Evet ama dün neredeyse bir çocuğu öldüren tek sen varsın. | Open Subtitles | نعم , لكن أنت الوحيد الذي كاد أن يقتل طفل البارحة |
Bunu anlamaya yetecek bilgeliği ve nezaketi olan bir tek sen varsın. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي يتمتع بالحكمة والطيبة لفهم هذا |
Şu anda olamaz. Thor, Albay O'Neill'i sadece sen kurtarabilirsin. | Open Subtitles | ثور , أنت الوحيد فقط الذي يستطيع مساعدة الكولونيل أونيل |
Bana sen söyle, tamam mı? sadece sen söyleyebilirsin. | Open Subtitles | أنت أخبرنى ، حسنا ، أنت الوحيد الذى يمكنه أن يخبرنى |
- Oraya gidebilecek tek kişi sensin. - Onu kurtaracağım. | Open Subtitles | ــ و أنت الوحيد الذي يمكنه الوصول لها ــ سأحررها |
İki düzine adamımı aradım. Hâlâ çalışan bir tek sensin. | Open Subtitles | حاولت الوصول إلى أكثر من 24 شخص أنت الوحيد الذي مازال نشيطاَ |
Gene de kardeşimin arkadaşları arasında ona düğün hediyesi vermeyen... bir tek sen kaldın. | Open Subtitles | حتى الآن أنت الوحيد من أصدقاء أخي الذي لم يعطيه هدية الزواج |
Onu bulmama bir tek sen yardım edebilirsin. | Open Subtitles | أنت الوحيد مَنْ يَسْتَطيع مُسَاعَدَتني بالعثور عليه. |
Üzerine yıldırım düşen insanlar içinde, ...bir tek sen kurtulmuşsun. | Open Subtitles | أنا فقط أفكّر بشأن كلّ الناس الذي حصل على الضربة بالبرق، أنت الوحيد للبقاء. |
Projede bir tek sen varsın - Sanırım bu seni ekip lideri yapıyor. | Open Subtitles | حسناً أنت الوحيد بالمشروع أظن أن ذلك يجعلك رئيس الفريق. تفضل. |
-Hayır. -Beni sadece sen canlandırabilirsin! | Open Subtitles | ـ لا ـ أنت الوحيد الذى تستطيع إعادتى للحياه |
Bana sadece sen yardım edebilirsin. | Open Subtitles | لا تتخلى عني أنت الوحيد الذي يستطيع مساعدتي ، أعلم ذلك |
Akash, ne yapman gerektiğini sadece sen biliyorsun. | Open Subtitles | أكاش , أنت الوحيد الذي تعلم ما عليك أن تفعله |
Şifreyi bilen tek kişi sensin. Herşey sana bağlı, Weps. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي يعلم أرقام الخزانة الأمر بيدك يا ويبس |
Burada bunu tercüme edebilecek tek kişi sensin. Benimle misin? | Open Subtitles | أنت الوحيد هنا الذى يستطيع ترجمة ذلك, هل أنت معى؟ |
Bak, eğer bir şey yapılması gerekiyorsa, ailem için güvenebileceğim tek kişi sensin. | Open Subtitles | انظر , إذا حدث أي شيء أنت الوحيد الذي أثق به للإهتمام بعائلتي |
Ama Milos bu filmde kurban olmayan bir tek sensin. | Open Subtitles | لكن ميلوز أنت الوحيد في هذا الفيلم لست ضحية |
Yalnızca sen beni ona götürebilirsin. | Open Subtitles | الآن أنت الوحيد الذي يمكنك أن تأخذني إليه |
Ama ancak sen hapisten kaçıp onu soğukkanIıIıkIa vurabiIirsin. | Open Subtitles | لكن أنت الوحيد القادر على القضاء عليه القضاء عليه بدم بارد بعد مغادرة السجن |
Madem öyle, çaycı çocuk göremedi de niçin sadece siz gördünüz? | Open Subtitles | اذا كان هناك روح فلماذا أنت الوحيد الذي مكنه رأيته |
Yalnız sen hediye aldığın için suçluluk duyma diye. | Open Subtitles | حتّى أنك لن تشعر بالذنب أنت الوحيد الذى تمكّن من الحصول على شىء |
İçimizde bu işi becerebilme şansı olan tek kişi sendin. | Open Subtitles | أنت الوحيد بيننا الذي لديه فرصة بإيجاد حل لهذا الأمر |
Bizler evlerimize çocuklarımızla dönecekken anca sen böyle bir kızla gelebilirdin. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي تأتي مع فتاة بهذا الجمال بينما بقيتنا عليهم الذهاب لمنازلهم من أجل أطفالهم |
Bütün tayfadan, efendim, bunu yapmanın yolunu bulacak tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | من بين كُلّ طاقمنا، سيدى، أنت الوحيد الذى وجد طريقه لفعلها. |
Kadınlarla problemi olan sensin ben değilim. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي لديه مشاكل مع النساء, ولست أنا. |
Takımda niçin sadece senin vücudunda DNP bulunmadığını açıklayabilirmisin? | Open Subtitles | هل يمكن ان توضح لماذا أنت الوحيد على الفريق الذي لم يكن لديك في نظام لها؟ |