Bir toplantıda, buluşmada ya da iş görüşmesinde, veya iki insan ortak bilgiler bildiklerini fark edince, ilerleyen bir ilişki. | TED | اجتماع أو مقابلة عمل أو مواعدة غرامية أو بعض العلاقات التي تتوطد بسبب أن الشخصين يدركون أنما يتقاسمون معلومات مشتركة. |
Hak yönetmeliği artık sadece sahip olmakla ilgili değil. Karmaşık bir ilişki ağı ve kültürel yapımızın önemli bir parçası. | TED | الآن، إدارة الحقوق لم تعد مجرد سؤال بسيط عن الملكية. إنها شبكة معقدة من العلاقات وجزء مهم من المشهد الثقافي. |
Bak, ben senden bir ilişki talep etmiyorum sadece hep seninle olmak istiyorum. | Open Subtitles | لا أريد الإلتزام بعلاقة معك أنا فقط أريد أن أكون معك كل الوقت |
Bence sevgilini izlemek genelde kötü bir ilişki izlenimi bırakır. | Open Subtitles | أنا أظن أن التجسس على صديقك يعتبر بداية علاقه سيئه |
Vince ile açık ilişki yaşamamızın sebebi kesinlikle bu işte. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما دعانى انا وفينس الى جعل علاقتنا مفتوحة |
Ve o taptığınız kızınız evli bir adamla ilişki yaşamıştır. | Open Subtitles | والإبنةالتيتعشقينها.. حسناً ، إنها على علاقة غرامية سرية برجُل متزوّج |
Ancak bu yeteneği kullanışımız ile mutluluğumuz arasındakı ilişki hala net değil. | TED | وحتى الآن ليس من الواضح ما العلاقة بين استخدامنا لهذه القدرة وسعادتنا. |
Sence ne kadar sürer birinin bunun sahte bir ilişki olduğunu anlaması? | Open Subtitles | كم من الوقت بأعتقادك سيأخذ من شخص ليكتشف ان هذه العلاقه مزيفه؟ |
Aralarındaki her çizgi iki insan arasındaki ilişki. Farklı türde ilişkiler. | TED | كل خط بينهم هو علاقة بين شخصين أنواع مختلفة من العلاقات. |
İlişki ile parayı karıştırmanın iyi bir fikir olmadığını düşünürüm. | Open Subtitles | تعلّمتُ أنّها ليست فكرة جيّدة أبداً خلط العلاقات مع المال |
Evet ama ilişkiler müdürüsün ve bu da bir ilişki işte! | Open Subtitles | صحيح، و لكنك مديرة العلاقات العامة. و زواجي جزء من علاقاتي |
Ya öyle, ya da bundan sonraki her ilişki çok sıkıcı gelecek. | Open Subtitles | إما ذلك أو كل العلاقات التي ستأتي بعد هذه ستبدو مملة جدًا |
İki ülke arasındaki gerilimi düşürmek isteyen iki ülkemizden de insanlarla ilişki kuruyoruz. | Open Subtitles | نحن نطور العلاقات بين الناس من كلا الاطراف الذين يريدون التنازع بين بلدينا |
Ben sadece seninle aynı eve taşınıp, normal bir ilişki yaşamak istedim. | Open Subtitles | كل ماكنت اريده ان اكون معك وان احاول ان احظى بعلاقة طبيعية |
Ve dürüst olmak gerekirse yasak ilişki yaşamadığın için rahatladım. | Open Subtitles | و لأكون صادقا لقد ارتحت انك لا تحظين بعلاقة غرامية |
Buradaki fikir şu hasta ile tedavi arasında bir ilişki kurmak ama bağımlı bir ilişki. | TED | فالفكره وراء هذا الجهاز أن نبتدع علاقه بين المريض والعلاج. لكنها علاقه تبعيه. |
Çiflikte olanlarla, bu adamlar arasında bir ilişki olmalı. | Open Subtitles | يجب أن تكون هناك علاقه بين هؤلاء الرجال وما حدث بالمزرعه. |
ve bunu başardığımda, belki de birbirimize daha yakın bir ilişki kurabiliriz. | Open Subtitles | وعندما أفعل ذلك ربما من شأنها أخيراً تقريب علاقتنا مع بعضنا أكثر |
Özür dilerim, kısa süreli bir ilişki olduğunu bildiğini sanıyordum. | Open Subtitles | آسفة، أعتقدتُ أنك علمت بأنها كانت مجرد علاقة غرامية مؤقته |
Açıklamaya çalıştığım şey yolsuzluk ve nadirlik arasındaki bu ilişki | TED | ما وددتُ وحاولت بيانه هو هذه العلاقة بين الفسـاد والندرة. |
Ve tasarımcı ile bilim adamı arasındaki bu tür bir ilişki ben okulda iken başladı. | TED | وهذا النوع من العلاقه بين المصمم والعالم بدأ منذ كنت في المدرسه. |
Bay Morlar ile olan ilişkiniz iş ilişkisi mi yoksa kişisel bir ilişki mi Doktor? | Open Subtitles | أيمكننى السؤال عن علاقتك بالسيد مورلار أهى شخصية أم مهنية ؟ |
Sadece düşünceli, dürüst ve birlikte geçirdiğimiz zamanı onurlandıracak bir ilişki sonu isteriz. | Open Subtitles | نريد مجرد إنهاء لعلاقة... هذا هو مدروس ولائق... ويكرم ما كان لدينا معا. |
Takip eden kişilerin,aslında takip ettikleri kişilerle.... ...bir ilişki yaşadıklarını sandıklarını biliyor muydun? | Open Subtitles | أتعلم أن معظم المتربصين يعتقدون حقاً بأنهم على علاقة مع الشخص الذي يتربصونه؟ |
Uyumsuzluk, en basit hâliyle, salya örneği gibi fizyolojik tepkinizle öznel zevk deneyiminiz arasında tahmini ilişki eksikliği olması durumu. | TED | غير التوافقية، بسيط للغاية، هو عندما يوجد هناك نقص للعلاقة التنبؤية بين استجابتكم الوظيفية، مثل اللعاب، وتجربتكم الموضوعية للمتعة والشهوة. |
Sana hiç Memur Wittlesey ile aralarında cinsel ilişki geçtiğinden bahsetti mi? | Open Subtitles | هل أتى على ذِكر أي علاقةٍ جنسية معَ الضابِط ويتلسي؟ |
Sesiniz, ilişki kurma şekliniz ile de çok bağlantılıdır. | TED | كما أن صوتك مرتبط بشدة بكيفيّة إنشائك للعلاقات. |
Caitlin ile daha anlamalı ve sağlıklı bir ilişki sürdürebilirim. | Open Subtitles | لذا استطيع ان اتابع علاقتي المجديه مع كيتلن |
Veya cinsel ilişki sırasında bir kişiyi incitip incitmediğinizi nasıl anlarsınız? | TED | أو كيف تعرف إذا كنت تؤذي أحدًا أثناء ممارسة الجنس؟ |