| Fakat, sonra 1993 te, NIH(Ulusal sağlık enstitüsü) Yeniden Canlandırma Yasına imza attı. | TED | ولكن في العام 1993 تم توقيع مرسوم المعاهد الوطنية لتحسين الصحة ليصبح قانونا. |
| Dünya sağlık Örgütü'nün en önemli ilaçlar listesinde yer alıyor. | TED | كما أنه ضمن قائمة منظمة الصحة العالمية للأدوية الأكثر أهمية. |
| RP: Toplum sağlığı çalışanları fark yaratabilecek insanlar haline geliyor. | TED | ر.ب: عمال الصحة المجتمعية أصبحوا أكثر الناس قدرة على التغيير. |
| Bu sadece kamu sağlığı açısından kötü olan bir sistem değil; karanlıkta kalan yerel aileler için tehlike ortaya çıkartmaktadır. | TED | هذا نظام ليس سيئاً فحسب من وجهة نظر الصحة العامة؛ بل يعرّض العائلات المحلية للخطر تلك التي تبقى في الظلام. |
| Ve sen de bana takunyalarını atmama izin vereceğine hastalıkta ve sağlıkta. | Open Subtitles | وأنت وعدتني بأن تسمح لي برمي تماسيحك الخاصة في المرض وفي الصحة |
| Mary Lou Singe'la lisede beraber olduğundan beri bu kadar sağlıklı olmamıştın. | Open Subtitles | لم تكن بهذه الصحة منذ ضربت ماري لو سنجر في المدرسة الثانوية |
| Dünya sağlık Örgütüne göre, dünya genelinde hastalık ve sakatlığın başlıca sebebi depresyon. | TED | تُخبرنا منظمة الصحة العالمية أنّ الاكتئاب هو السبب الرئيسي للمرض والعجز في العالم. |
| Geçen yıl yerel ürünlerimizin yaklaşık yüzde 18'i sağlık harcamalarına gitti ama kimsenin neyin ne kadar olduğu hakkında fikri yok. | TED | تكاليف الصحة ابتلعت حوالي 18 بالمائة من إجمالي الناتج المحلي السنة الماضية، لكن لا أحد لديه أي فكرة عن تكلفة الأشياء. |
| Günümüzde, Norveç sağlık bakanı hasta sağlık hizmetleri hakkında konuşuyor. | TED | واليوم، يتحدّث وزير الصحة النرويجي عن خدمات الرعاية الصحية للمرضَى. |
| Bu adam benim sağlık planıma günde 5.000 dolara patlıyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يكلف تأمين الصحة 5 ألاف دولار في اليوم |
| Yaşam, ölüm, alışveriş merkezleri, evcil hayvanlar, sağlık ve besinler. | Open Subtitles | بين الحياه , الموت الحيوانات الاليفة , الصحة , الغذاء |
| Ben Mikser Jack, sizlere sağlık ve mutluluk diliyorum. Ve unutmayın, | Open Subtitles | أنا جامين جاك، أتمنى لكم الصحة و السعادة، و الذاكرة الجيدة |
| Aşılama halk sağlığı alanında en kilit teknolojilerden birisi, muhteşem bir şey, | TED | اللقاح هو واحد من اساليب العلاج الأساسية في الصحة العامة, شئ رائع |
| Biliyorsunuz, çok uzun zamandır söylüyoruz, şehrinizdeki ekonomik toplumların sağlığı konusunda hassasız. | TED | تعلمون، كنا لوقت طويل نقول، أننا مهمون لمجتمعات الصحة والاقتصاد في مدينتك. |
| Kamu sağlığı ve tarım teşviki arasındaki çatışma kurulda bitiyor. | Open Subtitles | هذا الصراع بين الصحة العامة والترويج للزراعة صراع خارج الحدود |
| Burada Bakanlar Kurulu'ndaki herkesin akıl sağlığı raporları da olmalı. | Open Subtitles | يحتوي ذلك على سجلات الصحة العقلية لجميع أعضاء مجلس الوزراء |
| İyi zamanlarda, kötü zamanlarda, hastalıkta, sağlıkta, her türlü bokta. | Open Subtitles | في الأوقات الجيدة، والسيئة في الصحة والمرض، وكل ذلك الهراء |
| Bu gerçekten bir değişiklik, sağlıkta az ya da çok 30, 40 yıllık farkın gecikmesine sahipsiniz. | TED | هذا تغيير حقيقي ,أن يكون هذا الفارق الزمني في الصحة بما يعادل 30 أو 40 عام. |
| Haydi, daha hızlı. Eğer birlikte yaşlanacaksak, daha sağlıklı olmalıyız. | Open Subtitles | إن أردت أن نشيخ معاً فعلينا أن نكون سليمَي الصحة |
| Bunlardan doğru olanlar var mı? | TED | هل ذكر بها أى شئ صحيح؟ هل هناك جانب من الصحة فيها؟ |
| Sağlığın için iyi olmayan bir şey olduğu belli. Bilmem gereken de buydu. | Open Subtitles | من الواضع أنه شئ يتعارض مع الصحة العامة وهذا كل ما أريد معرفته |
| Belli ki çevreyi, halk sağlığını ve gıda güvenliğini riske atan bu yolda devam edemeyiz. | TED | ومن الواضح، انه لا يمكننا مواصلة هذا الطريق الذي يعرض البيئة و الصحة العامة والأمن الغذائي إلى الخطر. |
| SağIık sigortası kartınızı getirirseniz bir geri ödeme alırsınız. | Open Subtitles | أحضر بطاقة تأمينك على الصحة و ستحصل على خصم |
| Suyu içer ya da içinde yıkanırsanız sağlığa ve gençliğe kavuşuyorsunuz. | TED | إذا شربتم من ماءه أو اغتسلتم فيه، فستحصلون على الصحة والشباب. |
| Kurşunun halk sağlığına herhangi bir zarar verdiğine dair hiçbir tıbbi kanıt yoktur. | Open Subtitles | لجسم الإنسان لايوجد أدلة طبية تصرح بأن الرصاص يشكل خطراً على الصحة العامة |
| Bu nedenle de hastalıkların yok edilmesi hala halk sağlığının başlıca teşebbüsüdür. | TED | و السبب هو أن القضاء على الأمراض لا يزال يشكل عبئا كبيرا على ميزانية الدولة التي تصرف على الصحة العامة. |
| Hadi görelim. Görüyorsunuz, bağımsızlıkla eğitim düzeyi arttı, aşılanmalar başladı, çiçek hastalığının kökü kurutuldu, hijyen düzeldi ve her şey daha iyiye gitmeye başladı. | TED | كما ترون مع الاستقلال .. تحسن التعليم وتم انتشار اللقاحات .. وتم القضاء على الجدري وتحسنت الصحة العامة .. واخذت الامور تأخذ مجرى جيداً |
| Ve bunun anlamı, belki ufak bir parça çekersek, ... ... insanların sağlığında ve ömrünün uzunluğunda artış gösterebilir. | TED | وذلك يعني انه رُبما لو عدلناه قليلاً يمُكننا زيادة الصحة وإطالة عمر الناس |
| Ben babamın kızıyım. Okurum, yazarım, dünya sağlığıyla ilgili endişelenirim. | TED | أنا ابنة والدي. أقرأ وأكتب وأفكر كثيرا في الصحة العالمية. |
| WebMd, NIH ve Noah Health'de ...aşırı zaman geçirme var. | Open Subtitles | الأعراض تشمل قضاء أوقات طويله على مواقع الصحة و العلاج |