ويكيبيديا

    "الشيء الوحيد" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • tek şey
        
    • sadece
        
    • tek şeyi
        
    • şey varsa
        
    • bir şey
        
    • tek şeyin
        
    • tek şeydi
        
    • olan tek
        
    • tek şeydir
        
    • tek sey
        
    • tek şeye
        
    • tek yolu
        
    • olan şey
        
    Orada geriye kalan tek şey pozitif ışığın kalıcı gölgesi. TED الشيء الوحيد الذي بقي الآن هو الظل الدائم للضوء إيجابي.
    Dediğine göre başarılı kadınları bir araya getiren tek şey, ortak sahip oldukları tek şey, iyi akıl hocalarına sahip olmak. TED حيث قالت إن الشيء الوحيد الذي جمع النساء الناجحات معاً، الشيء الوحيد المشترك بينهن، هو حقيقة أنه كان لهن مرشدون جيدون.
    Bu arada seks, tembel hayvanların hızlı yaptığı tek şey. TED وبالمناسبة، الجنس هو الشيء الوحيد الذي تفعله حيوانات الكسلان بسرعة.
    Öyleyse kabinde sadece yolcular ve seyrü sefer kutusu vardı. Open Subtitles إذاً الشيء الوحيد في المقصورة هو الركاب وحقيبة الملاحة ؟
    Muhtemelen bu ameliyatı eninde sonunda olmak zorundayım ama o zamana kadar ona yakın olmamı sağlayan tek şeyi kaybetmeyi göze alamam. Open Subtitles أعلم أني عاجلاً أم آجلاً سأخضع لتلك الجراحة لكن حتى ذلك الحين، لن أخاطر بفقدان الشيء الوحيد الذي يجعلني على مقربة منها
    Hoşuma giden tek şey. Büyüdüğümde de yapacağım şey bu olacak. Open Subtitles انه الشيء الوحيد الذي احبه انه ما سوف افعله عندما اكبر
    Bu manzarayı değiştiren tek şey duvara işemek için ayağını kaldıran köpek. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي يغير الصورة هو كلب يرفع ساقه عن ذلك الجدار
    Yapmaya değer tek şey, imkansız olandır. Diğer her şey sıkıcı. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي نفعله هو المستحيل وغير ذلك هو أمر رتيب
    Yapman gereken tek şey bu yarışta sürüşe hazır olmalısın... beladan uzak kalmak ve iyi bir saklanma noktasına sahip olmak. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي تفعله في سباق كانون بول هو انت تكون مستعد للقيادة ابقى بعيدا عن المشاكل واصنع لنفسك غطاء جيد
    Senin masumiyetine beni ve jüriyi ikna edecek tek şey. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي سوف يقنعني ويقنع هيئة المحلفين انك بريء
    Öldürülmeden önce bana öğrettiği tek şey de buydu zaten. Open Subtitles كان الشيء الوحيد الذي علمني إياه قبل أن يتعرض للقتل
    Onun ve bizim aramızdaki tek şey ince bir kumaş Open Subtitles الشيء الوحيد الذي يعزله عنا هو طبقة خفيفة من الغبردين.
    Alacağın tek şey Shawshank Hapishanesinde uzun bir ceza olacak. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي ستحصل عليه هو حياة طويلة بسجن شاوشنك
    Bugünden itibaren, kurban edeceğimiz tek şey mısır olacak... senin sayende. Open Subtitles من الآن فصاعداً، الشيء الوحيد الذي سنضحي به هو الذرة.. بفضلكِ
    Yanlış yaptığımız tek şey üsse dönüp yeni yöneticimizle tanışmaktı. Open Subtitles الشيء الوحيد الذى كان خطأ هو رجوعنا لمقابلة شركائنا الجدد
    Yatak odamda dokununca kımıldayan tek şey oydu. Merak etme, Alan. Open Subtitles ذلك كان الشيء الوحيد في غرفة نومي الذي يتحرك عندما ألمسه
    Beni yazmaya iten tek şey, yayıncıya verdiğim dizi hakları. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي يدفعني للعمل هو التفكير في حقوق النشر
    sadece bazı kanılara varmak için bina sakinlerinden kan örnekleri alacaklar. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي سيفعلوه هو اخذ عينات من الدم لكل الجيران
    Ağladığımı hatırlıyorum bana ümit veren tek şeyi elimden almışlardı çünkü. Open Subtitles أتذكر أنني بكيت لأنهم أخذوا مني الشيء الوحيد الذي أعطاني الأمل
    İstemeyeceğin bir şey varsa ...o da havada sohbet etmektir. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي لا تريده هو الهواء في وسط الحديث.
    Meslektaşlarımdan üç tanesi beni patlama seslerinden başka bir şey duymadığım bir açık hava saldırı sahasına götürecek kadar ileri gittiler. TED ثلاثة من زملائي تمادوا لدرجة أنهم ذهبوا بي إلى منطقة قصف جوي مفتوح حيث يكون صوت الإنفجارات الشيء الوحيد الذي اسمعه.
    Onun üzüleceği tek şeyin kötüce sarılmış bir esrar olduğunu sanmıştım. Open Subtitles اعتقدت أن الشيء الوحيد الذي أغضبه هي سيجارة ملفوفة بشكل سيء
    Bağlanmak konusunda kafayı yemek yapacağın tek şeydi ama onu bile düzgün yapamıyorsun! Open Subtitles الفزع من الالتزام هو الشيء الوحيد الذي يمكنك فعله ولم تفعله بشكل جيد
    Bu dünyada seni bir yerlere götürecek olan tek şey bu. Open Subtitles هذا هو الشيء الوحيد الذي سيوصلكِ إلى أي مكان في العالم
    Bu hayatta bir şeylere anlam katan tek şeydir aşk. Open Subtitles فالحبّ هو الشيء الوحيد الذي يسبغ معنىً على هذه الحياة
    Yapmaya deger tek sey, imkansiz olandir. Diger her sey sikici. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي نفعله هو المستحيل وغير ذلك هو أمر رتيب
    Bundan uzaklaştık ve nasıl yapıldığını bildiğimiz tek şeye yöneldik: Yazılıma başladık. TED وهكذا ابتعدنا عن ذلك وقمنا بفعل الشيء الوحيد الذي عرفنا فعله: بدأنا في بناء برنامج.
    Biyografinizi iyi bilmek, o silahı kafanızdan uzak tutmanın tek yolu. Open Subtitles هذه الهويات هي الشيء الوحيد الذي يحول بين المسدس و جمجمتك
    Büyük ihtimalle olan şey, Şişeyi kendisi için aramaya gittiği. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي حدث هو ذهابها لتحصل على القارورة لنفسها

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد