| Burada durup da olmadığım hâIde kız arkadaşınmış gibi davranmayacağım. | Open Subtitles | لن أقف هنا و أتظاهر أننى رفيقتك وأنا لست كذالك. |
| Görüyorsunuz ya çocuklar, sırf onların istediği gibi sabah kuşu olmadığım için almadılar. | Open Subtitles | ،يا رفاق أنا فقط لست شخص صباحيّ و هذا ما يتعلّق به الأمر |
| Ne kadar daha burada kalacağından emin olmadığım için ben de gidiyorum. | Open Subtitles | مرحباً ، لست أعرف كم من الوقت ستكونين بالداخل لذلك أنا ساغادر |
| Kalıtım bilimci olmadığım için, genetikle ilgili her şeyi anlıyormuş gibi yapmayacağım. | TED | أنا لستُ عالم وراثة,بالتالي لن اتظاهر بأنني افهم علم الوراثة |
| Alışık olduğunuz iki yüzlü şirket politikacılarından olmadığım için üzgünüm ama bu yüzden son iki saattir ter döküyorum. | Open Subtitles | أنا آسف لأني لست بارعا في خطاب الشركات المزدوج كما كنت تريد لكنِّي كنت أعمل جاهدا على هذا لساعتين |
| Tabii benim olmadığım takımın her türlü bir dezavantajı var yani. | Open Subtitles | لكن اعتقد أن أي فريق أنا لست به لديه ضرر واضح |
| Ama diğer insanlar kadar iyi görünümlü olmadığım için hep içime kapanıktım. | Open Subtitles | كنت مُدرك دائما أنني لست .. كما تعلمين حسن المظهر للأشخاص الآخرين. |
| Belki de ilk defa pişiren tarafta olmadığım için öyle geliyordur. | Open Subtitles | ربما أن سعيدة وحسب لأني لست مضطرة للطبخ جميعنا مللنا منها |
| O zaman sanırım ben de normal olmadığım için mutluyum. | Open Subtitles | . حسناً , اعتقد بأنني سعيدة لأنني لست طبيعية ايضاً |
| Yiten zamanları geri getiremem biliyorum ve... Benim içinde olmadığım bir ömür geçirdin. | Open Subtitles | أعرف بأنه لا يمكنني تعويض الوقت الضائع ولديكم حياة كاملة لست جزءًا منها |
| X faktörü, eğer istersen. Bu, önemli olmadığım anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | اعتبروني ذا دور مساعد هذا لا يعني أنني لست مهماً |
| Bu benim değerlere veya inançlara sahip olmadığım anlamına gelmez ancak bu değerlerin ve inançların çevresinde katılaşmadığım anlamına gelir. | TED | لا تعني أنه ليس لدي قيّم أو معتقدات، لكنها تعني أنني لست متصلبة حولهم. |
| Ben olmadığım bir kişiyim hissi ya da insanların böyle düşünmesi aslında oldukça sık gerçekleşiyor. | TED | الآن، الشعور وكأني لست ما أنا عليه أو اعتقاد الناس ذلك هو أمر شائع الحدوث. |
| - Üzücü bir olay Robie. - Oradaki ben olmadığım için mi? | Open Subtitles | أنه حدث غير سار روبيه هذا لأنى لست مكانه بالاسفل |
| Artık bir tehdit olmadığım için, çok iyi arkadaşız. | Open Subtitles | وانا بعد الان لست مهدده.نحن اصدقاء حميمين |
| Tıpkı benim çirkin bir kızın peşine düşmekte özgür olmadığım gibi. | Open Subtitles | مثلما أنا لست حرًّا في تتبّع فتاة قبيحة. |
| Ama Polly bana çok özel bir hediye vermişti: yalnız olmadığım bilgisi ve kürtajın konuşabileceğimiz bir konu olduğu gerçeği. | TED | لكن بولي أعطتني هدية مميزة جدا: لقد أخبرتني أنني لستُ الوحيدة ومن ثم أدركت، أن عملية الإجهاض أمرٌ يمكننا التحدث عنه |
| Sıradan bir karaktere sahip olmadığım için olağan bir şüpheliyim. | Open Subtitles | أنا مُشتبه في ولادتي الطبيعية فقط لأنني لستُ من النوع المألوف |
| Ted Nugent konserinde olmadığım için çok mutluyum. Hadi. | Open Subtitles | انني سعيد انني لستُ في الحفل الموسيقي انطلقي |
| Nefret edilecek kadar uzaylı olmadığım için mi beni evlat edindiğini söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تقول انك قمت بتبني لاني لم اكن فضائي كفايه لتقم بكرهي؟ |
| Benim sadık olmadığım şey halkın karşısında duran devlettir. | Open Subtitles | لَستُ مواليَ إلى الحكومةِ لأنها ضدّ الناسِ |
| Bir keresinde bir kıza olmadığım halde Wentworth'un üyesi olduğumu söylemiştim. | Open Subtitles | مرة قلت لفتاة اننى عضو فى نادى وينتورث,ولكنى لم أكن .. |
| Ben olmadığım zamanlarda, annenle birlikte yiyordun, değil mi? | Open Subtitles | لقد اعتدتَ أن تأكل مع أمّك، صحيح؟ حينما لم أكُن هنا؟ |
| Sizi kandırmak ne kolay oldu. Kızlara özgü deliklerinizin peşinde olmadığım için kendinizi şanslı sayın. | Open Subtitles | اعتبرن أنفسكن محظوظات أنني لا أسعى وراء أعضائكن |
| Hayır, son birkaç yıldır müzede olmadığım için özür dilerim. | Open Subtitles | لا, أعني أنّني آسف لعدم تواجدي بالجوار خلال العامين المنصرمين. |
| Burada olmadığım süre içinde pek çok şeyi kaçırdığımın farkındayım. | Open Subtitles | أقدم خالص ندمي, بسبب غيابي تغيبت عن الكثير من الأشياء العظيمة تغيبت عن وجودي كأخ لأخوتي |
| Sadece Tommy ile birlikte olmadığım zaman suçluluk hissediyorum. | Open Subtitles | انا فقط , انا فقط اشعر بالذنب عندما لا اكون مع |
| Tıpkı benim olmadığım gibi. | Open Subtitles | مثلما أنا لا أشبه أبي |
| Bir kadınla telefonda konuşurken, gergin olmadığım bir anı hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا أتذكر أنني إتصلت بإمرأة دون أن أكون متوتراً |
| Bazen sahip olmadığım şeylerin hayalini kurmuyor değilim. | Open Subtitles | لا أُنكرُ أن هناك أوقات أفكر فيها بالأمور التي لا أملكها |