Bazı gerçeklikler kadar büyük. Kaçmayı düşünmen olası bile değil. | Open Subtitles | حجمه بمثابه حجم بعض العوالم لا يمكنك حتى التفكير بالهروب |
Problem onların aradaki farkın ne kadar büyük olduğunu bilmemeleri. | Open Subtitles | المشكلة هى الجانب الآخر لا يعلم ما حجم الفجوة بيننا |
Orijinal ekmek kutusundan daha büyük birşeyler yapmamız gerekiyordu, daha çok mini buzdolabı gibi bir şey, ama yine de bir kamyonet kadar büyük yapmayacaktık. | TED | أنه علينا أن نبني شيئا أكبر من صندوق الخبز الحقيقي، بحجم الثلاجة الصغيرة، ولكن ليس بحجم شاحنة بيك آب. |
Aslında, Jerry, uzun zamandır o kadar büyük bir salonda çalışmadın. | Open Subtitles | لعلمك يا جيري، لم تعمل في قاعة بهذا الحجم منذ مدة. |
Bu yüzden o kadar büyük çiziyorum, hep de böyle çizdim. | Open Subtitles | لهذا السبب أنني رسمتهم كبيرة جداً. أنني دوماً أفعلها بهذه الطريقة. |
Fakat hiç bu kadar büyük bir yemek odasında bulunduğumu sanmıyorum. | Open Subtitles | لكن لا أعتقد أني رأيت حجرة طعام أكبر من هذه أبداً |
Kırk tane dev küp bulacağız, kırk kilo güzel kokulu yağ ya da kırk haramiyi taşıyacak kadar büyük olmalılar. | Open Subtitles | سنقوم بتجميع أربعين جرةً ضخمة كبيرة بما يكفي لتحمل حمولة أربعين من الزيت وكبيرة بما فيه الكفاية لتحمل أربعين لصاً |
New York yakınındaki Long Island'ın kuzey kıyılarında, neredeyse bir şato kadar büyük bir köşk vardı. | Open Subtitles | على الشاطئ الشمالي لمدينة لونج آيلاند القريبة من نيويورك كان هناك قصر كبير جداً |
Bizden ne kadar büyük bir örnek yaratmak istediklerine bağlı. | Open Subtitles | هذا يعتمد على حجم المثال الذي يريدون ان يضربونه بنا |
Kral, diğer herkese, ne kadar büyük gerizekâlı olduğunu göstermeden oynamamıza izin vermeyecek. | Open Subtitles | الملك لا يسمح لاحد ان يلعب الدور حتى يرى الجميع كم حجم قضيبه. |
Bu tarz resimlere bayılırım, resim aslında burada durduğu kadar büyük. | TED | و أنا أحب مثل هذه اللوحة الفنية في الواقع حجم اللوحة تماما كما هو هنا |
Ancak bu seçeneklerin hiçbiri insan kadar büyük bir objenin hareket hâlindeyken tüm açılar ve mesafelerden görünmez gibi gelmesini sağlamaz. | TED | لكن جميع هذه الاحتمالات لا يمكنها جعل جسم بحجم الإنسان غير مرئيٍّ من جميع الزوايا والمسافات أثناء تحركه. |
Grönland buz tabakasının devasa olduğunu Vikipedi'den öğrenmiştim, Meksika kadar büyük, buzun yukarıdan aşağı kalınlığı ise 3,5 kilometre. | TED | لقد تعلمت على ويكيبيديا أن الصفيحة كانت ضخمة، بحجم المكسيك، وسمك الجليد من السطح إلى القاع يبلغ الميلين. |
Alaska kadar büyük bu devasa buz tabakası Batı Antarktika'dan geliyor. | TED | لذا، أنه جرف جليدي عائم عملاق بحجم ألاسكا قادم من غرب قارة القطب الجنوبي. |
Haklı. Çitten elektrik geçmezse o kadar büyük bir yaratığa fazla direnemez. | Open Subtitles | انها محقة بدون سياج يحميهم لن نصمد طويلا امام شيء بهذا الحجم |
Birisi ona bu kadar büyük bir popodan koşarak kurtulamayacağını söylemeli. | Open Subtitles | على أحد أن يخبره أنه لا يستطيع الركض بمؤخرة بهذا الحجم. |
O kadar büyük sayılar elde ediyorsunuz ki... bunları nasıl isimlendireceğinizi merak ediyorsunuz? | Open Subtitles | وتحصل على أعداد كبيرة جداً حتى أنك تتساءل كيف لك حتى أن تسميهم ؟ |
Hayır efendim, bu bir Bop. Bip sinyali olamayacak kadar büyük. | Open Subtitles | لا سيدي ، أنها بقعة إنها أكبر من أن تكون نقطة |
O şişko benzin deposunu taşıyabilecek kadar büyük bir araç. | Open Subtitles | العربة كبيرة بما يكفي لسحب تلك الدبابة السمينة من الغاز |
Sana bunun ne kadar büyük bir olay olduğunu söylememe gerek yok,değil mi? Çünkü çok büyük bir olay. | Open Subtitles | ليس علي أن أخبرك مدى لأهمية ذلك لأنه أمر كبير جداً |
Nasıl bu kadar büyük birşey okyanuslarımızda yaşar da şimdiye dek kaydedilmemiş olabilir? | TED | كيف يمكن لشيء بهذا الكبر أن يعيش في محيطنا ولم يصوّر حتى الآن؟ |
Atomlar Dünyanın içindeki yaban mersinleri gibiyse, çekirdek ne kadar büyük olurdu? Fen dersinizde atomun eski çizimlerini hatırlıyorsundur | TED | حسنا، إذا كانت الذرات مثل العنب البري في الأرض، ما مدى كبر النواة إذن؟ قد تتذكرون الصور القديمة للذرة من صف علومكم، |
Bu kadar büyük bir sır olmasına gerek yok diyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أقول أنه لا يجب أن يكون سرا كبيرا |
En az iki kamyon dolusu sandık alacak kadar büyük. | Open Subtitles | كبيرة كفاية لتستطيع أن تحمل على الأقل شاحنتين من الأقفاص. |
Bir yıldıza bu kadar yakınken bu kadar büyük bir şey oluşamaz. | Open Subtitles | لا يمكن أن يتكون شيء بهذه الضخامة وعلى هذا القرب من نجم |
O kadar büyük ki, çevre bakanlığı ortalama yakıt tüketimini hesaplamakla uğraşmadı bile. | Open Subtitles | انه كبير جدا لا اظن ان هيئه الطاقه الامريكيه ستتضايق لاعطائك البنزين بالاميال |
Bu mağara içine girip, buzun kayayla buluşma anında olanları görebileceğimiz kadar büyük olmalı. | Open Subtitles | كبير كفاية لنستطيع دخوله ونرى ما يحدث تماماً عند إلتقاء الجليد بالصخور |
Ama hiç kimse, onun ne kadar büyük olduğunu bilmiyordu. ta ki Eratosthenes bu bilgi notunu alana kadar. | TED | لكن لا أحد كان يعلم كم كان حجمها حتى استقبل إراتوستينس هذه الرسالة والتي بها تلك الحقيقة. |