Peki, şey, yani, Amy'nin müvekkili yerin dibine girdi bile ama Amy her taşın altına bakmak istiyor... ve o taşlardan birisi sensin. | Open Subtitles | إن موكل إيمي مغلق على نفسه كثيراً و هي لا تقوم بقلب كل حجرة صغيرة و أنت أحد حجارتها |
Bayan Rindell ve müvekkili arasındaki tahkim anlaşması hak talebinde bulunmayı yasaklamaz. | Open Subtitles | اتفاقيه الجهة في الجلسه بينك وبين موكل السيده رينديل لا تحتوي على المطالبه بـ سوء المعامله |
O söylenmesi gerekenleri söylemedi, bu yüzden müvekkili serbest kaldı. | Open Subtitles | لايقول ماهو مَنْ الضَّرُوري أَنْ يُقالَ حتى يكون موكله حراً |
Kurbanlarının cesetlerini çıkarttırdı, ve her seferinde, müvekkili beraat etti. | Open Subtitles | قام بإستخراج جثث ضحاياه وفي كل مرة موكله يتم تبرئته |
Ama eğer bir sonraki müvekkili suçluysa yapabileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | لكن، إذا موكلها القادم مذنب، لا أظن يمكنني التعايش مع ذلك. |
Hâlâ Amsterdam'daki üçkâğıtçı müvekkili temsil ediyor musun? | Open Subtitles | يَعمَلُ أنت ما زِلتَ تُمثّلُ ذلك الزبون المُخادع في أمستردام؟ |
Başka bir müvekkili temsil ediyor, ve-- | Open Subtitles | انه يقوم بتمثيل موكّل آخر |
Ama bir fikri savunma uğruna müvekkili yakmak istemiyorum. | Open Subtitles | ولكن لا أريد محاربة قضية على حساب موكل |
Sean Oliver'ın müvekkili Broussard olabilir mi? | Open Subtitles | تظن أن (بروزارد) قد يكون موكل (شون أوليفر)؟ |
Gordon, özel bir avukatlık bürosunda çalışan bir ceza avukatıydı. Tek bir müvekkili vardı. "Günahkâr Azizler." | Open Subtitles | {\pos(200,240)} لقد كان (غوردان) محام جنائي ذو مهنة خاصة كان لديه موكل واحد فقط "ذا سينر ساينتس" |
Bayan Florrick'in müvekkili bir suçluyu temsil ediyor, Bay Bitcoin'i. | Open Subtitles | يمثل موكل السيدة (فلوريك) مجرماً, السيد (بيتكوين) |
Sana bahsettiğim avukat, kamu avukatı şehir hapishanesindeki müvekkili ile ilgili konuşmayı kesmeyecek. | Open Subtitles | لدينا مشكلة، المحامي الذي كنت قد حدثتك عنه، المحامي العام لا يود الصمت على وجود موكله في سجن المقاطعة |
Onu yapamadım çünkü müvekkili toplu davaya dahildi. | Open Subtitles | لا أستطيع إثبات ذلك لأن موكله جزء من الدعوى -ماذا؟ |
Will Gardner'i, uyuşturucu satıcısı müvekkili Lemond Bishop'a ulaşmak için kullanacağız. | Open Subtitles | سنستغل( ويل غاردنر) لملاحقة موكله تاجر المخدرات (ليموند بيشوب) |
Birisinin Dylan'ın müvekkili olduğunu ispatlayamazken, ...Dylan'ın onun müvekkili olmadığını nasıl ispatlayacağız? | Open Subtitles | بإثبات عدم صحة الأمر كيف نثبت أن (ديلن) ليس موكله |
Hatalı yargılamaya ilişkin kötü bir tavsiye veriyor müvekkili. | Open Subtitles | انها تعطي موكلها نصائح سيئة من اجل الحصول على بطلان للدعوى |
Seni, müvekkili için günah keçisi olarak kullanıyorlar. | Open Subtitles | إنها تستعملك ككبش فداء لصالح موكلها |
müvekkili adına onun konuşacağı daha önce bildirilmişti. | Open Subtitles | لقد ذكر مسبقاً أنها ستتحدث نيابة عن موكلها... |
Bir müvekkili, 5 yaşında bir çocuğu küfürlü konuştuğu için endüstriyel çamaşır makinesine atmıştı. | Open Subtitles | كما تعرف لقد كان لديها هذا الزبون الى ألقى مرة بصبى ذو خمسة أعوام داخل مغسلة لتفوه بكلام قذر |
Ofis bu müvekkili alırsa babam da emekli olur. Emekli olmalı artık Amy. Canıma yetti artık. | Open Subtitles | المكتب سيحصل على الزبون و أبي يحصل على التقاعد سوف يتقاعد يا إيمي أنا أختنق |
Scottie'nin müvekkili demek istedin. | Open Subtitles | تقصد موكّل (سكوتي) الجديد |