Bilimsel keşifler, derin yer altı mikrop çeşitleri, çok yavaş olabilir. | TED | الاكتشافات العلمية.. كما الميكروبات تحت الأرضية يتم الوصول إليها ببطء شديد. |
Bu, Stella'nın yolculuğunun ilk yarısında Terra'nın daha yavaş yaşlandığını ama ikinci yarısında daha hızlı yaşlandığını gözlemleyeceği anlamına gelir. | TED | وهذا يعني أن ستيلا سترصد تيرا تكبر ببطء في النصف الأول من رحلتها، ولكنها تكبر بسرعة خلال نصف رحلة العودة. |
Nasıl daha iyi yaşayacağımıza yavaş yavaş ve adım adım ulaştık. | TED | ونحن نعمل إما ببطئ أو بالتدريج كي نحيا في عالم أفضل. |
Arabayı yavaş kullanın, onu eve bırakırken de dikkatli davranın. | Open Subtitles | قم بإيصاله للمنزل ببطء وانزله من العربه بهدوء يا رفيقي |
Kuvvetine bağlı olarak, belki yapılaşma hızlı veya yavaş oluyordur. | TED | استنادا على مدى قوّتها، ربّما تتشكّل الأشكال أسرع أو أبطأ. |
Sakin ol. yavaş ol şampiyon. Burada çok dikkatli olmalıyız. | Open Subtitles | جيد, علي مهلك, أيها البطل علينا أن نكون حذرين جداً |
Bunun üzerinde çalışmaya 1985 yılında başladım, ve çok yavaş ilerliyordu. | TED | لقد بدأت العمل فيها عام 1985، ولقد كانت تتطور ببطء للغاية. |
Ancak hızlı hareket eden ülkeler ve Güney Kore gibi yavaş başlayanlar bile hala telafi edebiliyorlardı ve gerçekten başarılı oldular. | TED | لكن الدول التي تحركت سريعاً، وحتى من بدأ ببطء مثل كوريا الجنوبية، وما زال بوسعهم تعويض ذلك، وقاموا بعمل جيد بالفعل. |
Çocukluğunuz süresince büyürken ve yetişkinliğiniz süresince yaşlanırken kişisel kimliğiniz yavaş yavaş değişir. | TED | اثناء النمو في مرحلة الطفولة و الكبر بعد البلوغ، تتغير هويتك الشخصية ببطء. |
Adam yavaş yürüyordu. Tanık sandalyesine bile birinin yardımıyla gelebildi. | Open Subtitles | لقد مشى ببطء واحتاج لمساعدة حتى يصل إلى كرسي الشهود. |
Hiçbir şey anlayamadım bayan. Biraz daha yavaş konuşmanız gerekiyor. | Open Subtitles | إننى لم أفهم ذلك يا سيدتى يجب أن تتحدثى ببطئ |
Mesela son bir yıldır kendi karımı yavaş yavaş öldürüyorum. | Open Subtitles | على سبيل المثال أنا أقتل زوجتي ببطئ على مدى سنين |
Özür dilerim, Mr. Kreplich. Yine mi çok yavaş vurdum? | Open Subtitles | أسفة يا سيد كربليش هل طرقت على الباب بهدوء مجددا؟ |
Dinozor evrimi, düzenli ve yavaş gelişti; nasıl ölçerseniz ölçün, katlarca daha yavaştı. | TED | تطور الديناصورات تم بشكل هاديء, أبطأ بمراحل عدة بأي طريقة تريد القياس بها. |
yavaş Charlie. Oraya tek parça varalım. | Open Subtitles | على مهلك تشارلي دعنا نصل إلى هناك سالمين |
Cam kırıklarında renk değişimi görülmemesi, patlama öncesi yavaş yanmaya işaret ediyor. | Open Subtitles | ولم يتغير لون الزجاج المتكسر مما يشير إلى إحتراق بطئ قبل الإنفجار |
Bunlar elindeyken öksürdüğünde patlarlarsa taşakların ağzından çıkar. yavaş ol biraz! | Open Subtitles | وستفجر خصيتيك إلى أعلى إلى لوزتيك على رسلك |
Onunla bir kez daha çık ve sonra yavaş yavaş bırak. | Open Subtitles | لماذا لا تخرجين معه مرة أخري فحسب؟ وبعدها اتركيه برفق ؟ |
Dur, dur. yavaş ol biraz. Hikâye tam olarak nedir? | Open Subtitles | لا، لا، انتظر، انتظر، تمهل ما هي القصة بالتحديد ؟ |
yavaş ve acı verici eklemeyle, sonra siz ikiniz her ne formülünüz varsa oldukça yanlış olduğundan kesinlikle emin olacaksınız. | Open Subtitles | بالجمع البطيء و المؤلم و ثم يمكنك أن تكون متأكدا بأن أي معادله قد تحلمون بها أنتما سوف تكون خاطئه |
Aşamalı ve yavaş olan değişimleri fark etmek zor olabiliyor. Nihai etkileri oldukça çarpıcı olsa bile. | TED | التغيرات البطيئة والتدريجية سيكون من الصعب ملاحظتها حتى لو كان تأثيرها النهائي كبيرًا جدا. |
Yani diyoruz ki, uzun, yavaş ve acılı bir ölüm olan çimentonun derisini yakmasının devam etmesini tercih ederiz. | Open Subtitles | لذا تقولون أنه من الأفضل أن نراه يموت موتاً بطيئاً و مؤلماً بينما الألكاين في الأسمنت يتابع حرق جلده؟ |
yavaş, yavaş... | Open Subtitles | و الشامبانياو كل شيء, بروية ,روية , روية |
Bir baykuş yanıma kondu ve yavaş yavaş gecenin diğer hayvanları yanıma geldiler. | Open Subtitles | توجهت بومة حكيمة إليَّ ببطىء وفجأة أكثر مخلوقات الليل جاءت لتكون إلى جانبي |
Bebekler iyi beslenmeli. Hem yemeyi yavaş pişirmeyi de çok sevdiğimi bilirsin. | Open Subtitles | عزيزي علينا أن نأكل ، وكما تعلم أنا أحب أن أطبخ كل شئ بلطف و على مهل |