Hey, bir bilet al. Kazanırsan komisyon alırız. Sen şanslı birisin. | Open Subtitles | اشترِ تذكرة من هنا، وإن ربحتَ، ننال عمولة، إنّك فأل خير |
Sana katil dedim biliyorum ama değilsin. Sen bir kahramansın. | Open Subtitles | أعلم أنّي نعتّك قاتلًا لكنّك لست بقاتل، بل إنّك بطل |
Sen içinde kalacak kol boyu of SORUŞTURARAK personel her zaman. | Open Subtitles | إنّك ستبقى على مقربة من أفراد المباحث الفيدراليّة في جميع الأوقات. |
Şaka maka ama Çok iyi bir şaka. Şuna bakın! | Open Subtitles | ـ إنّك تراهن إنها مزحة جيدة ـ إنها مزحة جيدة |
Sanırım Beni biri ile karıştırıyorsun. Sen açıkça kimliğini taşıyorsun. | Open Subtitles | ـ أظن إنّك مُخطئ ـ إنّك ترتدي الشارة بشكل حرفي |
Ama eğe bunun yasadışı olduğunu savunuyorsanız, ne yazık ki hatalısınız. | Open Subtitles | لكن إن كنتِ تجادلين بأنّ هذا ليس قانونيًّا، للأسف إنّك مُخطئة. |
Dünya yerle bir olurken Sen mantıksız davranarak yolumuza taş koyuyorsun! | Open Subtitles | كُل شيء سوف ينهار. إنّك تُفكر بطريقة غير عقلانية و سلبية. |
Sen ise göremeyecek kadar kördün. - Siktiğimin çantasında ne var dedim? | Open Subtitles | إنّك كنت أعمى للغاية و لم تراها ـ ماذا في الحقيبة اللعينة؟ |
Haklısın. Bu gece gerçekten faciaydı. Sen de kesinlikle alkoliğin birisin. | Open Subtitles | إنّك محقّ، الليلة كانت كارثيّة بمعنى الكلمة، وإنّك قطعًا مدمن خمر. |
- Sen bir şey söylemeden önce... - Sen tanrıçasın. Bu mükemmel. | Open Subtitles | .. ـ قبل أن تقولين أيّ شيء ـ إنّك بارعة، هذا رائع |
Durma, soru sor. Soru sormaya gerek yok. Biliyorum, Sen onları öldürdün. | Open Subtitles | ـ هيّا، أسألي الأسئلة ـ لا أريد أن أسأل، أعلم إنّك قتلتهم |
Hayatımdaki en önemli insanın Sen olduğunu biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | تعلم إنّك أكثر شخص مهم في العالم بالنسبة ليّ، صحيح؟ |
Burada olmayı hak etmiyorsun Sen. Yaptıkların, geri döndürülemez şeyler. | Open Subtitles | إنّك لا تستحقّين التواجد هنا، إن ما أثمتِه لا يُغتفر |
Söylediğim şey, bu günler Çok yakışıklı arıyorsun, ...benim için boşa vakit kaybı. | Open Subtitles | ما أقصده، هو إنّك تبدو وسيماً للغاية هذه الأيام، و أنت تهدره عليّ. |
Beni öldürürsen bir daha geri gelmem. Bunu aklından çıkarma. | Open Subtitles | إن قتلتني، فسأموت بلا رجعة هذه المرّة، إنّك تذكر هذا. |
İnsanlar aciz olduğunu düşündüklerinde de senin olanı almaya çalışırlar. | Open Subtitles | وعندما يخالونك الناس إنّك ضعيفاً، سيأتون أفواجاً ليسلبوا ما لديك. |
senin ömrün canlı basın toplantıları düzenlemekle geçti. Seni defalarca izledim. Profesyonelsin işinde. | Open Subtitles | لقد عقدت مؤتمرات صحفيّة مباشرة طوال حياتك ورأيتك مرّات عديدة، إنّك محترف قديم |
Sabahtan beri burada gördüğüm ilk insan sensin. | Open Subtitles | أتعلم؟ إنّك أوّل شخص أراه هنا طوال الصباح |
Seni tanıdığımdan beri radikal gibi konuşur, ancak zengin biri gibi yaşarsın. | Open Subtitles | لكن منذ أن عرفتك، إنّك تتحدث عن التطرف، لكنك تعيش كرجل ثري. |
Sanırım gerçeği söylüyorsun da niye yalan söylüyor gibi söylüyorsun? | Open Subtitles | أظن إنّك تقول الحقيقة، لماذا تتكلم هكذا و كأنك تكذب؟ |
Karınla yer değiştirecek kadar Çok, bütün yüreğinle Onu seviyor musun? | Open Subtitles | هل تحب زوجتك كثيراً لدرجة إنّك تحل محلها أنّ واجهت الخطر؟ |
- Motorsikleti bile zor idare ediyorsun. - Siktir git dostum. | Open Subtitles | ـ إنّك بالكاد تقود دراجة صغيرة ـ تباً لك، يا رجل |
- Sende de var aynısı. Hüner! - Saçma oldu. | Open Subtitles | ـ إنّك تملك ما كان يملكه، الموهبة ـ هذا غريب |
Ofisime gelmişsin, hak etmediğin bir geri dönüş için Bana yalvarıyorsun. | Open Subtitles | إنّك في مكتبيّ تتضرع ليّ لكيّ تعود للنزال إنّك لا تستحقه؟ |