Sahilde şenlik ateşleri yakıyorum ve arkadaşlarımızla gün batımını izliyoruz. | TED | أشعلت النيران على الشاطىء و شاهدت غروب الشمس مع أصدقائي. |
Aynen pek çok hayvanın kendilerini eğittikleri gibi onlarda kendilerini yetişkinliğe hazırlıyorlar. İleride onlarda tüm gün güneşi takip edebilecekler. | TED | انها تحاول تدريب نفسها كما تقوم الحيوانات الصغيرة قبل ولوجها في مرحلة البلوغ حيث ستقوم لاحقاً بتعقب الشمس طيلة اليوم |
Aklıma şöyle bir soru gelmişti , eğer dünyayı ve güneşi bağlayabilseydim bu bağlantıyı sağlayan koni nasıl görünürdü? | TED | وكان هناك سؤال يقفز الى رأسي، ما المخروط الذي يربط بين الشمس والأرض بهذا الشكل إذا إستطعت وصل المجالين؟ |
Az çelik kullandığımız için çok daha fazla güneş alıyorduk bu da kışın ısınmak için daha az ısı gereksinimi duyacağımız anlamına geliyordu. | TED | وهذا يعني دخول ضوء شمس اكثر وهذا يعني انه لايجب ان نستخدم وسائل التدفئة بصورة كبيرة في الشتاء .. بسبب دخول ضوء الشمس |
Büyükannemin dediği gibi "bir kutunun güneşe atıImasını istiyorsan bunu kendin yap. " | Open Subtitles | كما قالت جدتي إن أردت أن تلقي بصندوق في الشمس فعليك فعلها بنفسك |
Bu yüzden bu fırtınaların hareketlerini güneşte ilk oluştuklarında analiz etmek ve aynı zamanda tahmin etmek için bilgisayar simülasyonları kullanıyorum. | TED | ولذا ما أقوم به هو استخدام المحاكات الحاسوبية لكي أتمكن من تحليل والتنبؤ بسلوك تلك العواصف بمجرد نشأتهم على سطح الشمس. |
Bütün gün, güneşin altında, susuz nasıl yürüyebiliyor bu adam, hayret ediyorum. | Open Subtitles | ما يحيرنى هو كيف يمكنه التحرك طوال النهار تحت الشمس بدون ماء |
O gün, Dünya için bir gün doğumu olacağını umuyordum. | Open Subtitles | كنت أتمنى أن يكون هذا اليوم هو شروق الشمس للعالم |
Musa güneşin 3 gün sonra çıkacağını söyledi ve haklı çıktı. | Open Subtitles | موسى قال أن الشمس ستشرق بعد ثلاثة أيام و كان محقا |
Musa güneşin 3 gün sonra çıkacağını söyledi ve haklı çıktı. | Open Subtitles | موسى قال أن الشمس ستشرق بعد ثلاثة أيام و كان محقا |
Sağanak yağmur güneşi örtecek, başka da bir bok olmayacak. | Open Subtitles | لن يحدث شيء أكثر من مرور تلك السُحوب عبر الشمس |
güneşi örten sağanak yağmurdan çok daha fazla bir şeydi. | Open Subtitles | كان الأمر أكثر من مجرد مرور بعض السحاب عبر الشمس |
Sonra yaklaşık 10 yıl boyunca güneşi ve yıldızları görmedim. | Open Subtitles | وبعدها لم أرَ الشمس أو النجوم ثانيةً لقرابة عشرة أعوام. |
On bin ila yüz binlerce yıllık sürelerde meydana gelen Dünya'nın yörüngesindeki küçük değişimler güneş ışığının Dünya'daki dağılımını değiştiriyor. | TED | تغيرات بسيطة في مدار الأرض تحدث على مدى العشرات إلى مئات الآلاف من السنين تغير توزيع ضوء الشمس على الأرض. |
öğle vakti güneş tepedeyken bir sopayı İskenderiye'de yere dikseniz, güneş ekseninden 7.2 derece kaydığını gösteren bir gölgeye sebep oluyordu. | TED | في نفس الوقت في نفس اليوم، عند الظهيرة، عند وقت ذروة الشمس، وقت الانقلاب، الشمس تلقي بظلالها بدرجة 7.2 خارج المحور. |
Eğer güneş orada olmasaydı, üç Kelvin de donmuş bir buz topu olurduk ve güneş bütün yağış sistemimizi oluşturur. | TED | فإن لم توجد الشمس كنا سنكون كرة جليدية بحرارة ثلاث درجات على مقايس كلفن والشمس أيضاً تحرِّك كامل الدورة المائية |
güneşe tapanlar yarasa adamları yerin altına inmeye mi zorladı? | Open Subtitles | حيث قام عبدة الشمس بمهاجمة الرجال الخفافيش تحت الأرض ؟ |
Katilin güneşe alerjisi vardı ve reçeteli güneş kremi kullanıyordu. | Open Subtitles | القاتل لديه حساسية من الشمس ويستخدم وصفة طبية مضادة للشمس |
güneşe bırakıyorsun ve küçük motor oksijen ile hidrojeni birleştiriyor. | Open Subtitles | انت فقط تتركها في الشمس والموتور الصغير يحول الاكسجين والهيدروجين |
Çatı pek kullanılmaz. İnsanlar, arabalarının güneşte kavrulmasından pek hoşlanmıyor. | Open Subtitles | السقف لا يُغطيه بالكامل,لا يُحب الناس ركنّ سياراتهم في الشمس,تعرف |
Gerçekten vücudunuzun içinde güneşin sıcaklığını veya radyoaktif nükleer santral istiyor musunuz? | TED | وهل تحتاج حقاً إلى حرارة الشمس أو محطة نووية مشعة داخل جسمك؟ |
Bu saçma gelebilir ama A Place in the Sun'ı izledin mi? | Open Subtitles | ربما يبدو هذا سخيفاً لكن هل شاهدت فلم مكان في الشمس ؟ |
Hep öğle vakti olan o güneşli günler ve hiç gölge yapmadık. | Open Subtitles | أيام الشمس المشرقة تلك حيث يكون الظهر دائماً ولا تلحق بنا الظلال |
Bir günde ortalama 4 - 4.5 saat ışık toplar. | TED | فتجمع في المتوسط أربع ساعات ونصف من ضوء الشمس يوميا |
Onu dışarıda bir yere koymak istiyoruz ve enerjisini güneşten almasını istiyoruz. | TED | ونريد أن نطلقها فى البيئة المحيطة، ونريدها أن تستمد الطاقة من الشمس. |
Hızı nedeniyle, yarım bir yıl boyunca gün doğumunu ve batımını 45 dk'da bir görürsünüz. | TED | وبسبب السرعة فإنك ترى، شروق أو غروب الشمس كل 45 دقيقه لمدة نصف سنة. |