جميل فى كل فتاة |
Hahamların ne dediği umrumda değil. Sen benim seçtiğim kişisin. | Open Subtitles | لا اهتم بأي شيء يقوله أي راب أنتِ المنشوده لي |
A, kadın öyle dediği için. Ve B, etkileyici olsun istedim. | Open Subtitles | أولاً، هذا ما قالته هي و ثانياً، أردت أن تكون مذهلة |
C.A.T. tarayıcısının ne dediği umrumda değil yarın çıkıyorum ben. | Open Subtitles | ،لا يهمني ما تقوله الأشعة السينيه سأغادر هذا المكان غداً |
Plato'nun dediği gibi, boyut için uzay neyse, değer için zaman odur. | TED | كما قال بلاتو، ما يمثله الفراغ بالنسبة للحجم، كذلك الوقت الى القيمة. |
Fakat şimdi çok garip hissediyorum, çünkü haftanın birinde dediği şeyi yaşıyorum. | TED | لكن الآن أحس إحساسا جد غريب، لأن أعيش ما قاله سن تسو أسبوعا واحدا. |
Şiddette %70 oranında bir azalma -- herkesin tamamen imkansız, yapamazsın dediği şey. | TED | انخفاض العنف 70 بالمئة وكل ما قاله الجميع كان مستحيلا ولم يكن بمقدورك فعل شيء |
Rico, o palyaçoların ne dediği umurumda değil. | Open Subtitles | إسمع ريكو, أنا لا أهتم بما قاله هؤلاء المهرجين |
Rockefeller' ın dediği gibi , ama the Supreme Court çiğnenemez. | Open Subtitles | ذلك الذي قاله روكيفيلير لكن المحكمة لا تبتلعها |
Hayır, yarın sabah 8'di ve o lanet şeyin ne dediği umrumda değil. | Open Subtitles | لقد كان غداً في الثامنه صباحاً وأنا لا اكترث لما يقوله هذا الشيء |
Doktorların ne dediği umurumda değil. Ben de oradaydım, onu gördüm. | Open Subtitles | أنا لا أهتم بما يقوله الأطباء أنا كنت هناك و رأيته |
taşımamanız gerektiğini anlatacağım. Bu da genç neslin ne dediği. | TED | وهذا ما يقوله الشباب من الأجيال الحديثة. |
Giderken dediği şeye inanamadım. | Open Subtitles | لا أكاد استطيع ان اصدق ما قالته فى اليوم الذى تركتنى فيه |
Hepinizin ortak karar dediği şey... sadece bayan ucube kontrolörün dediği şeyler değil mi? | Open Subtitles | ماذا هل أنتم موافقون على ما قالته السيدة المتحكمة |
O kötü cadının ne dediği umurumda değil, gitmiyorum. Ona iletin. | Open Subtitles | كما قلت, لا اهتمبما تقوله هذه الساحره, لن اذهب اخبرها بذلك |
Sence ben onun dediği gibi dünyanın en ketum piç kurusu muyum? | Open Subtitles | ستعتقد أنني أكثر لعين يبقي فمه مغلقاً بعد أن تسمع الذي تقوله |
Sorun değil. Eve git. Ailenin dediği gibi, git buradan. | Open Subtitles | لا عليكِ,إذهبى إلى منزلك و غادرى كما قال لكِ أهلك |
İngiltere'de bir zamanlar evim dediği yerde, aynı değişimin gerçekleştiğine şahit olmuştur. | Open Subtitles | في إنجلترا، رأى نفس التحول يحدث للريف الذي كان يطلق عليه الموطن |
Kasparov'un süreç dediği şey sürtüşmenin bir yan ürünü. | TED | ما يدعوه كاسبروف عملية هو نتيجة ثانوية للاحتكاك. |
- Bilirsin, çoğu insanın dediği gibi kim kimi sallıyor ki. - Oh, si... | Open Subtitles | ـ تَعْرفُ، يَقُولُ الناسَ أشياءِ لمن يَهتمّونَ ببعضهم ـ أحــقــاً |
Ve bir zamanlar büyükbabamın dediği gibi, hasat verimsiz değil ama seyrekti. | Open Subtitles | وكما قالَ جَدَّي مرّة، سنابل الحصاد متناثرَة، لكنها ملآنة |
Ama tek dediği daha fazla tanığın öldürülmemesini sağlamam gerektiği. | Open Subtitles | لكن كل ماقاله هو أن أحرِص على عدم قتل المزيد من الشهود |
Yüksek teknoloji, yüksek dokunma bazılarınızın dediği gibi. | TED | التكنلوجيا الرفيعة دقيقة اللمس اليس هذا ما يسميها بعضكم؟ |
Evet, şey... kadın barmenin dediği konuda sen haklıydın. | Open Subtitles | نعم ، وأنت كنت محق بخصوص ماقالته الساقية في البار |
İnanılmaz! Arkadaşının dediği gibi babanın canı cehenneme. | Open Subtitles | أيها الفتيـة، مثل ماقال صديقـك، تبـاً لأبـــوك |
- Hiç değil, Lord Pearson, ...siz İngilizlerin dediği gibi, geç olsun güç olmasın. Oturun. | Open Subtitles | فمن الأفضل أن تأتي متأخراً على ألا تأتي أبداً كما تقولون أنتم الإنكليز , تفضل بالجلوس |
Eski bir Rus atasözünün dediği gibi: Bükemediğin eli öpeceksin. | TED | وكما يقول المثل الروسي، إذا لم تستطع هزيمتهم، فانضم إليهم. |