Teslimatı yapana getirdiği etin parasını veriyordu... ama hükümetten fazla etin parasını alıyordu. | Open Subtitles | ثم يدفع للسائق ثمن ما يوصله و يطلب من الحكومة المزيد من اللحم |
Eşek arıları avlarının sinir sistemini sokuyor ...ve onları felç ediyor ama etin taze kalması için avlarını öldürmüyorlar. | Open Subtitles | وهم أيضاً يقرصون كل جزء من جهاز الفريسة العصبي حتى يشلوها، بدل أن يقتلوها، لكي يحافظوا على اللحم طازجاً. |
Ne yazık ki, Amerika'da ki helal etin çoğunluğu inancımın gerektirdiği ölçüte gelemiyor. | TED | للأسف، فإن غالبية اللحم الحلال في أمريكا لا يرقى إلى المستوى الذي يدعو إليه معتقدي. |
Bill'in çiftliğine bazen gönüllü olarak gidiyorum, bu sayede yediğim etin nereden geldiğini yakından kendi gözlerimle görebiliyorum. | TED | وفي بعض الاحيان اذهب الى مزرعة بيل .. واتطوع لكي استطيع ان اطلع وان اشاهد عن قرب كيف تصنع اللحوم التي تصل الى مائدتنا |
Bak, önce etin en kötü tarafını, kemiğini ver, sonra gerisini. | Open Subtitles | إسمع أولاً قدم اللحم والعظام السيئة ثم الباقي |
Ölmüş etin olmadığı bir yemek, yemek sayılmaz. | Open Subtitles | أى وجبه يمكن ان تكتمل بدون القليل من اللحم المجفف؟ |
Sanırım sizin için gerçek kara etin tadına bakmanızın tam zamanı. | Open Subtitles | أعتقد بأنه قد حان الوقت لكم يا شباب لتذوق آخر ما تبقى لدي من اللحم الأسود الحقيقي |
Sen keserken önümdeki etin buzu daha çözülmemişti. | Open Subtitles | اللحم كان لا يزال مجمداً عندما قمتِ بتقطيعه |
Ama şunu söylemeliyim ki mağaraya adımımı atığımda pişen etin kokusu... | Open Subtitles | لكنى يجب ان اقول عندما خطوت الى داخل الكهف رائحة اللحم وهو يطبخ |
O etin damarlarına ne yaptığından haberin var mı? | Open Subtitles | هل عندك فكرة عما يمكن ان يفعله هذا اللحم ؟ لشرايينك ألم تسمعى ؟ |
Yani etin içindeki gizli malzeme et mi? | Open Subtitles | المكون السري للحم البقري هو اللحم البقري؟ |
Dili baş parmağınla işaret parmağının arasında tutacaksın ve etin tam ortasından yaracaksın. | Open Subtitles | يجب أن تمسكي الشفة من بين إلبهامك وإصبعك وبعدها يجب أن تقطعي من منتصف اللحم تماماً |
Çürümüş, kurtlu etin sanat olabileceği fikrine tam alışacakken bu çıktı. | Open Subtitles | ،لقد كنت بدأت أعتاد على فكرة الموت اللحم كثير الديدان هو فن، والآن ذلك |
Hatta geride bıraktıkları diğer üyeler için etin bir kısmını geri götürürler. | Open Subtitles | حتى أنهم يأخذون بعضها معهم ليتقاسموها مع الأفراد الآخرين من مجموعتهم لم يكن اللحم مجرد طعام, |
Beni kanda yuvarlanmaya mahkum eden o kader etin zevkinden de mahrum etti. | Open Subtitles | ذلك المصير الذي يدينني بالإنغماس في الدماء قد حرمني أيضاً متعة اللحم |
Kalan o azıcık etin de asla çürümeyecek. | Open Subtitles | ما اللحم قليل كنت قد تركت سوف أبدا الاضمحلال. |
Öldürme tarzı ve kürkü çıkarma tarzı ama etin parçalanmış olarak bırakılması belki de bu hayvanların delice ızdırap çektiğine işaret ediyor. | Open Subtitles | إنه إسلوب قتل وإزالة الفراء لكن ترك اللحم مزق |
İnsanlar aldıkları etin acı çekmeden ölen bir hayvana ait olduğunu umut edebilirler, ama aslında bilmek bile istemiyorlar. | Open Subtitles | الناس قد تأمل في أن اللحوم التي يشترونها جاءت من حيوان مات من دون ألم، لكنهم في الحقيقة لا يريدون أن يعرفوا عن ذلك. |
Eğer ortalıkta bu kadar paran varsa büyük ihtimalle bir bomba sığınağın ve yaklaşık beş yıl yetecek kurutulmuş etin de vardır. | Open Subtitles | لو كان لديك هذا المبلغ والكذب إذن يبنغي عليك الحصول على مأوى قيمتها مثل خمس سنوات من اللحوم المجففه |
- Korkmamalıyım. - etin kızardığını hissediyorsun? | Open Subtitles | علي أن لا أخاف تشعر أن لحمك ينصهر؟ |
Bir düşünün, kırmızı etin içine ne katıyorlar? | Open Subtitles | فكروا يهذا ماذا يضعوا فى اللحمة الحمراء؟ |
Aslında onu balıkla değiştirmiştim, çünkü etin tadına baktım. | Open Subtitles | و الذي قمت بتغييره إلى سمك لأجلك لأنني قمت بتجريب لحم البقر |
Londra'daki etin büyük çoğunluğu kuzeybatıdan, İskoçya ve Galler'den geliyordu. | TED | كمية كبيرة من لحوم لندن كانت تأتي من الشمال الغربي. من اسكتلاندا و ويلز |