O zaman bu zincir bana yıpranmış olarak dönen tek şey değil. | Open Subtitles | اذا لا أظن أن هذه السلسلة هي الوحيدة التي عادت الي مشوهه |
Ve hiçbir motosiklet aynı zincir yıpranma çizgisine sahip olmaz. | Open Subtitles | الأن ، لا يوجد سيارتان حصل علي نفس شكل السلسلة |
Bu bir zincir testere adam değildi. Hâlâ benim için bir sır. | Open Subtitles | هذا لم يكن رجل سلسلة المنشار هو لا يزال غامضاً بالنسبة إلي |
Kırılmaz bir zincir efsunlanamaz. Ancak ona yakın bir şeyi efsunlamak mümkün. | Open Subtitles | مستحيل حواء سلسلة منيعة، لكن من الممكن حواء شيء قريب جدًا منها. |
zincir iyi bir fikirdi. Şimdi kızgın olunca ne kadar güçlendiğini görebileceğim. | Open Subtitles | السلاسل كانت فكرة طيّبة، الآن سأرى بدقّة كم سيصبح قويًّا حين يغضب. |
Hayır. Seni bağlayacak bir şey bulmalıyız. İp, zincir gibi bir şey. | Open Subtitles | لا ، نحتاج لإيجاد شئ نربطك به حبل أو سلاسل أو شئ ما |
Şantaj. İşten çıkarma mektubu. zincir mektup. | Open Subtitles | ابتزاز , مذكرة انهاء خدمة رسالة متسلسلة , ملاحظة طرد |
Bu zincir bize bu yangının çok önemli olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | كما ترى,هذه السلسلة تشير لنا ان هذا الحريق هو المهم |
zincir kullanıcısı bağımsız hareket ettiği için peşimizdekilerle herhangi bir bağı yok. | Open Subtitles | وعلى ذلك، فإن صاحب السلسلة يعمل مستوحدًا وليس له علاقة بمن يقتفونا. |
O zincir kullanıcısıyla hesabımızı görene kadar bir yere gitmem! | Open Subtitles | أخبروه أنّي لن أعود حتّى أسوّي أمري مع صاحب السلسلة. |
Biri içeri girmek istese bile bu zincir onları durduramaz. | Open Subtitles | لو أراد أحدهم الدخول بحق، لن توقفهم تلك السلسلة الصغيرة. |
Her doğumu bir diğerine bağlıyor, yüce bir zincir halkası gibi. | Open Subtitles | لأنه يربط كل تسليم إلى أخرى، مثل الروابط المجيدة في السلسلة. |
Bana bir altın zincir borcun var. En azından parasını borçlusun. | Open Subtitles | انت تدين لي بسلسلة ذهبية او على الاقل بثمن سلسلة ذهبية |
Söğüt ağacından bir dizi çember oluşturuluyor. Doğal dünyanın oluşma aşamalarını ve hayatın güzelliklerini göstermek için bir zincir oluşturuluyor. | TED | سلسلة من الأطواق تُصنع من خشب الصفصاف ويتم توصيلهم معاً لخلق تشكيلات من العالم الطبيعي، لتظهر مظاهر جمال الحياة المتعددة. |
Size duyacağınız en önemli şeyi söyleyeceğim boğucu zincir. | Open Subtitles | سأخبرك بأهمّ كلمتين ستسمعهما أبداً، سلسلة الإختناق |
Bunu bir iş yapmak; bir zincir, tıpkı McDonald's gibi. | Open Subtitles | تجعله عمل سلسلة من مراكز التدريب كسلسلة ماكدونالدز |
İlk kez kaçtığında bileklerine bir sıra zincir vurulur. | Open Subtitles | إذا هربت مرة واحدة , تحصل لنفسك على زوج واحد من السلاسل |
Lastiklerine zincir takmalısın. | Open Subtitles | لعلك تريد وضع بعض السلاسل حول إطارات السيارة لمنعها من التزحلق |
Hayaletlerin beyaz çarşaflarla gezip zincir taşırlar. | Open Subtitles | اخبرتك الأشباح تسير بداخل شراشف بيضاء وتحمل معها سلاسل ، و |
Babam arabaya zincir takıp takmamayı düşünüyordu. | Open Subtitles | ابي كان محتار اذا كان يجب عليه ان يضع سلاسل الثلج على سيارته |
Onlara hemen bir zincir mektup gönderdiğimi söyle. | Open Subtitles | أخبرهم بأني سأرسل رسالة متسلسلة إلى هناك الآن |
Hepimiz bir zincir mektup aldık. | Open Subtitles | نحن جميعاً إستلمنا تلك الرسائل المتسلسلة |
Aww. zincir çetesi olmaktan bir halka uzaktasınız. | Open Subtitles | أنتم قريبون جدّا من أن تصبحوا مثل المساجين بالسلاسل |
Neyse anlatın bakalım şu zincir kullanıcısını. | Open Subtitles | بأيّ حال من الأحوال، صفا لنا صاحب السلسة. |
Büyük zincir ve kilitlerle, belki, | Open Subtitles | ربما مع بعض الأغلال و الأٌقفال الكبيرة |
Bir zincir burayı satın almış, değil mi? | Open Subtitles | اعتقد انهم فعلوا جزء من السلسله |
Nefret, seni istemediğin yerlere götüren boğazına dolanmış bir zincir gibidir. | Open Subtitles | الكراهية كسلسلة حول رقبتك تقيدك الي اماكن لا تريد الذهاب اليها |
Ünlü 1973 yılı yapımı "zincir" filminin yıldızı kimdir? | Open Subtitles | من كان نجم فيلم القتال الذي أنتج عام 1973 " زانجير " ؟ |
Ama zincir vurmasan ya yaptığın muhakemeye | Open Subtitles | لكن السبب أفضل من السبب المتقيّد. |
Olmaz. Ama söylersem, sende olmayacak zincir. | Open Subtitles | لكن اذا افصحت فلن يكون لك سلسله مطاعم على اى حال |