Şimdiki sahnede, Homer arasının açık olduğu oğlu ile barışma teşebbüsünde bulunacak. | Open Subtitles | في هذا المقطع الخاص جداً ..هومر يحاول المصالحة مع ابنه المجافي له |
Bak. Haber sunucusu Tom Tucker. Bu da oğlu olmalı. | Open Subtitles | انظر انه توم تكر من الاخبار ولابد ان هذا ابنه |
Ama oğlunu düşünün: babasını sürgün eden ülkeyi savunan bir ABD vatandaşı. | TED | لكن فكّر في ابنه: مواطن أميركي يدافع عن البلد التي نفت أبيه. |
Tek oğlunu neredeyse kaybeden bir adamın davranışını nasıl yargılayabilirsin? | Open Subtitles | كيف تحكم على سلوك رجل كاد يفقد ابنه الوحيد ؟ |
dedi ve oğlunun Wired ile neden ilgilenmiş olabileceğini hiçbir şekilde anlayamadı. | TED | لم يستطع استيعاب أن يكون ابنه مهتما بوايرد، بأي شكل من الأشكال. |
Onunla birlikte ölen oğluna! Böylece mülkü diğer akrabasının oluyor. | Open Subtitles | ابنه الذى مات معه وهكذا تصبح أملاكه إرثاً لأقرب أقاربه |
- oğlu Jason bir zamanlar senin öğrencindi, değil mi? | Open Subtitles | ابنه ,جايسون , كان واحد من تلامذتك , أليس كذلك؟ |
O dinlemek istiyorsunuz tek tek şu anda onun oğlu. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الذي . يمكن أن يستمع له هو ابنه |
Gunnison Telefon Şirketinde, teknik servis yönetisi olan Buddy Benson ve genç oğlu Sam dün akşam evlerine dönmediler. | Open Subtitles | بادى بنسون ، مشرف اصلاح فى شركة جوينسون للتليفونات و ابنه الصغير ، سام، لم يرجعا منزلهما الليلة الماضية |
oğlu yaşıyor mu, ölmüş mü diye umursamayan bir baba ne işe yarar? | Open Subtitles | ما فائدة الأب الذي لا يأبه إن كان ابنه حياً أو ميتاً ؟ |
Bir park yerinde baba ve oğlu silah zoruyla kaçırılmışlar. | Open Subtitles | تم خطف اب و ابنه للتو من مرأب بتهديد السلاح |
Karısı oğlunu da alıp doğuya taşınmış ve yeniden evlenmiş. | Open Subtitles | قامت زوجته بأخذ ابنه و توجهت نحو الشرق و تزوجت |
oğlunu Lyla Cutwright'la birlikte görüp sonrada sinirle parlamış olabilir. | Open Subtitles | قد يكون شاهد ابنه مع ليلى كاتورايت ثم فقد اعصابه |
Evet, ama sadece oğlunu yalanlarını, tecavüzü ve cinayeti örtbas ediyordu. | Open Subtitles | أجل، لكنه يغطي فحسب على ابنه الكاذب و المغتصب و القاتل |
oğlunun annesi bir sıkıntı yaratınca, onu tebaasından biri ile evlenmeye zorluyor. | Open Subtitles | ،فعندما يثبت عدم ملاءمة أم ابنه يجبرها على الزواج من أحد أتباعه |
oğlunun elimizde olduğunu kanıtlayıncaya kadar daha fazla oyunda kalmayacak. | Open Subtitles | انه لن يستمر معنا الا اذا اثبتنا اننا نملك ابنه. |
Evet. Ve iyi bir baba da oğlunun son maçını izlemeye gelirdi. | Open Subtitles | أجل ، والأب الصالح ما كان ليفوت مباريات ابنه في دوري الناشئين |
Ray Keene ya da oğluna bir şey olursa ensenizde olurum. | Open Subtitles | بالمناسبة , إذا حدث أي شيء لراي كين أو ابنه سألاحقك |
Görüyorsun, bu genç bayan da aynen kardeşimin kızı gibi düşünüyor. | Open Subtitles | أترى , تلك السيده الصغيره تقول بالضبط ما تقوله ابنه اختى |
Maalesef bu da, cumartesi sabahları oğluyla birlikte çıktıkları bisiklet turuna engel oldu. | Open Subtitles | لسوء الحظ, تعارض ذلك مع جولة السبت الصباحية حيث كان يصطحب ابنه فيها |
Beyaz saçlı adamın çocuğunu izlediğini sanacak ve ona ulaşmak zorunda kalacak. | Open Subtitles | سيظن أن الرجل الأشيب الشعر يتجسس على ابنه وسيضطر إلى اللقاء به. |
Bu adam, sağımdaydı ve önünde çocuğu vardı. Video oyunu oynuyordu. Bunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | كان هذا الرجل إلى يميني و كان ابنه أمامه كان يلعب بلعبة الفيديو |
Yüzüm oldukça kötü bir durumda ve evde bakmam gereken bir kızım var. | Open Subtitles | لدى جانب بغيض جميل فى نفسى و لدى ابنه اعود اليها لرعايتها |
Kardeşin doğum izni istiyor böylelikle çocuğunun bezlerine hayran hayran bakarak zaman geçirebilir. | Open Subtitles | اخاك يحتاج لاجازة ابوية حتى يقضي المزيد من الوقت في الاعجاب بحفاضات ابنه |
İyi geceler. Bir kızın olduğunda bunun riskleride var | Open Subtitles | تلك واحده من المصاعب التى تجابهها عندما يكون لك ابنه |
Oradaki koltukta oturan bir baba oğul vardı. | TED | كان هناك أب مع ابنه كانا يجلسان على ذلك المقعد هناك. |
Adım Nick Flynn, oğluyum ve yazar olmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا نيك فلين، ابنه ، وأنا أحاول أن أكون كاتباً |
Tuhaf olan, çocuğun babası, oğlunun kaybolduğu günle aynı gün aynı yerde kaza yapan bir kadını arabasına almış. | Open Subtitles | الشيء الغريب أن والد الشاب أقلّ امرأة كانت قد تعرضت لحادث هنا في نفس اليوم الذي اختفى فيه ابنه |
Bunu ona bir yaşındaki çocuk hâlâ odadayken mi söyledin? | Open Subtitles | واجهت تاجر مخدرات مع وجود ابنه ذو العام في الحجرة؟ |