Fransız veliahdı, Altın Yunus, bunu rüyasında gördü ve gülümsedi. | Open Subtitles | الدرفيل الذهبى وريث العرش الفرنسى قد رأى ذلك فى منامه |
Çünkü stratejik davranan yukardan biri... bu yöntemdeki potansiyeli gördü. | Open Subtitles | ولكن بسبب شخص في القمة والذي رأى اهمية هذه الطريقة |
Ama Albert Einstein, uzayın dokusuna baktığında tamamen farklı bir şey gördü. | Open Subtitles | لكن عندما نظر البرت اينشتاين إلى نسيج الفضاء, رأى شىء مختلف تماماً. |
Hayır. Siz ne görmesini istiyorsanız onu gördü. Onu bir türlü rahat bırakmıyordunuz. | Open Subtitles | لقد رأت ما أردتها أن تراه، لم تتمكن من تركها تذهب، أليس كذلك؟ |
Hayır, caddenin karşısındaydı. Şoförün olduğu tarafı görüyordu. Seni gördü. | Open Subtitles | كلا، كانت بالجانب الآخر من الشارع رأت جانب السائق، رأتِك |
Ama bu çocuk bu adamı başarısının ve caniliğinin doruğundayken gördü. | Open Subtitles | لكن هذا الطفل رأى هذا الرجل.. في المهنة الكاملة نجاحه وخبثه |
O, binanın çökerken çıkardığı çatırtı ile birlikte yaklaşık altı parıldama gördü. | Open Subtitles | رأى حوالى ستة من هذه الومضات مصحوبة بصوت طَقطَقة قبل أنهيار المبنى |
Ne ayda yürüyen bir adam gördü ne Mp3 çalarda Lil' Kim dinledi ne de bahçıvan, aşçı, evin hanımı kanepede üçlü serisini izledi o adam. | Open Subtitles | الذي ما رأى مشي رجل على القمر أو إستمع إلى ليل ' كيم على إم بي 3 لاعب أو راقب فشل الفشل الإختراق الثلاثي الكوكا مضغ |
Bizim kılıçlarımız gibi, bu kılıç da çok acılar ve çok kan gördü. | Open Subtitles | و مثلنا جميعاً , لقد رأى الكثير من الألم , الكثير من الدم |
Bizim kılıçlarımız gibi, bu kılıç da çok acılar ve çok kan gördü. | Open Subtitles | و مثلنا جميعاً , لقد رأى الكثير من الألم , الكثير من الدم |
Baş rahip ağabeyimin güzel yüzünü yeterince gördü ve dünyaya ilan etti artık. | Open Subtitles | رأى رئيس الأساقفة بما فيه الكفاية جمال أخّي لإعلانه إلى العالم بلا شكّ |
Ama bir süredir kardiyotorasik cerrahiyle ilgileniyor, ve bu operasyonu daha önce gördü. | Open Subtitles | لكنها كانت مركزة على جراحة القلب لفترة و هي رأت الجراحة من قبل |
Bebeği üşümüş değildi, mutsuz da değildi karnındaki etiketin rengini gördü o kadar. | Open Subtitles | إبنها لم يكن بارد و ليس حزيناً لقد رأت لون الشاره التي بداخلها |
Hizmetçi geldi, bunları gördü ve sanırım bu onu biraz korkuttu. | Open Subtitles | لقد أتت الخادمة و رأت هذا و قد أصيبت بالذعر التام |
Hakim Bowen, sistemin herkes yararına çalışmasını sağlamak için görev yapıyor ve bu programı duyduğunda mükemmel uyumu gördü. | TED | الآن، وبالفعل كان القاضي بوين مهمته أن يجعل النظام يعمل للجميع، وعندما سمع بهذا البرنامج رآه مناسبًا تمامًا. |
Bu adam, eğer o ise, beni daha önce gördü. | Open Subtitles | هذا الرجل، إنْ كان هو فعلاً فقد رآني مِن قبل |
Ve bence önemli olan şu ki; biz binayı ilk yayınladığımızda, kamu bunu tamamen bizim kaprisimiz ve egomuz olarak gördü. | TED | وانا اعتقد ان المهم هو , عندما نكشف النقاب لاول مرة عن المبنى الفكر العام يرى انه يسير نحو غرورنا و نزواتنا |
Big Jim, Black Larson'ın gözlerinin içine baktı ve alçak ruhunu gördü. | Open Subtitles | جيم الكبير نظر بعمق نحو عينا بلاك لارسون ورأى هناك روح الظربان |
Beni gördü ve çok mahçup oldu dışarı kaçtı, onu görmedim. | Open Subtitles | رأتني وكانت محرجة جدًا لأجلي، وخرجت خِـفية معتقدة أنني لم أرها |
Batıl inançlı, yaşlı büyükannem, onun kımıldadığını gördü. | Open Subtitles | أما جدتي، البولندية العجوز المؤمنة بالخرافات، فقد رأته يتحرك |
Sinekle avlanan bir balıkçının, oradan geçmekte olan parıltılı ceket giymiş bir kanocuya saldırıp boğmaya çalıştığını gördü bu gözler. | Open Subtitles | لقد شاهدت احد الصيادين يطير من الوادي الى النهر و يحاول و يغرق بالقارب فقط للمرور في يوم سترة جلو |
Fikrini Facebook'a koyduğunda Kamerunlu bir devlet memuru bunu gördü ve ona bir devlet hibesi sağlamayı başardı. | TED | عرض الفكرة على الفيسبوك، حيث رآها أحد المسؤولين الكاميرونين الحكوميين وتمكن من تأمين منحة حكومية له. |
1957 yılında bir sabah, beyin cerrahı Walter Penfield kendini böyle gördü, kocaman elleriyle tuhaf acaip bir yaratık, kocaman bir ağız, ve küçük bir popo. | TED | ذات صباح ، في العام 1957 جراح الاعصاب والتر بينفيلد رأي نفسه هكذا مخلوق شاذ غريب بايادي ضخمه فم ضخم وعجيزة صغيره |
Veya seni odaya girerken gördü ama hangisinin senin arkadaşın olduğunu anlayamadı. | Open Subtitles | أو ربما رآك تدخل الجناح و لم يعرف اي من المريضين صديقك |
Fred protomolekülün Eros'ta yaptıklarını gördü ve kontrol etmek istiyor. | Open Subtitles | فريد رآى ما فعله جزيء بروتو بايروس يريد السيطره عليه |
Bir gece babam beni gördü. O ve annem bana çok kızdılar. | Open Subtitles | في مساء ما ، شاهدني أبي هو و أمي قد غضبا علي |
İşte o sıralar sizi ilk kez gördü. Babasını evine geri getirebilecek adamı. | Open Subtitles | وعندما رأتك لأول مرة, قالت هذا الرجل الذيّ سيعيد أباها إلى أرض الوطن |