| Şu da var ki, benimle bu konuşmayı yaptığında ben yedi yaşındaydım. | TED | الآن، أذكركم، أجرى هذه المحادثة معي عندما كنت في السابعة من العمر. |
| İnan bana, Polly. Acı duyduğunu biliyorum, bu yüzden konuşmayı kısa keseceğim. | Open Subtitles | صدقيني يا بولي,انا اعرف كم انت تتألمين, لذا سأستغني من المحادثة الصغيرة |
| Tek yapman gereken, geri dönüp, bu konuşma hiç yaşanmamış gibi davranman. | Open Subtitles | كلّ ما عليك هو أن تعود، وكأن هذه المحادثة لم تحدث قط. |
| Bu konuşma bu odadan dışarı çıkmayacak beni duydun mu? | Open Subtitles | هذه المحادثة يجب أن تموت في هذه الحجرة هل تسمعني؟ |
| sohbet için sağ olun efendim. Bana çok faydası oldu. | Open Subtitles | شكراً لك على تلك المحادثة سيّدي عنى لي ذلك الكثير |
| Demek istediğim, bu konuşmanın aramızda kalacağı konusunda sana güvenebilir miyim? | Open Subtitles | ما أعنيه هل أستطيع أن أثق أن هذه المحادثة ستبقى بيننا؟ |
| - Ama ben hala bu konuşmayı yapmamız gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | حسنا، ولكن ما زلت اعتقد يجب أن لدينا هذه المحادثة. |
| Bu konuşmayı şaheserimi yerken yapsak çok daha iyi olmaz mı? | Open Subtitles | هذه المحادثة ستكون جيدة أكثر عندما نتعشّى على قطعتي النادرة ؟ |
| Senin iyiliğin için bu konuşmayı yapmaktan da kaçındığımı anlayabiliyor musun? | Open Subtitles | كما ترين لقد أردت أن أتجنب هذه المحادثة من أجل صالحك |
| Sen gerçekten sen bunu konuşmayı istemiyorsun değil mi, huh, Michael? | Open Subtitles | أنت حقا لا تريد هذه المحادثة ، أليس كذلك يا مايكل؟ |
| Onunla zorlu bir konuşma yaptı ve hayatına devam etti. | Open Subtitles | لذا كانت لديه تلك المحادثة قاسية ثم تقدم في حياته |
| Bu konuşma Jude ve beni evden attıracaksa bile yapamam. | Open Subtitles | حتى هذه المحادثة قد تلقي بي أنا وجود بخارج المنزل |
| Böyle bir konuşma yaptığımı asla kabul etmeyeceğim. Bunu bil. | Open Subtitles | عليك أن تعلم أنني لن أصرّحَ بخوض هذه المحادثة أبدًا. |
| konuşma sürekliydi, ki bu da görüşmeyi konferansın uzantısı yapar. | Open Subtitles | كانت المحادثة مستمرة مما يجعل هذا الاجتماع بالأساس امتدادا للاجتماع |
| Her kim onu esir tuttuysa çok fazla sohbet etmemişler. | Open Subtitles | من إحتجز أسيرها ما كان كبير جدا على المحادثة أمّا. |
| sohbet bol ama ufak tefek hırsızlık ve bilardo sopası darbesi az. | Open Subtitles | الكثير من المحادثة , و القليل من السرقات و الضرب بعصا البلياردو |
| Onun yatağına girmen için sana kolaylık göstermemden sonra bana gösterebileceğin tek nezaket onu bu konuşmanın dışında tutmak olurdu. | Open Subtitles | يبدو أن المعروف الوحيد الذي ستسديني إيـاه بعدما أعطيتك نفوذ الوصول لسريرها هو أنّ تدور هذه المحادثة بيني وبينك دونها |
| Eğer her yer gibiyse, iyi bir terbiye ve düzgün muhabbet. | Open Subtitles | حسناً مثل كل الأماكن الآخرى أخلاقٌ جيدة و بعض المحادثة اللائقة |
| Bu sohbeti Amerika Birleşik Devletleri bağlamında ele alacağım ancak bu tartışma eşitsizliğin artmakta olduğu her ülke için geçerlidir. | TED | سوف أضع إطارًا لهذه المحادثة فى سياق الولايات المتحدة لكن هذه المناقشة تنطبق عمليا على أي بلد لمواجهة عدم المساواة |
| Peki şimdi, bu konuşmadan almak istediğiniz ana fikir ne? | TED | وما اريدكم ان تخرجوا منه من هذه المحادثة |
| Fakat bu sohbetin en önemli özelliği onun gerçekleşmiş olması. | TED | ولكن الشيء الأكثر أهمية في هذه المحادثة هو مجرد وقوعها. |
| CA: Boone, buraya geldiğin için, bu sohbete katıldığın için gerçekten çok minnettarım. | TED | ك.أ: بون، أقدر حقا قدومك هنا، وانخراطك في هذه المحادثة. |
| sohbetten anladığıma göre üçte iki. | Open Subtitles | سأحصل على إثنان من أصل ثلاثة فقط من المحادثة. |
| konuşmamız nasıl oldu da devam etti hatırlamıyorum ama sanırım ilk konuşmamız 10 dakika kadar sürmüştü. | Open Subtitles | أنا لا أتذكر بالضبط لماذا المحادثة استمرار الماضي هذه النقطة، ولكن أعتقد أننا تحدثنا عشر دقائق أن المرة الأولى. |
| Gergin bir görüşme olacak gibi. | Open Subtitles | يُصوّتُمثل المحادثة الحادّة. فكّرْ أنا سَأُصبحُ خارج هنا |
| Yeni tanıştığım birisiyle üzerinde çalıştığım konunun seks olduğunu nadiren paylaşırım ve eğer muhabbeti hemen bitirmezlerse genelge oldukça ilgilerini çeker. | TED | ففي المناسبات النادرة التي أشارك فيها أحد معارفي الجدد حول دراستي للجنس، إن لم ينهوا المحادثة وقتئذٍ، سوف يكونون مفتونين عادة. |
| Bu konuları konuşmak için biraz daha büyümelisin. Anladınmı. | Open Subtitles | تذكر، لا نتحدث عندما الكبار يواجهون المحادثة. |
| Mesela iki kişi bir plan yapıyor, ev arkadaşlarının doğum günü için bir sürpriz yapacaklar ama arkadaşları konuşmaları koridordan duyuyor. | TED | تصور شخصيتان يعدّان خطة حفلة مفاجئة لشريكهما بالغرفة بينما زمليهما يتنصت على المحادثة كاملة من الممر. |