İş arkadaşlarımla hiçbir zaman bu küresel kaynaklar hakkında konuşmadım. | TED | لم أجرِ محادثة واحدة حول الموارد العالمية المشتركة مع زملائي. |
Ve kullanacağımız kaynaklar sahip olduğumuz 2-boyutlu bir alan değil. | TED | و الموارد التي نستخدمها ليست رقعة أرض ثنائية الأبعاد نمتلكها |
Fakat doğal kaynaklar ödünç alınamadığından, sermayemizden yiyiyoruz, veya geleceğimizden çalıyoruz diyebiliriz. | TED | لكن بالطبع، لا يمكنك إقتراض الموارد الطبيعية، وبالتالي فنحن نحرق رأسمالنا استهلاكا، أو نسرق من المستقبل. |
kaynaklar dahilinde geliştirilen önceki sektörleri ne kadar iyi hale getirdiğimizi düşünün. | TED | فكر في مدى نجاحنا في الصناعات السابقة التي طورناها من خلال المصادر |
Olay hala inceleniyor fakat kaynaklar patlamanın şüphe verici olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | السبب مازال قيد التحقيق ولكن المصادر تعتقد بأن هناك شبهة جنائية |
Bu yüzden, laboratuvarımda, rastgele seçilmiş birçok dünyalar ve bu dünyalardaki kaynaklar için mücadele edecek organizmalarla dolu yüzbinlerce evrim benzetimi gerçekleştirdik. | TED | لذلك، وفي مختبري أجرينا مئات الألوف من محاكاة ألعاب التطور بإستخدام العديد من عوالم مختارة عشوائيا ومخلوقات تتنافس على موارد هذه العوالم |
kaynaklar, araçta sadece uçuş görevlileri ile Gizli Servis personelinin bulunduğunu ve düşme sırasında hepsinin öldüğünü söylüyor. | Open Subtitles | لقد علمنا من مصادرنا أن عملاء من الخدمة السرية كانوا على متن الطائرة و قد لاقوا حتفهم اثر تحطم الطائرة |
Yeri Kensington'da ve burası Philadelphia'nın en yoksul bölgelerinden biri. Tarih boyunca kaynaklar ve fırsatlardan uzak kalmış izole bir yer. | TED | إنها تقع في كنسينغتون، واحد من المجتمعات الأدنى دخلًا في فيلاديلفيا، بتاريخ طويل من الانعزال عن الموارد والفرص. |
Bu kaynaklar ücra yerlerde mevcut değil. | TED | هذه الموارد ببساطة ليست متوفرة في المناطق النائية. |
Sınırlı kaynaklar için rekabet nedeniyle çatışmalar ya da göç nedeniyle gerginlikler olacak mı? | TED | هل سيكون هناك خلافات حول قضايا الهجرة؟ أو خلافات في تقسيم الموارد المحدودة؟ |
Bir sorunu çözmeye yönelik kullanılan kaynaklar arttıkça ek ilerlemele kaydetmek de bir o kadar zor olur. | TED | فكلّما زادت الموارد التي استُثمرت لحل مشكلة ما، أصبح من الصعب إحداث أي إنجاز إضافي. |
Bu da demek oluyor ki bu alandaki ek kaynaklar gerçekten dönüşümsel bir etki yapabilir. | TED | وهذا يعني أن زيادة الموارد في هذا المجال يمكن أن يُحدث تغييراً كبيراً بحق. |
Ve çalışma yaptıkları 50 veya 100 okulda bu ek kaynaklar aslında bir fark yaratabilir. | TED | وفي ال50 أو 100 مدرسة التي يعملون بها، خلقت تلك الموارد الإضافية في الواقع فرقاً. |
Görsel materyal az olmasına rağmen, Hz. Muhammed'in hayatına dair kaynaklar ziyadesiyle mevcuttur. | Open Subtitles | رغم عدم وجود صور مرئيه الا ان المصادر المكتوبة لحياة محمد واسعة النطاق |
kaynaklar yargıç karşısında söyleyeceklerinin başkanlık nezdinde dikkatle takip edileceğini ve bunun ulusal güvenlik meselesi haline dönüşebileceğini ilettiler. | Open Subtitles | المصادر تقول أنها سوف تظهر قبل وصول القاضي المُصرح له برئاسة الأمور بشأن تلك القضية والتي تُمثل الأمن القومي |
Ben de özellikle kaynaklar bedavayken bu güçlü ve sağlıklı bir New York ortaya çıkarma konseptinin anlamlı olacağını düşündüm. | TED | فكرت في هذا المفهوم لتصميم نيويورك قوية وصحية من المنطقي، خاصة عندما تكون المصادر مجانية. |
kaynaklar geldiği zaman, örneğin petrol, hayal ettiğimiz teknolojileri kurmaya başladık ve insanları bir araya getirdik çünkü toplanmaya ihtiyacımız vardı . | TED | وعندما توفرت المصادر متمثلة بالنفط بدأنا ببناء هذه التكنولوجيا البارعه وجمعنا الناس مع بعض بسبب حاجتنا لهذا الحشد |
Bizim başa çıkmak için ihtiyacımız olan bu kaynaklar bütün bu toplumsal sorunlar varken nasıl gerçekten oluşturulabilir? | TED | كيف تم إنشاء هذه المصادر المصادر التي سنحتاج للتعامل معها مع كل المشاكل الاجتماعية؟ |
Soğuk Savaş sırasında, Sovyetler Birliği, satranç yeteneğini geliştirmek için büyük kaynaklar ayırdı. ve bu, yüzyılın geri kalanında şampiyonluklara hükmetmelerini sağladı | TED | خلال الحرب الباردة، كرس الاتحاد السوفيتي موارد كبيرة لتنمية مواهب الشطرنج، للسيطرة على البطولات لبقية القرن. |
Doğumgünü ve vakfı için toparlanacak yeni kaynaklar için düzenlenen bir konserdeydim. | TED | كنت في الحفل الذي حضره إحتفاء بذكرى ميلاده ومن أجل خلق موارد جديدة لمؤسسته. |
Ama duvardaki-delik operasyonu, kısıtlı kaynaklar - | Open Subtitles | ولكن عملية المكان الصغير قللت من مصادرنا |
Kirlenen kaynaklar yöre halkının çoğunu uzaklaştırmış. | Open Subtitles | لكن تدفق ، الآبار القذرة أدى إلى رحيل تقريباً جميع السكان المحليين |
Kısırlık kaynaklar yenilenene kadar nüfus artışını engellemenin bir yolu. | Open Subtitles | العقم وسيلة لخفض مؤقت للسكان فقط حتى تتجدّد مصادر الطاقة |
Bu kaynaklar Avustralya'nın iç kısımlarında güvenli bir su kaynağı sağlayan tek yerler olduğu için hem bu bölgedeki yabani hayat hem de Avustralya kırsallarındaki koyun ve sığır sürüleri için kritik önemdedirler. | Open Subtitles | و لأن هذه الينابيع تقدم مصدر الماء الجيد الوحيد ، لمعظم قلب أستراليا فأنها تُمثل حبل النجاة للحياة البرية هنا |
Elinizin altında bir istihbarat kurumunun sağlayabileceği tüm kaynaklar olmalı. | Open Subtitles | تحتاج لمصادر و كالة مخابرات بأكلها لدعمك |
Ve kozmik ışınlar ve diğer doğal kaynaklar | Open Subtitles | مُضادات البروتونات من آلات مثل هذه و من الأشعة الكونية و المصادِر الطبيعية الأُخرى |
- Tamam, bak... Buradaki kaynaklar olmadan o kadar hazırlığı evden yapabileceğini düşünüyorsan, Marcia... | Open Subtitles | إذا كان بإمكانك الإهتمام بكلّ تلك الاشياء بليلة واحدة دون إستخدام مصادرك.. |
Pentagon'dan kaynaklar bir Pakistan savaş gemisinin hiç uyarıda bulunmadan Ohio sınıfı nükleer denizaltı U.S.S. Colorado'ya ateş ettiğini söylüyor. | Open Subtitles | مصدر يقول بأن سفينة باكستانية حربية قامت بالإطلاق دون سابق إنذار سفينة من فئة اوهايو |
Ofis binamdaki obez insanlar kaynaklar üzerindeki hortum gibi. | Open Subtitles | الناس البدناء في بناية مكتبي, يمثلون إهداراً للموارد. |