yanımızda getirdiğimiz maymunlar, tahminimizden çok daha güçlü ve çok daha zeki. | Open Subtitles | القرود التي احضرناها معنا كانت اقوى منا واكثر ذكاءا اكثر مما تخيلنا |
Angel'in hep yanımızda yaşamasını istedim ama bu şekilde değil. | Open Subtitles | لقد رغبت دائما أن تعيش معنا إنجل ولكن ليس هكذا |
Bankaların birikimlerimize el koyacağından korktuğumuz için parayı yanımızda getirdik. | Open Subtitles | كنا نخاف أن تأخذ البنوك مدخراتنا لذا جلبنا المال معنا |
Ama zaman zaman, hep yanımızda olacaklarını düşündüğümüz insanlar bizi terk eder. | Open Subtitles | لكن قد يحدث بالحياة أن الناس الذين دائما يكونوا بجانبنا , يذهبوا |
Görüyorum ki hem güzellik, hem de biyoloji bizim yanımızda. | Open Subtitles | حسناً ، إننى أرى أن لدينا كلا من الجمال و الأحياء فى جانبنا |
Kim bizim yanımızda kim bize karşı bilmiyoruz. Kime ödeteceğiz? | Open Subtitles | لا نعلم من معنا أو ضدنا، من سنجعله يدفع الثمن؟ |
O zaman kapıları açar, şu piçlerden bazılarını yanımızda götürürüz. | Open Subtitles | حسناً لنمزقهم أفتح الباب و لنأخذ بعض هؤلاء الأوغاد معنا |
Geçen sene bizim yanımızda durmak dışında hiçbir şey yapmadılar. | Open Subtitles | قضوا العام الماضي في عمل لا شيء غير الوقوف معنا |
İyi ve kötü zamanlarımızda hep yanımızda oldukları için bir teşekkür. | Open Subtitles | انها طريقة جميلة لقول شكراً للبقاء معنا خلال اوقات الصعود والنزول |
Bu dünyaya geldiğimizde yanımızda onlar var; bu dünyadaki benliğimizi onlar şekillendiriyor; ve bu dünyadan ayrılırken de bizi yalnız bırakmıyorlar. | TED | نجدهم هناك؛ عندما نولد في هذا العالم يشكلون شخصياتنا لنصبح ما نحن عليه في هذا العالم؛ ويكونون معنا عند الاحتضار. |
Sadece yanımızda bir vaiz olmalı diye düşündüm çünkü dua etmek gerekecek. | Open Subtitles | أظن أنه يجب أن يكون معنا قسيس لأنه سيكون علينا تلاوة بعض الصلاة |
yanımızda oturuyorsun diye her istediğini yaparım sanıyorsun. | Open Subtitles | تعتقدين بأنه يحق لك ان تفعلي ما تشائين لكونكِ تعيشين معنا |
Hepsini yanımızda götüreceğiz. | Open Subtitles | فلتقومـي بدعـوة الجمــيع سنأخذهم كلّهـم معنا |
Düz yol bazen en iyi yoldur. Ama ilk yardım malzemesi de olacak yanımızda sedye, telsiz falan kazaen biri yaralanır diye doktor bile. | Open Subtitles | هذا الطريق الافضل احيانا يجب ان نحمل ادوات الأنقاذ معنا |
Önce ben kızı yanımızda getirmek istemedim. | Open Subtitles | فى البداية لم ارغب ان نصطحب المرأة معنا. |
Eğer yarın bizi tahliye ederlerse giderken yanımızda bir sürü şey taşımak zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | اذن, لو تم طردنا غدا من هنا, فلن نضطر لحمل الكثير معنا |
Şans için yanımızda götürüp bir nehirde suya salacağız. | Open Subtitles | سنأخذها معنا لتجلب لنا الحظ و نتكها لتسبح فى احد الانهار |
Durmamı, sırt çantamı çıkarmamı ve yanımızda duran polis arabasına ellerimi koymamı söyledi. | TED | طلب مني التّوقف ونَزْعَ حقيبتي وأن أضع يَدَيّ على غطاء محرك السيارة المركونة بجانبنا. |
Belki bilmiyorsun ama Tanrı da yanımızda, çünkü o da Kuzeylilerden nefret ediyor. | Open Subtitles | والرب في جانبنا أيضاً لأنه يكره اليانكيز |
yanımızda olmayan, ama olması gereken kişiyi. | TED | والشخص المفقود الذي عليه أن يقف بجوارنا. |
Kadın o kadar sessiz ki, yanımızda olduğunu neredeyse unutuyoruz. | Open Subtitles | لاتعلم انها حولنا, أليس كذلك؟ هادئة كما هي. |
Temizle, bile, iyice bile, ve yarın yarışlarda yanımızda olsun. | Open Subtitles | نظفه، اشحذه ليكون حاداً جداً وأريده بحوزتنا في السباقات غداً. |
Bize silah sağladılar, yanımızda oldular, daima kalbimizde yaşayacaklar. | Open Subtitles | أنهم سلحونا و قاتلوا فى صفنا و سوف يعيشون إلى الأبد فى قلوبنا |
Bunu da yanımızda götürmek istiyorum. | Open Subtitles | الذين أظهرو هذا النوع من أُسلوب الالتزام المُفرط أود أن نأخُذ هذه مَعنا |
Böyle bir kaynak yanımızda bulunsaydı, sorun olmayacaktı. | Open Subtitles | إن كان ذلك الينبوع قريب منا لن تحصل لنا أي مشكلة |
yanımızda kim varsa komşumuzdur ve biz onun için, son mahkemede, | Open Subtitles | جارنا أيا كان من يسكن بقربنا ونحارب لأجله |
Yolculuk devam ediyor. yanımızda bir kız var. | Open Subtitles | أمامنا طريق طويل ومعنا فتاة كيف لي أن ألقيها ؟ |
yanımızda Tanrı'yla bu topraklarının bizim olduğunu göstermeye geldik. | Open Subtitles | وأننا هنا في حضرة الرب، وأن هذه أرضنا |
yanımızda Indy'nin yeni yıldızı Çılgın Gagne var. | Open Subtitles | نحن هُنا مع نجم لامع جديد لمضمار "أندي"، و هو (غاي غانيي). |
Delta'dan arkadaşlarımız yanımızda olmak için gönüllü oldular Federalleri alışveriş sırasında koruyacaklar. | Open Subtitles | كذلك أصدقائنا من الـ"ديلتا" لقد تطوعوا للعمل بيننا 'و سوف يرافقون أفراد الـ'مارشال في عملية التبادل. |
Tim'i de yanımızda getirdik, çünkü onun da başından bu tür şeyler geçmiş, değil mi, Tim? | Open Subtitles | وأحضرنا (تيم) لأنه سبق له أن مرّ بتجربة مماثلة، أليس كذلك (تيم)؟ |