"hakkınız" - Traduction Turc en Arabe

    • الحق
        
    • حق
        
    • حقك
        
    • الحقّ
        
    • يحق
        
    • حقّ
        
    • حقوق
        
    • حقّك
        
    • حقُّ
        
    • يحقّ
        
    • لك الصلاحية
        
    • لديكما حقٌّ بالمجيء
        
    • تستحقون
        
    Pasaportlarımızı aldınız. Bilimsel bir çalışma yapıyoruz, buna hakkınız yok. Open Subtitles لديك الفيزات هذه مهمة علمية ليس لك الحق في إحتجازنا
    Ama ne kadar paranız olursa olsun buraya gelip birlikte çalıştığım insanların önünde beni küçük görmeye hakkınız yok. Open Subtitles ولكن كل أموالك لا تعطيك الحق في أن تأتي إلى هنا و وتشوهي سمعتي أمام الأشخاص الذين أعمل معهم
    Annem ölene kadar buraya yasal olarak girmeye hakkınız yok. Open Subtitles ‫لا يوجد لديك الحق القانوني هنا ‫قبل أن تموت والدتي
    Benzer olarak sizlerin alınabileceği bir şeyi söyleme gibi bir insani hakkım var, ama sizin alınmama gibi bir insan hakkınız yok. TED وبالمثل، فإن لدي حق إنساني في أن أقول شيئاً قد تجده أنت مهيناً، ولكن ليس لديك حق إنساني في عدم التعرض للإهانة.
    İstediğiniz kadar mahremiyet hakkınız olmalı. Open Subtitles يجب أن يكون من حقك قدر الخصوصية الذي تريد.
    Avukat tutma hakkınız var. Open Subtitles تَمتلكُ الحقّ في توكيل مُحامي إذا لم تَستطيعُ ترشيح واحد
    Eğer mahkeme bugün yaptığınız anlaşmayı kabul ederse tekrardan başvuru yapma hakkınız olmayacaktır. Open Subtitles وأنه إن قبلت المحكمة اليوم إقرارك بالذنب فلن يكون لك الحق في الطعن
    Şimdi ben son beş dakikadır aşırı tutuculuk hakkında konuşuyorum ve sizin tam olarak ne demek istediğimi bilmeye hakkınız var. TED أثناء الخمس الدقائق الماضية وأنا أتحدث عن الأصولية، والآن لديكم الحق لتعرفوا ما أعنيه بالضبط.
    Hayır. Buna hakkınız yok. Kim olursanız olun, hakkınız yok. Open Subtitles لا, ليس لديك الحق فى ذلك, أياً من كنت, فليس لديك الحق فى ذلك
    Bunu yapmaya hakkınız yok. Güllerimi mahvediyorsunuz. Open Subtitles ليس لك الحق فى ان تفعل هذا, انك تُفسد ازهارى
    Biliyorum bunu söylemek için çok geç... ama kendi hayatınızı korumaya elbette ki hakkınız var. Open Subtitles .. أعرف أن الأوان قد فات على قول ذلك و لكن أنت لديك الحق في حماية حياتك الشخصية
    Silahlı olarak burada bulunma hakkınız yok. Size geminize kadar eşlik edeceğiz. Open Subtitles إنكم ليس لديكم الحق في أن تكونوا هنا في حماية السلاح إنني سوف أرسلكم ثانية إلى سفينتكم في رفقة صحبة مسلحة
    Size evleri basıp, işkence yapma hakkınız olduğunu kim söyledi? Open Subtitles من أعطاك الحق في تحطيم الأبواب والتنكيل بالمشتبه بهم؟
    - Burada olmaya hakkınız yok. Open Subtitles ليس لديك الحق في أن تكون في مقصورتي لا يحق للجميع
    Bayım, ne dediğinizi bilmiyorum, ama buna hakkınız yoktu. Open Subtitles لا أعلم ما الذي قلته لكن ليس لديك الحق في هذا
    Gitmek zorunda değil.Ona sizinle gelmesini emretmeye hakkınız yok. Open Subtitles إنها ليست ملزمة بالذهاب، ولا حق لك بأن تأمرها بالذهاب
    Bana dokunmaya hakkınız yok. Open Subtitles كيف تجرأ أن تمسني لقد كان ماو تاس تونج على حق
    Kesin şunu. Buna hakkınız yok. Yanlış bir şey yapmadık. Open Subtitles توقفوا عن هذا , ليس لكم حق لم نفعل أي شيئ خطأ
    Ne rahatsızlığı hocam, sizin hakkınız ödenmez. Open Subtitles لا توجد مشكلة يا حاج حقك علينا أكثر من ذلك بكثر
    Bay Barco, sessiz kalma hakkınız var. Open Subtitles السّيد باركو، تَمتلكُ الحقّ لبَقاء صامتِ.
    Bunu yapamazsınız. Mektuplarımı okumaya hakkınız yok. Open Subtitles لا ينبغى أن تفعل ذلك لا يحق لك قراءة رسائلى
    Kaynağımızı kapatmaya hakkınız yok! Pis suyla nasıl yaşarız? Open Subtitles لا حقّ لكم في ردم البئر، أنّى لنا أن نحيا بماء عكر؟
    Çocuklarla ilgili hiçbir hakkınız yoktur. Boşanmak için bile erkeğe sorarlar. Open Subtitles لا يوجد لديك حقوق للأطفال سيذهبون إلى الرجل في حالة الطلاق
    Hukuki temsil sizin Anayasal hakkınız ama bir avukat buraya geldiği an, size yardımcı olamam. Open Subtitles ،حسنا، التمثيل القانوني هو حقّك الدستوري لكنني أخبرك أنّه في اللحظة التي يصل .فيها محاميك، لن أستطيع مساعدتك
    Tüm saygımla efendim, bu konuda kayıtsız şartsız sorumluluğu üstlenmeden bana kendi adamlarımı vurmayı emretmeye hakkınız yok. Open Subtitles بكُلّ الإحترام، لَيْسَ لَكَ حقُّ أن تامرني بقَتْل رفاقي مالم تكن مستعدا لتَحَمُّل المسؤوليةِ الكاملةِ عن هذا.
    Bunların hiçbirine erişim hakkınız olmayacak. Open Subtitles سجلّات النسب لن يحقّ لكِ الوصول إلى أيّ منها
    Sığınma hakkı, mültecilik durumu geçici korunma durumu, insani tahliye ya da göç dışı iş seyahati hakkınız yok. Open Subtitles ليس لك صلاحية اللجوء السياسى أو وضع اللاجئين أو الوضع الوقائى المؤقت أو إطلاق السراح الإنساني أو رحلة عمل بدون هجرة ليس لك الصلاحية لأي من تلك الأشياء
    Burada olmaya hakkınız yok. Open Subtitles . ليس لديكما حقٌّ بالمجيء إلى هنا
    İşte çocuklar. Bence bu sizin hakkınız. Hadi gidelim. Open Subtitles تفضلوا يا أولاد ، أعتقد تستحقون هذه ، لنذهب

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus