| Buralara gelip hayatını riske atacak kadar önemli ne olabilir ki? | Open Subtitles | ما هو الشيء المهم الذي جعلك تخاطر بحياتك بالقدوم إلى هنا؟ |
| Artık aile için hayatını riske etmek önemsiz bir şey. | Open Subtitles | المخاطرة بحياتك لأجل العائلة لم يعد له معنى كبير الآن |
| Orada asla yapmayacağımız bir şekilde hayatını riske ettiğini biliyoruz. | Open Subtitles | خاطر بحياته بطريقة لا يجدر بنا فعلها، وأنت تعرف هذا |
| Murdock kardeşler için hayatını riske atmamalı. | Open Subtitles | بأنه لا يجب أن يخاطر بحياته من أجل إخوة مارادوك |
| Üzgünüm Nick. Başkan kimsenin hayatını riske atmak istemiyor. | Open Subtitles | أنا آسف يا نيك لكن السيد الرئيس لا يريد المخاطرة بحياة أي شخص |
| Ve en sonunda sırf ona güvenmediğin için... hayatını riske ettiğini veya öldüğünü öğreniyor... | Open Subtitles | ثم، أخيرا، لتكتشف بأنك خاطرت بحياتك ربما مات حتى، فقط لأنك ما كان عندك ثقة بها؟ |
| Subaylarımın ve adamlarımın hayatını riske atamam. | Open Subtitles | لا يوجد سبب يجعلني أخاطر بحياة ضبّاطي و رجالي |
| Para uğruna hayatını riske atarsın ama hayat çok değersiz ve kısadır. | Open Subtitles | تخاطر بحياتك من أجل المال، ولكن الحياة لا قيمة لها وعابرة جداً |
| -Beni korumak için düşman ülkesine gelerek hayatını riske atman çok cesurcaydı. | Open Subtitles | أنها لشجاعة كبيرة منك أن تخاطر بحياتك بالمجئ إلى أرض العدو |
| Akıllı bir kumarbazsın ama hayatını riske atıyorsun. | Open Subtitles | بالنسبة لمقامر ذكى فإنك تخاطر بحياتك بشدة |
| Sadece orada olmak için mi... hayatını riske attın? | Open Subtitles | ..المخاطرة بحياتك من أجل من أجل أن تكون هناك فقط |
| hayatını riske atmadan kadını evine zar zor bırakıyorsun. | Open Subtitles | لا تستطيع ان تقود المرأة لمنزلها بدون المخاطرة بحياتك |
| Buraya gelerek hayatını riske atmamalısın. | Open Subtitles | ما كان يجدر بك المخاطرة بحياتك بالقدوم الى هنا |
| Şangay'da savaşarak hayatını riske atan imparatorluk askerini teftiş mi edeceksiniz? | Open Subtitles | هل تشك بجندي إمبراطوري الذي خاطر بحياته يقاتل في شنغهاي ؟ |
| 6 saat sonra, rehine görüşmecisi Danny Roman hayatını riske atarak rehinecinin silahını aldı ve gerilime son verdi. | Open Subtitles | بعد مفاوضات 6 ساعات داني رومان خاطر بحياته بنزع سلاح الرجل وانهاء المشكلة |
| Ve benim dostum orada bir sürü aptal balık için hayatını riske atıyor! | Open Subtitles | ورجلي في الخارج يخاطر بحياته من أجل قبضة من السمك الغبي |
| Ve her iki taraf için de önemi olan bir Tok'ra görevlisinin hayatını riske atmamamız gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | وأن نفهم أنهم لا يريدون المخاطرة بحياة التوك رع المهمة لهم ولنا |
| Başkası için hayatını riske attın. Bundan büyük sevgi yoktur. | Open Subtitles | لا ، لا ، لقد خاطرت بحياتك لأنقاذ حياة أخرى ، لا يوجد حب اعظم من هذا |
| Nick'in hayatını riske atamam. Çünkü insan doğru bildiğini yapmak ister. | Open Subtitles | لن أخاطر بحياة (نيك) لأقوم بما تظنه صحيح |
| Sen onun hayatını riske atıyorsun. Herkesin hayatını riske atıyorsun. | Open Subtitles | إنك تعرّض حياته للخطر بل تعرّض حياة الجميع إلى الخطر |
| Kendi hayatını riske atarak arkadaşlarını kurtarmaya çalıştı. | Open Subtitles | رغم أنها كانت غريمتنا , إلا أنها خاطرت بحياتها لإنقاذ حياة أصدقائها |
| Zaten ölümsüz olduğu halde neden bitkisini çalmak için hayatını riske attığını sordu. | TED | وسألها لم قد تخاطر بحياتها من أجل سرقة أعشابه وهي في الأصل خالدة؟ |
| Onu elde etmek için hayatını riske atamam. | Open Subtitles | لا يمكننا المخاطرة بحياتها بعد الآن |
| Seni talihsiz. Benimle geçirdiğin her dakika, hayatını riske sokuyorum. | Open Subtitles | أنت شيء مسكين، كلّ مرة نكون معاً أبدو كمن يخاطر بحياتك |
| 500 avro için hayatını riske mi atacaksın? | Open Subtitles | أتعرض سلامتك للخطر من أجل 500 يورو؟ |
| Onlar her istediklerini yaparak rahatlarlarken, sen onların işini yapmak için hayatını riske atıp durdun. | Open Subtitles | حتى يتمكنوا من وضعكِ خلف ظهرهم والقيام بكل مايريدون و أنتِ قمتِ بفعل ذالك وخاطرتِ بحياتكِ للقيام بعملهم |
| Tüm bunlar, başımıza açtığın bu işler sen o adamın hayatını riske atmak istemedin diye mi oldu? | Open Subtitles | جلبتَ كلّ هذا على رؤوسنا لأنك لم ترغب بالمخاطرة بحياة ذلك الشخص -حياة واحدة؟ |