| Ve bunun sebebi, hem kamu sektöründe hem özel sektörde, karar alma yetkisine sahip kişilerin çoğunun, gerçekten tehlikede olmadıklarını hissetmesidir. | TED | وذلك بسبب أن أغلب الأشخاص الذين لديهم سلطات اتخاذ القرار في كلٍ من القطاعين العام والخاص لا يشعرون بأنهم في خطر |
| Bir evde katillerle birlikte ve tehlikede olduğunu bilmesi gerekir. | Open Subtitles | . إنه فى المنزل مع القتلة ويعلم أنه فى خطر |
| - Hayır. Sanırım Grady'nin gerçekten tehlikede olduğunu düşünseydin, doğruyu söylerdin. | Open Subtitles | كنت اظن انك كنت ستعترف ان وجدت ان جريدى فى خطر |
| Bildiğin gibi, burada işimden daha fazla tehlikede olan şeyler de var. | Open Subtitles | هناك أكثر من ذلك على المحك هنا أكثر من مجرد وظيفتى, أتفهمين؟ |
| Şimdi, dünyanın yeni Kami'si olan Dende arkadaşlarının tehlikede olduğunu öğrendi ve Goku ve diğerlerini onları kurtarması için çağırdı. | Open Subtitles | ومالم يوجد هناك بعض الوسائل المقاتلة التي إن وجدت ستشكل تهديد كامل جنس الناميك في خطر الإنقراض من عبر المجرة |
| Eve'in hayatı tehlikede! Hayır, bekle. tehlikede olan Eve değil. | Open Subtitles | جوليا ، ليست إيف هى التى فى خطر اجلسي للحظة |
| Bu sana garip gelecek ama senin tehlikede olabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | قد يكون هذا غريباً بالنسبة لك، لكنني أظنك في خطر |
| Çünkü milyonlarca insanın hayatı tehlikede, belki de büyük bir felaketi önleyebilirsin. | Open Subtitles | لان ملايين الارواح في خطر انت ربما يمكنك ان تمنع كارثة حقيقية |
| Dedi ki bu gece, beyaz tavşan yüzdüğünde ruh eşim tehlikede olacakmış. | Open Subtitles | لقد قالت: الليلة عندما يسبح الأرنب الأبيض, فستكون توأم روحك في خطر |
| Yavru daha önce bir tilki görmedi ama büyük tehlikede olduğunun farkında. | Open Subtitles | لم يرى الصغير ثعلبا من قبل ولكنه يعرف أنه في خطر حقيقي |
| Dün geç saatte bir yardım mesajı aldım ve sizin tehlikede olduğunu düşündüm | Open Subtitles | البارحة تلقيت رسالة إستغاثة علي حبة من الأرز لذا أعتقدت بأنكم في خطر |
| Hank tehlikede ve hayatı tam anlamıyla bizim onu bulmamıza bağlı. | Open Subtitles | هانك فى خطر حقيقى وربما حياتة تكون معتمدة على عثورنا علية |
| Eğer ailem tehlikede olsaydı onları korumak için herşeyi yapardım. | Open Subtitles | لو كانت عائلتي في خطر لفعلتُ كلّ ما يلزم لحمايتها |
| Bende de koruduğum kişi tehlikede olunca kulağıma fısıldayan bir nöbetçi var. | Open Subtitles | صوتي هو حارس يهمس في إذني، حين يكون من أحميه في خطر |
| Bo'nun hayatı tehlikede. Soyumdan geriye kalan bir tek o var. | Open Subtitles | حياة بو في خطر إنها كل من تبقى لي في سلالتي |
| tehlikede olan çok şey var, ancak çok fazla zaman yok. | Open Subtitles | يوجد الكثير من الأمور على المحك ولا يوجد الكثير من الوقت |
| Bütün kariyerim ve Richard'la olan evliliğim büyük ihtimalle tehlikede. | Open Subtitles | مستقبلي المهني كله وزواجي من ريتشارد على الأرجح على المحك |
| Senin hayatın ve tabii ki gemideki herkesin hayatları, ilk önceliğimiz, ama şunu anlamalısın, tehlikede olan çok şey var. | Open Subtitles | حياتك وبالتاكيد حياة جميع من علي السفنية, هو الاولوية الاولي. لكن عليك ان تفهمين ان هناك العديد علي المحك هنا. |
| Merak etme, tehlikede değiller, bilâkis.. | Open Subtitles | إطمئني وإرتاحي فهم بعيدون عن الخطر تماماً، بل على العكس |
| Kimin dava ettiği veya neyin tehlikede olduğu umurumda değil. | Open Subtitles | أنا لا أبالي بمن يقاضين ولا ما هو على المحكّ |
| Şu anda benimle ve ağabeyimle bağlantısı olan herkes tehlikede. | Open Subtitles | أي أحد له صلة بي أو بأخي معرض للخطر الآن |
| tehlikede olan sadece bal arıları değil, fakat bu yerel polen yayıcıları veya topluluğun diğer kısımlarının tehlike altında olmasını anlayamıyoruz. | TED | اذن ليست فقط نحل العسل في ورطة ، لكننا لا نفهم هذه الملقحات الأصلية أو كل من الأجزاء أخرى من مجتمعنا. |
| Nasıl ve niye olduğunu bilmiyorum ama sanırım hayatı tehlikede. | Open Subtitles | لا أعرف كيف أو لماذا و لكني أعتقد أنه بخطر |
| Hayatından başka şeyler de tehlikede. | Open Subtitles | وهناك أشياء أكثر من حياتها مهددة بالضياع |
| O olmasaydı Frank ölümcül bir tehlikede olacaktı. | Open Subtitles | بدون جونز فرانك من الممكن أن يكون فى خطرٍ شديد |
| Yapmayın, bu şaka değil. Gerçekten tehlikede olabilirsiniz. | Open Subtitles | أنت رجال يُمكنُ أَنْ يَكُونوا في الخطرِ الحقيقيِ. |
| Buffy'nin de hayatının tehlikede olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لدى سببا يجعلنى أعتقد أن بافى فى خطر من هذا التهديد |
| Neyin tehlikede olduğunu biliyorsun. Hiçbir kişinin hayatı daha önemli değil. | Open Subtitles | تعرف ما المخاطر حياة شخص مفرد ليست أكثر أهمية |
| tehlikede olduğunu düşünseydi, Efendimizden yardım isterdi. | Open Subtitles | لو كانت في خطرِ سَيَسْألُ اللوردَ للمساعدةِ |
| Canavar haklandı, bu yüzden kont tehlikede değil. | Open Subtitles | الوحش كان مهزوماً , لذا الكونت ليس خطراً |