İki bira ve portakallı gazoz da getirin. - Tapyoka pudinginiz var mı? | Open Subtitles | إثنان من البيرة،وصودا البرتقال ألديكم حلوى التابيوكا؟ |
Başlangıç olarak mavi çorba... üstlük olarak portakallı muhallebi... esas yemek olarak da... pıhtılaşmış yeşil bulamaç. | Open Subtitles | يمكننا تناول حساء أزرق كبداية ثم مخفوق البرتقال فى النهاية وبالنسبة للوجبة الرئيسية |
Elmalar ve Portakallar gibi. | Open Subtitles | إنه البرتقال والتفاح اطباء الاسنان والشاذات |
Kirazları ve Portakalları tam olarak düzenlemeliydim. | Open Subtitles | كان عليّ أن أضع الكرزة وقطعة البرتقال بالشكل الصحيح |
portakal ile araba ön camını karşılaştırmak isterseniz ne yaparsınız? | TED | إذا أردت أن تقارن بين البرتقال والزجاج الأمامي، فماذا تفعل؟ |
Yemek arasında hors d'oeuvres ile canard à l'Orange arasında tatlıyla kahve arasında. | Open Subtitles | ما بين الأطباق... ما بين المقبلات ووجبة البط مع البرتقال بين الحلويات والقهوة |
Yeşil Çayır otobanından ilk çıkış. Turuncu çiçek üst geçidi. | Open Subtitles | مخرج رقم واحد على الطريق السريع في طريق زهرَ البرتقال |
portakallı bir kokteyl alacağım. | Open Subtitles | هل لى من فضلك بعصير البرتقال مع بعضا من شرائح الأناناس من فضلك ؟ |
Tamam, Bir alkolsüz bira ve bir portakallı soda. | Open Subtitles | حسناً،واحدةشربتجعّةمحلاّة.. والأخرى شربت صودا بنكهة البرتقال |
Çikolata beni canlandırıyor. portakallı bitter çikolataya bayılıyorum. | Open Subtitles | الشيكولاته تمُدني بالطـاقة، فأنا أحب البرتقال المُر بالشيكولاتة |
Baksana şuna, serumuma portakallı gazoz koydum. | Open Subtitles | انظري، وضعت صودا البرتقال في كيس المحلول الوريدي |
- ...portakallı gazoz... - Çok sever. | Open Subtitles | المياه الغازية بطعم البرتقال ، أنه يحبها |
İkinci Dünya Savaşı zırvaları, Portakallar mavi beyaz şapkalı çocuklar. | Open Subtitles | كل الأمور عاطفية تفاهة الحرب العالمية الثانية البرتقال, الأطفال يرتدون قبعات باللون الأبيض والأزرق |
Taze Portakallar, anne çığlıkları, aptal kıyafetler ... takım çalışması ve kazanma. | Open Subtitles | أسافين البرتقال الطازج والآباء الصارخون والأطقم الغبية العمل الجماعى والفوز لقد اعتدت أن أعيش من أجل هذه الألعاب |
Charlie, Roman'ın Portakalları sevip sevmediğini bilmek istiyor. | Open Subtitles | شارلي يريد أن يعرف إن كان رومان يحب البرتقال. |
Ve Tanrı dedi ki: "Kapıları(nızı) kapatın ve Portakalları(nızı yiyin)." | Open Subtitles | وهل الهبة تعني أغلاق الأبواب وأكل البرتقال |
Yetmis bes yasinda bir ciftci. Yolun kenarinda portakal satiyordu. | TED | مزارعة عمرها 75 سنة. كانت تبيع البرتقال على جانب الطريق. |
Biri beni "duck a I'Orange" yerken görürse kim bilir bu hayatımı nasıI etkiler. | Open Subtitles | لذا اذا دخل شخصً ما ويرأني وأنا أكل لحم البط مع صلصة البرتقال من يعلم مالذي سيأثرة على حياتي |
Çünkü Turuncu renk ve seni sürtük bir havuç gibi gösteriyor. | Open Subtitles | لأنه البرتقال وكنت أعتقد أنه يجعلك تبدو وكأنها الجزرة بصورة عاهرة. |
Korkarım yumurtalılarınız Florida portakalı gibi olmuş. | Open Subtitles | حسنا، أنا أخشى الخاص الخصيتين تضخمت إلى حجم البرتقال ولاية فلوريدا. |
- Okuldaki bir arkadaşla portakalla takas ettim. | Open Subtitles | تبادلتُها بالمدرسة مع صديقي .مقابل البرتقال |
Kurumuş mandalina kabuğu, Puer çayıyla karıştırıldığında susuzluğu gideren ve sindirmeyi kolaylaştıran en iyi içecek elde edilir. | Open Subtitles | خلط قشر البرتقال القديم مع شاى بو إيه ، هو افضل شراب يساعد على اخماد العطش و يساعد على الهضم |
portakalın tadı portakala, anansınki anansa benziyor. Durmayın, deneyin! | Open Subtitles | إلعق برتقالة، تتذوق البرتقال إلعق أناناس، تتذوق أناناس، هيا جربوا |
Tencereye şeker ve tereyağı... portakal suyu ve rendelenmiş portakal kabuğu koyuyorum. | Open Subtitles | ولديّ مزيج من السكر والزبدة وعصير البرتقال وكمية كبيرة من قشر البرتقال |