Bayan Spalding kocanız işi hakkında size ne söyledi bilmiyorum. | Open Subtitles | سيدة سبالدنج لا أعلمُ إن أخبركِ زوجكِ عن مقدار عمله |
Neden bilmiyorum fakat insanlar bir cüce gördüğünde, blendır almak istiyor. | Open Subtitles | لا أعلمُ لماذا، لكن الناس يرون قزما، فـ يريدون شراء خلاّط. |
Nasıl olduğunu bilmiyorum ama ne olduğunu biliyorum ve sigorta bunu karşılamıyor. | Open Subtitles | لستُ أعلمُ كيف حدث ذلك لكنّني أعلم ما حدث، والتأمين لا يغطيه |
Azıp kudurduğunun farkındayım. Her gece çadırdan gelen sesini duyuyorum. | Open Subtitles | الآن، أعلمُ بأنّكَ ستهتاج، أسمعُ بأنّك خَلف الخَيمة كل ليلةٍ |
Pankreas kaynaklı olduğunu biliyorum. Kanıtların da farkındayım. | Open Subtitles | أنا أكيدٌ أنّه البنكرياس أعلمُ أنّ هناك دليلاً |
Bu proje hayatlarımızı tehlikeye attı o yüzden içten içe biliyordum ki kızım Ben'in yanında daha güvenli olacaktı. | Open Subtitles | لقد وضع هذا المشروعُ حياتنا جميعاً على المحك لذلك أعلمُ من صميمِ قلبي بأنَّها ستكونُ بأمانٍ أكثر مع بين |
Ciyaklayan hastanız burada. Doktorları bilirim. | Open Subtitles | أنا آتي هنا يومياً أعلمُ حالكم أيّها الأطبّاء |
Eczanede aradıklarımızın olup olmadığını dahi bilmiyorum. Sadece gidelim, olur mu? | Open Subtitles | لا أعلمُ إن كانت الصيدليّة تحوي كلّ ما نحتاجُ إليه حتّى. |
Çevresindekileri bu kadar kırıp geçiren hiçbir hastalık bilmiyorum ben. | Open Subtitles | لا أعلمُ عن أي مرض يقوم بتدمير مُضيفه بهذه السرعة. |
Aileni kimin öldürdüğünü sana söylemek isterdim ama gerçekten bilmiyorum. | Open Subtitles | ،أريدُ إخبارك من وراء مقتل والديك لكنني لا أعلمُ حقًا |
Şu sıralar herhangi bir yere bile götürüp götüremeyeceğimizi bilmiyorum. | Open Subtitles | مع أنَّني لا أعلمُ ما إن كنَا سنأخذها لأيَّ مكانٍ |
Beni hatırlar mısınız, bilmiyorum ama yıllar önce şu köşenin orada oturdum. | Open Subtitles | لا أعلمُ إن كنتَ تتذكرني ولكنَّني قطنتُ في الجوارِ قبيلَ عدةِ سنواتٍ |
"Hangisi daha zor bilmiyorum, iyi yaşamak mı, iyi ölmek mi." | Open Subtitles | "لا أعلمُ ما هوَ أصعَب، أن تحيا جيداً أم تموت جيداً" |
Evet, kulağa nasıl geldiğinin farkındayım. Ama doğru söylüyorum. | Open Subtitles | و نعم، أعلمُ كيفَ يبدو الأمر لكنّني أخبركما الحقيقة |
Hayatının en büyük hatasını yaptığının da farkındayım ama ben. | Open Subtitles | وأنا أعلمُ ايضاً أنكَ ترتكِب أكبر غلطة في حياتك |
Bunu yapma. İsteyerek yapmadığını biliyorum. Seni başkalarının zorladığının farkındayım. | Open Subtitles | انظري، أعلمُ أنّ هذا ليس خياركِ و أنّ أحداً آخرَ يطلبُ منكِ القيام بهذا |
Bak, hiçbir zaman profesyonel bir boğa güreşçisi olamayacağımı biliyordum, | Open Subtitles | أُنظري أنا أعلمُ أني لن أكون مُصارِعَ ثِيران محترف |
Acı vereceğini biliyordum, size "Kesinlikle olmaz" demiştim. | Open Subtitles | ولو كنتُ أعلمُ أنّه يتضمّن الألم، لكنتُ رفضت |
Her şeyin göründüğü gibi olmadığını biliyordum. İliklerime kadar biliyordum hem de. | Open Subtitles | أعلمُ أنّ الأشياء ليست كما تبدو أعلمُ ذلك علمَ اليقين |
Bir sabah uyandığımda karım çoktan evden ayrılmıştı. Boş bir evde yalnız kalmak ne demektir az çok bilirim. | Open Subtitles | استيقظتُ ذاتَ صباح، و كانت زوجتي قد رحلت أعلمُ بعضَ الشيء عن البقاء وحيدة في بيتٍ خالٍ |
Stres ve baskı altında olmanın nasıl bir şey olduğunu bilirim. Hissettiklerini kimse anlamıyormuş gibi hissetmenin ve korkmanın nasıl olduğunu bilirim. | Open Subtitles | أعلمُ طعمَ الشعور بالإجهاد و الضغط ،و أن لا يكون هناك من يتفهّم شعوركِ |
Kızgın olduğunu biliyorum. Hamile olduğundan haberim yoktu. | Open Subtitles | أعلمُ أنك حزين، لم تكُن لديّ أيةُ فكرة أنها حامل |
Hapishanede tanıştık ve kim olduğunu bilmiyordum ve şimdi kardeşinin beni öldüreceğinden eminim. | Open Subtitles | قابلتها بالسجن، ولا أعلمُ بأنّها أختُ القاتل والآن، أنا مُقتنع بأنّ أخاها سيقتلني. |
Ben dosya filen bilmem, ama hatırladığım William Giles dişleri hakkında çok özenliydi. | Open Subtitles | لا أعلمُ عن أي ملفات لكني أتذكرُ ويليام جايلز مَهوساً جِداً بأسنانِه |
Kulağa ilk başta çok korkutucu geldiğini biliyorum. | TED | أعلمُ أنّ هذا يبدو مخيفاً للوهلة الأولى |