Neyse işte kızı küvetin içine koydu, ben de yatak odasında bebekleydim. | TED | و إذَا وضعها داخل حوض الإستحمام وكنت في غرفة النوم مع الصغير |
Deli olmadığım sürece, onu yoldan çıkartmak için yola bir şeyler koydu. | Open Subtitles | ستقولي بأني مجنون، لقد قام بوضع شيء على الطريق لجعلها تنحرف عنه |
Yani, onu oraya birisi koydu ve birileri de orada devam etmesine izin verdi. | TED | أقصد، شخصٌ ما وضعه هناك وشخصٌ ما سمح له بإن يستمر هناك. |
Beş yüz yıl önce, Kopernik Dünya'nın yerine, kozmosun kalbine Güneş'i koydu. | TED | ومنذ 500 سنه قام كوبرنيكوس بإزاحة الأرض، ووضع الشمس في قلب الكون. |
Sen ve hatırlamadığın şeyler arasına "Büyük Sam Seddi" ni koydu. | Open Subtitles | لقد وضع حائط عملاق بينك وبين الاشياء التي لا تستطيع تذكرها |
Tüm gece boyunca, mutfağa koşup, dilinin üstüne buz koydu durdu. | Open Subtitles | استمر الذهاب للمطبخ واخذ يضع الثلج علي لسانه. |
Aynı şey: ona bir resim verdim, alnına koydu. | TED | ونفس الامر عندما أعطيتها الصورة وضعتها على جبتها |
Babam onu sahte bir isimle uçakların yasaklı listesine koydu. | Open Subtitles | وضعها أبي على قائمة الممنوعين من السفر تحت اسم مستعار |
Henry onu benim yerime koydu, anlarsın ya, bu benim için çok zor oldu. | Open Subtitles | لقد وضعها فى مكانى , كما ترين وذلك كان صعباً علىّ جداً |
Onları suda bekletti, boğdu, basınç odalarına koydu. | Open Subtitles | غرق منهم بالاختناق لهم ، وضعها في غرف الضغط. |
- Bir gözüme bir kaşık diğer gözüme bir kaşık koydu. | Open Subtitles | لقد قام بوضع العازل بالعين الأولى و العازل في العين الأخرى |
Ve o ellerini bacaklarıma koydu ve bende direksyonu aldım. | Open Subtitles | ومن ثم قام بوضع يده على ساقي قتشبثت بعجلة القيادة |
Ama çizginin dışına bastı. Yetkili de onu penaltı kutusuna koydu. | Open Subtitles | ...لكنه خرج عن حدود الملعب و وضعه الحكم في صندوق العقاب |
Belli ki Tanrı, tüm insanlık için onu büyümesi için toprağa koydu. | Open Subtitles | لقد وضعه الرب هنا لكي ينمو على الأرض من أجلنا. |
Onu itince üzerime çıktı ve elini ağzımın üzerine koydu. | Open Subtitles | دفعته , وبعد ذلك صعد فوقي ووضع يده فوق فمي |
Ellerini yüzüme koydu, dilini ağzıma sokmaya çalıştı. | Open Subtitles | لقد وضع يديه على وجهي بأكملها على فمي لقد كان ذلك مقزز |
- Evet Tanrının eli çocuğun pantolonuna uzandı ve ona seks yaptırdı yarasını kaşıttı ellerini kadının yüzüne koydu bu sayede ona birkaç ay daha kazandırdı. | Open Subtitles | يد الرب امتدت لسروال الفتى و جعلته يمارس الجنس كي يحك القرحة و يضع إصبعه على وجه امرأة ليعطيها أشهر زائدة |
Acaba Kawatche kabilesi çizimleri korumaları için mi koydu onları? | Open Subtitles | أتسائل إذا كانت قبيلة الكواتشي وضعتها هنا لحماية الرسومات |
Tanrı beni oraya yaptığım şeyi yapayım diye koydu. Korkup kaçmam. | Open Subtitles | لقد وضعني الربّ هناك لأقوم بما أقوم به، لن أفرّ مرتاعًا |
Bir sabah, piskopos elini baldırının üzerine koydu" | Open Subtitles | صباح أحد الايام، وَضعَ الأسقف َيدّه على فخذِها |
Bu kadın beni Nil'den çıkardı ve ayaklarımı bilgi yoluna koydu. | Open Subtitles | هذه المرأه إنتشلتنى من النيل ووضعت أقدامى على طريق المعرفه |
Ah, o kesin , stajyerler altında bir ateş koydu. | Open Subtitles | أوه ، لقد وضعت النار تحت المتدربين هذا شيء مؤكد |
Amerika'nın ortasına koydu, bu yüzden bu kitap özel gözüküyor. | Open Subtitles | ووضعها في فناء أمريكا الخلفي، ذلك ما يجعل الكتاب خاصّ جدا. |
"Posterior" bölgeyi -- duyusal olan arka bölgeyi -- kopyaladı ve öne koydu. | TED | نسخت الجزء الخلفي الذي هو الحسي و وضعته في الجزء الأمامي |
Yani birisi bu şeyleri onun yanına koydu, ve onlar da yavaş yavaş onu yediler öyle mi? | Open Subtitles | شخص ما وضعهم معه فى التابوت ثم بدأت فى أكله ببطىء |
O ve gangsterler arkadaşları kellene şişkin bir ödül koydu. | Open Subtitles | هُو وزملائه أفراد العصابة وضعوا للتو مُكافأة كبيرة على رأسك. |