Uzun zaman önce o köprü üzerinde bitmesine inandığın şekilde bitmesini istiyorsun. | Open Subtitles | تودّ ينتهي هذا. بل أنّك تؤمن بنهاية هذا مُذ وضع دعامات الجسر. |
Sıradan bir hayat sürdürebileceğine hâlâ inandığın için böyle düşünüyorsun. | Open Subtitles | هذا لأنّك لا تزال تؤمن أنّه باستطاعتك عيش حياة اعتياديّة |
Bütün hayatın boyunca hiç kimseye... hiç bir şeye, birine gerçekten inandığın olmadı mı? | Open Subtitles | أى فرد على الاطلاق فى كل حياتك ؟ هل تؤمن بأى فرد أو أى شئ ؟ |
G-gerçeten mi? İnandığın yolda yürümek senin için iyi. | Open Subtitles | من الأفضل لك أن تتبعي الطرق الذي تؤمنين به |
Başkalarının ne dediği önemli değil, inandığın şey senin gerçeğin olmalı, değil mi? | Open Subtitles | ليس مهما مايقوله الآخرون ، ولايجب ان يكون الذي تصدقه بالفعل حقيقة |
Kendi inandığın şeyler için. | Open Subtitles | لقد خضت ذلك من أجل نفسك من أجل شئ آمنت به |
Bütün hayatın boyunca hiç kimseye... hiç bir şeye, birine gerçekten inandığın olmadı mı? | Open Subtitles | أى فرد على الاطلاق فى كل حياتك ؟ هل تؤمن بأى فرد أو أى شئ ؟ |
Bu romanı ona inandığın için mi, yoksa insanlar bunu istiyor diye mi yazdın? | Open Subtitles | هل كتبت هذا لأنك كنت تؤمن بها أو إنّك ظننت هذا ما يريده الناس؟ |
Sana dünya dışı yaşamın varlığı hakkında inandığın her şeyin gerçek olmadığını söyledi. | Open Subtitles | أخبرك بأن كل ما كنت تؤمن به.. عن وجود حياة خارج كوكب الأرض هو غير صحيح. |
"İnandığın şeyleri sen seçmezsin. Onlar seni seçer." | Open Subtitles | أنت لا تختار الأشياء التي تؤمن به هي التي تختارك |
Çünkü senin inandığın şeylere inanmayan insanlardan nefret etmek kolaydır. | Open Subtitles | ..لأنه من السهل كراهية الناس التي لا تؤمن.. بنفس الأشياء التي تؤمن بها |
Hayatta, inandığın için yaptığın ya da yapmadığın bazı şeyler olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ وأنّ هنالك أمراً بحياتك تفعله أو لا تفعله لأنك تؤمن به ببساطة |
İnandığın sürece istediğin herşey olabilirsin canım. | Open Subtitles | حبيبتي انت من الممكن ان تكوني اي شخص طلما تؤمنين بذلك |
Rüyalarını gerçekleştirmenle ilgilidir, ve inandığın şey için savaşmak. | Open Subtitles | بل هي عن تحقيق الأحلام . . وحول الدفاع عن الذي تؤمنين به |
Neye inandığın önemli değil. Sen bir kemik toplayıcısısın. | Open Subtitles | لا يهم ما الذي تؤمنين به أنت جامعة للعظام |
Ziva sadakatini ispatlamak için her ne yaptıysa, senin inandığın kadar önemli değilmiş. | Open Subtitles | مهما فعلت زيفا لإثبات ولائها، ليس مصيري لكي تصدقه |
Ama İsa'ya inandığın zaman kurtulacağına dair bir garanti var mı? | Open Subtitles | لكن, هل هناك ضمانة أنك إن آمنت بيسوع، أنك ستُنقذ؟ |
İnandığın bir şey için artık çok geç olduğunda nasıl devam edebilirsin? | Open Subtitles | إلى أي مدى يمكنك الاستمرار في أمر ما بعد النقطة التي يتوقف إيمانك به فيها؟ |
Hiç kimse yapmazken bana inandığın için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً علي ثقتك بي وقتما لم يفعل أي شخص آخر |
Frankie Kanadaya giderken sana eşlik edecek onu Jimmy T. olduğuna inandığın adama götüreceksin | Open Subtitles | فرانكى سيرافقك اثناء عودتك الى كندا وانت رافقه الى حيث يوجد الشخص الذى تعتقده جيمى تودسكى |
- İnandığın her şeye ben de inanıyorum ama doğru olmayan bir şey var tatlım. | Open Subtitles | أنا أصدق كل شيء تصدقينه أنت لكن عزيزتي هناك شيء غير واضح هنا |
Eğer inandığın buysa, onu neden bir kenara itmeye çalıştığında muhtemelen budur. | Open Subtitles | إذا كان هذا ما تعتقدينه فعلى الأرجح هذا سبب قيامك بدفعه بعيدًا |
İnandığın ve yaşama amacın olan her şeyi seni hiçbir zaman sevemeyecek olan bir adam için terk edecektin. | Open Subtitles | لقد تركتي كل شيء تؤمني به. كل شيء عيشتي من اجله, من اجل رجل لا يمكن ابداً ان يحبك. |
Annesine, kızın kendi başına iyi idare ettiğine inanmak istemediğin için kendi inandığın bir şey söyledin. | Open Subtitles | اخبرت الام شيئا تريدين ان تصدقيه لأنك لا ترغبين بتصديق ان هذه الفتاة كانت تبلي حسنا بدون اي اباء |
Ama sen orada öldüğüne inandığın halde hasta değilsin. | Open Subtitles | وانت لست مختل بالرغم من تصديقك بأنك مُتَّ في ذلك الحقل؟ |
- Neye inandığın umrumda değil. | Open Subtitles | لا آبه لما تصدّقه |
Savunduğun her şey, inandığın her şey yerle bir olmuş durumda. | Open Subtitles | كل ما دافعت عنه، وآمنت به. تدمر |
Hiçbir iyi sebebin yokken bana inandığın için. | Open Subtitles | لانك صدقتني ، بينما لديك سبب قوي لئلا تصدقيني |