Bir çavdar ekmeği için saldırıya uğradığımdan haberiniz var mı? | Open Subtitles | هل تعلمون أنه قد سُرق مني خبز شوفان في الشارع؟ |
Ceplerimi şişe su ve mısır ekmeği ile doldurduğumu bilmiyorlar bile! | Open Subtitles | لا يعرفون حتّى أن جيوبي ملأى بقناني الماء و خبز الذرة |
Mısır ekmeği, lahana salatası, patates püresi, peynirli makarna iyi pişmiş fasulye veya tayland yemeği ile beraber geliyor. | Open Subtitles | تأتي مع خبز الذرة , سلطة الكرنب بطاطا حلوة مهروسة , أربعة معكرونة بالجبنة , فول محمص أو بامية |
Büyük bir fincanı vardı ve kahvesini hep onun içinde kahve içerdi. Kahvaltıda İrlanda soda ekmeği yerdi. | TED | كان لديها هذا الكوب الكبير الذي صنعته كانت تحب شرب قهوتها منه، وكانت تحب خبز الصودا الإيرلندية على الفطور. |
Bayamanacao kendisinin, onların büyük babası olduğunu söyledi ve onlara özel bir manyok ekmeği hediye etti. | TED | أخبرهم بايامانوكوا بأنه جدهم وأعطاهم هدية مميزة، خبز الكسافا. |
Ve bu hemen hemen... ...tam unlu ev yapımı, ... ...küçük fırın somun ekmeği. | TED | ويمكن القول أنّ هذا، رغيف خبز من الدقيق الكامل ، مصنوع يدويّا، مُنتجٍ في مخابز صغيرة. |
Üç gün boyunca ölü bir adamın yanında uyudum, sırf onun payı olan bir kaşık küflü ekmeği almak için. | TED | نمتُ بجانب جثة رجل ميت لمدة ثلاثة أيام، للحصول فقط على حصته من ملعقة خبز متعفن. |
Jambon ve peynirli kepek ekmeği verir misin? | Open Subtitles | أريد شطيرة لحم خنزير بالجبن فى خبز من القمح |
Sen, salata yiyen. Ve sen, elinde mısır ekmeği olan. | Open Subtitles | أنت، من يأكل الخضار، وأنت من يأكل خبز الذرة |
Birden canım kuzu pirzolası ve mısır ekmeği çekti. Sizi arıyordum Doktor Crane. | Open Subtitles | لقد تقت بشكل مفاجئ إلى الأضلاع الصغيره و خبز الذره |
Schnitzer'de durup bir tane çavdar ekmeği almalıyız. | Open Subtitles | يجب علينا ان نتوقف عند وشنيتزر لاخذ خبز مربل راي |
- İnsanlar o ekmeği almak için otobüse binerler. | Open Subtitles | الناس تستقل سلسلة من الباصات كي تحصل على خبز راي |
Bir çavdar ekmeği istiyorum, poşette değil. Kese kağıdında. | Open Subtitles | أريد خبز ماربل راي ليس بكيس من البلاستيك بل بكيس عادي |
Eğer ekmeği istiyorsa, kalksın ve kendisininkini alsın. | Open Subtitles | إذا أراد خبز الذرة فليذهب للمقدمة و يحصل عليه |
Sanırım ekmek hayal ettiğim zaman bu ekmeği temsil ediyor. | Open Subtitles | أعتقد اني عنما احلم بتناول الخبز هذا يمثل خبز |
Neyse. Bagel, haşhaş tohumu, çavdar ekmeği, susam, soğan ve sarımsak getirdim. | Open Subtitles | على أية حال ,لقد أحضرت كعكا و بذور الخشاش و خبزاً و شعيرا و بصلا و ثوما |
İngiliz kahvaltısı..ekmeği.. | Open Subtitles | إفطار إنجليزي عتيق ؟ فاصوليا و لحم وخبز أعشق الخبز |
Kepek ekmeği içinde hindi, ızgara et, marul ve gravyer peyniri istemiştim. | Open Subtitles | طلبتها بالديك الرومي و اللحم المشوي مع الخس و الجبنة السويسرية على كامل الخبزة |
İşsiz bir baterist veya ekmeği seven evli bir ortodontist olması fark etmiyor. | Open Subtitles | لا يهمهم اذا كان قارع طبل عاطل او مقوم اسنان متزوج يحب الخبز |
Manastırda ekmeği her zaman böyle keseriz. | Open Subtitles | هذه الطريقة التي اعتدنا تقطيع الرغيف بها في الدير |
Ben sana büyük bir mısır ekmeği aldım. | Open Subtitles | سآخُذ المَزيد مِن خُبز الذُرَة |
Senin de bildiğin gibi ekmeği her zaman taze değildir. | Open Subtitles | "كما تعلمين، لم يكن خبزها طازجاً دوماً". |
Çünkü Tanrı'nın ekmeği gökten inen, ve dünyaya yaşam verendir. | Open Subtitles | لخبز الله ذلك ... الذييأتىمنالسماء ... ويعطيالحياةإلى العالم |
Amerikalılar her hafta 100,000 ton yiyecek gönderiyor ve Almanlar umutsuzca ihtiyaç duyduğumuz ekmeği okyanusun dibine göndermek istiyordu. | Open Subtitles | (الأمريكان) كانوا يرسلون ألف طن من الأغذية كل أسبوع وفي كل أسبوع كان (الألمان) يرسلون خبزنا الذي نحتاجه بشدة |
Gerçekten bir şeyler yerse, tost ekmeği vereceğime söz verdim. | Open Subtitles | لقد وعدته بالخبز المحمص لو أنه اكل شئ حقيقي |
Rahipler, şarabı Tanrı'nın kanına, ekmeği ise vücuduna dönüştürdüklerini iddia ediyorlar. | Open Subtitles | القساوسه يزعمون تحويل النبيذ الى دم الرب والخبز الى جسد الرب |
Yani ben bir kutu tost ekmeği aldığımda, sadece bir şey mi, dört şey mi yoksa sekiz şey mi almış oluyorum ? | TED | وبالتالي حين أشتري علبة من الحلويات المحمصة، هل أنا أشتري شيئا واحدا، أو أربعة أشياء أو ثمانية أشياء؟ |
İki adet sandiviç ekmeği. | Open Subtitles | اياهما |