"hoş" - Traduction Turc en Arabe

    • جميل
        
    • جميلة
        
    • لطيفة
        
    • مرحباً
        
    • رائع
        
    • لطيفاً
        
    • مرحبا
        
    • جيد
        
    • جيداً
        
    • رائعة
        
    • أهلاً
        
    • رائعاً
        
    • اللطيف
        
    • جميلاً
        
    • الجميل
        
    Çoğu kez, takside giderken bir gömlekte delik ya da çok ilginç, hoş, fonksiyonel bir özellik görürüm. Bu daha önce hiç görmediğim bir şeydir. TED وأحيانا عندما أكون في تاكسي وأرى ثقبا في قميص أو شيء ما يبدو مثيرا للاهتمام أو جميل أو عملي على نحو لم أره من قبل.
    Bu tür güzelleştirme aktiviteleri hoş olmayabilir, ancak çok ihtiyaç duyulur. TED مثل هذا الافعال من التجميل قد لا تكون جميلة لكنها مطلوبة
    - Burada yılan olduğunu biliyordun! - hoş bir sürprizdi. Open Subtitles عرفت انه كان يوجد أفاعي هنا لقد كانت مفاجئة لطيفة
    Buraya sık sık geleceksiniz ve her defasında hoş karşılanacaksınız. Open Subtitles أظنك ستعودين إلى هنا كثيراً وسيكون مرحباً بك على الدوام.
    Şaşkınlığımı üzerimden atınca bu çok hoş bir ziyaret oldu. Open Subtitles لكني أدركت , أنني لم أجن تماماً قضينا وقت رائع
    hoş bir şeyler söyle. Bu sandalyeler gerçektende tam müzelik. Open Subtitles قل له شيئاً لطيفاً في الواقع هذان المقعدان ينتميان للمتحف
    İyi günler bayanlar, baylar. Air America'nın 1.uçuşuna hoş geldiniz. Open Subtitles مساء الخير أيها السيدات والسادة مرحبا بكم على متن رحلتنا
    Güzel olan ve hoş vücutlu birinin oynayabileceği bir rol. Open Subtitles . الدور يحتاج فقط إلي وجه جميل و جسد مناسب
    Bu eşarp çok hoş! Paris'ten böyle birşeyim olsun istemişimdir. Open Subtitles و ذلك الوشاح جميل سيذكرنى ذلك بأن لدى أغراض باريسية
    - Sizi tekrar görmek ne hoş. - Günaydın şef. Open Subtitles جميل جدا أن نراكِ مرة أخرى صباح الخير ايها المأمور
    Oldukça hoş ve hızla yayılmaya başladı, bio çeşitliliği bir zamanlar çok zengin olan Kuzeybatı Akdeniz'de aşırı büyümeye başladı. TED هي جميلة جدا ولديها بداية سريعة لتنمو سريعا في ما مضى غنية جدا التنوع الحي في شمال غربي البحر المتوسط
    Biliyor musun Susan, yanlızca hoş değil aynı zamanda güzelsin. Open Subtitles أتعرفين يا سوزان , أنتِ لست فقط جميلة أنتِ فاتنة
    hoş biri, ama hala başkalarıyla olmaya hazır olmadığımı fark etmemi sağladı. Open Subtitles انها لطيفة ، و لكنها جعلتني أدرك بأنني لست جاهزا للخروج بموعد
    Demek istediğim, neden burda olmaktansa benim gibi hoş kızlarla birlikte olmayı seçmedin. Open Subtitles ماذا تفعل فتاة لطيفة في نفاية مثل هذه بدلاً من أن تأسس عائلة؟
    Kulübe hoş geldin. Benim de devriyeye çıkmama izin vermiyor. Open Subtitles إذاً مرحباً بك في نادينا إنها لن تجعلك تذهب أيضاً
    Burası hoş ve sıcak bir yerdir. Özellikle de geceleri. Open Subtitles . هذا مكان رائع و دافئ ، خصوصاً في الليل
    Derken, ilk ayrılığını yaşadı, ki bu hiç hoş değildi. Open Subtitles ثم تعرضت لأول انفصال عن فتى مما لم يكن لطيفاً
    Güncel gelişmeleri ele aldığımız Uyan, Britanya programına hoş geldiniz. Open Subtitles مرحبا بكم فى انهضى يا بريطانيا العرض المهتم بالشؤون الحالية
    Bu arama kurallara aykırı ve bir okul yetkilisi olarak, kesinlikle hoş göremem. Open Subtitles كمسئول عن المدرسة ، هذا البحث غير جيد أنا لا أستطيع أن أقبله
    - Yine sınıfta olmak hoş bir duygu değil mi? Open Subtitles يَبْدو جيداً لِكي يَكُونَ خلفيَ في الصنفِ ثانيةً، أليس كذلك؟
    Hey, bu ucubeler çok hoş şeyler yapıyor. Barbekü, saman vagonu gezintisi, bovling. Open Subtitles هؤلاء الغريبين يفعلون أشياء رائعة كثير طبخ في الخارج، جولات على العربات، بولينغ
    Polonya'ya hoş geldiniz, Bay Davenport. İş için mi ziyaret için mi geldiniz? Open Subtitles أهلاً بك في بولندا يا سيد دافنبورت هل أنت هنا للعمل أم للمتعة؟
    Kalem açar, tüm gün boyunca masamızda kahve içerdik. Tanrım, kulağa hoş geliyor. Open Subtitles أبري الأقلام، أشرب القهوة طوال اليوم وراء مكتب يا إلهي، يبدو هذا رائعاً
    Bu yüzden onu hoş ve nazik kocana sorsan daha iyi olur... Open Subtitles لذا أنت من الأفضل أن تَسْألَ بأنّ النوعِ، الزوج اللطيف لك —
    Kadınları görünüş olarak hiç hoş olmadıkları için bu eylemi aklım almadı. Open Subtitles الأمر الذى لم يكن مبرراً لى لأن النسوة لم يكن مظهرهن جميلاً
    Ailece birlikte bir şeyler yaptığımız zaman çok hoş oluyor. Open Subtitles من الجميل أن نفعل هذه الأشياء مع بعض كعائلة واحدة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus