| Bu konuyu ilk duyduğumda şöyle düşündüm: "Ötekiliği kucaklamak kendimi kucaklamaktır işte." | TED | عندما سمعت للمرة الأولى بهذا المحور، فكرت، تقبل الآخر هو تقبل نفسي. |
| Belki bunu duymak sizi şaşırtacak, eğer hayatının ilk altı ayında emzirilmişse her 22 saniyede bir çocuk kurtarılabilir. | TED | قد تتفاجئون لمعرفة أنه بالإمكان إنقاذ طفل كل 22 ثانية لو تم إرضاعهم في الستة شهور الأولى من الحياة. |
| ve bu ikisi, ilk ikisi güç dengelerinin değişmesiyle alakalı | TED | وأولها، أو الأولى والثانية منها، هي حول التحول في السلطة. |
| Geçen sene First Lady burayı Urban Green Thumb programı için seçmişti.* | Open Subtitles | إختارت السيدة الأولى هذا الموقع شخصيا لإطلاق برنامج التشجير في المناطق الحضرية. |
| Tahmin ediyorum ki önce, üzgün insanlara karşı duyduğu büyük üzüntüyü ifade ederdi. | TED | بإمكانه أَتَصَور لِلوهلة الأولى أن يُعبِر بقوة عن حُزنهِ لمصيبة ذلك الشعب الحزين. |
| 1 numaralı odadaki konuktan 2 numaralı odaya geçmesini rica eder. | TED | فيطلب من الزبون في الغرفة الأولى أن ينتقل إلى الغرفة الثانية |
| Kolorado metan kirliliğini kısıtlayan ülkedeki ilk eyalet oldu. Kaliforniya onu takip etti, arkasından halk da dâhil oldu. | TED | ولاية كولورادو هي الولاية الأولى التي حدّت من التلوث الناتج عن غاز الميثان، حذت كاليفورنيا حذوها، وانضم لها العامة. |
| Bu, bir öğrencinin sorusu karşısında ilk defa cevapsız kalışım değildi. | TED | ولكنها لم تكن المرة الأولى التي أعجز فيها أمام سؤال طالب. |
| Defedilmesi gereken ilk inanış, Afrika'nın bir ülke olmadığı inancıdır. | TED | والخرافة الأولى التي يجب تبديدها هي أن أفريقيا ليست دولة. |
| 2008 yılıydı ve tasarım fakültesinde ilk yılımı henüz tamamlıyordum. | TED | إنها سنة 2008، وكنت أنهي سنتي الأولى في مدرسة التصميم. |
| Bulaşmayı önlemenin yolu ise, salgına sebep olan ilk vakayı bulmaktır. | TED | من أجل وقف الانتقال، عليك ان تكتشف وتبحث عن الحالات الأولى. |
| Aslında, ilk 20 yıl için, 60'lar ve 70'lerde, Hindistan pek büyümedi. | TED | في الحقيقة، للعشرين سنة الأولى الستينات والسبعينات، لم تستطع الهند النمو جيداً |
| Ama bu benim bir şarkıcı ve yazar olarak ilk tecrübemdi. | TED | لكن هذه كانت تجربتي الأولى الواقعية كمغني فردي و مؤلف أغاني. |
| Aşılama çığırtkanlığı yapan First Lady'nin kendisinin aşı olmaması mümkün mü? | Open Subtitles | السيدة الأولى التي تأخذ كل أنواع اللقاح لم تأخد حقنة الانفلونزا؟ |
| Beyaz Sarayın düzenlediği yemekte ABD First Lady'sinin olmaması mümkün değil. | Open Subtitles | لا يمكنهم بأن يقيموا عشاء دولي بدون السيدة الأولى للولايات المتحدة |
| Yaklaşık 150 milyon yıl önce, ilk ateş böcekleri muhtemelen böyle görünüyordu. | TED | قبل حوالي 150 مليون سنة، كانت اليراعات الأولى تبدو هكذا على الارجح. |
| bir hafta önce bir numaralı kuralın hareketsiz beklemek olduğunu söylüyordun. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي، أخبرتني بأنّ القاعدة الأولى هو ألا أقوم بتحريك الجثة |
| Ulusal çaptaki tüm gazete ve dergilerde ön sayfadan bastıralım. | Open Subtitles | أريد نشر هذا في كل الجرائد والمجلات المحلية بالصفحة الأولى |
| - İlk geldiğimde beni duymuş ve buradan fırlamış olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّه سمعني المرّة الأولى . ثمّ هرب من هنا |
| London Times'ı bekleyemeyeceğim. İlk baskısı en erken 12 yüzyıl sonra yayınlanacak. | Open Subtitles | أنهم لن يستطيعوا انتظار الطبعة الأولى من لندن تيميز ليس على الأقل |
| - İIk kez bunu,Temmuz partisi için misafirlerimiz geldiğinde hissetmiştim. | Open Subtitles | ادركت للمرة الأولى في حفلة شهر يوليو لدى ميندي وبرايس |
| Geçen yıl dört numaraydık ve gelecek yıl bir numara olacağız! | Open Subtitles | العام الماضي كنا الشبكة الرابعة في العام القادم سنكون الشبكة الأولى |
| Ahbap şu kıyafete bak! Kol ağızlarında Baş harfler var. | Open Subtitles | انظر الى هذه البدلة انا عندى حروفى الأولى على اسورتى |
| Konuyla ilgili birinci teori tüm hikâyenin bundan ibaret olduğu. | TED | النظرية الأولى لهذه الحالة أن هذا هو كل ما حدث. |
| - Evet o A planıydı, şu anda B planındayız. - Yani? | Open Subtitles | لقد قلت لك فقط الخطة الأولى نحن الأن بصدد الخطة ب ماذا؟ |
| Köpeğe yardım etmenin iki yolu vardır. birincisi dostuymuş gibi. | Open Subtitles | ثمة طريقتين لكي يخفف الكلب عن نفسه، الأولى كالصديق المخلص |
| İlki kolay ve yanlış olanı: Kabullenmek ve bir parçası olmak. | Open Subtitles | الأولى كانت سهله و خاطئه .. لتتقبلها و تكون جزءا منها |