ويكيبيديا

    "الموعد" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • randevuyu
        
    • randevuda
        
    • randevuya
        
    • tarihi
        
    • tarih
        
    • zamanında
        
    • vaktinde
        
    • buluşmada
        
    • randevun
        
    • randevudan
        
    • tarihini
        
    • buluşmaya
        
    • randevunun
        
    • buluşmayı
        
    • randevusu
        
    Seviştiğin o pislikle çıktığımız çifte... randevuyu konuşmak istiyor musun? Open Subtitles أتريدين التحدث عن الموعد المزدوج مع الأحمق الذي نمتِ معه؟
    randevuyu kaçırdığım için özür dilerim. Pek çok şeyi berbat ettim. Open Subtitles أنا أسف بأنني أخلفت الموعد لقد أخفقت كثيراً على عده مستويات
    Demek istediğim, ilk randevuda birçok erkek korkudan kaçıp giderdi. Open Subtitles انا اعنى اذا كان هذا الموعد الاول لمعظم الرجال سيخافون
    Bu randevuya gitmezsem, sizi temin ederim ki çok sinirlenecektir. Open Subtitles أؤكد لك أنه سيغضب كثيرًا لو لم أحضر هذا الموعد
    - Marla ilk plan... - Teslim tarihi benim hatam değil. Open Subtitles لكن يا مارلا، ألا تظنين هذا الموعد النهائي لم يكن خطأي
    Ama, efendim, son tarih Ekim ayı. Bu durumda bir çözüm bulunabilir mi? Open Subtitles . لكن ياسيدى، الموعد النهائى فى أكتوبر هل يمكن إيجاد حل فى ذلك الوقت؟
    Sonra saray zamanında yetişmez ben de timsahlara yemek olurum Open Subtitles ثمّ لاينتهي القصر في الموعد المحدد وأنا سأكون غذاءا للتماسيح
    Sen 10 millik gökdelenler inşa ediyor olacaksın, asla vaktinde inmeyi başaramazsın. Open Subtitles خينئذ ستكون تبنى ناطحات سحاب بارتفاع 10 أميال لن تتمكن أبداً من النزول فى الموعد المحدد
    Pek çok erkek için bu 3 yada 4. buluşmada olur.. Open Subtitles بالناسبة للكثير من الاشخاص يكون ذلك فى الموعد الثالث او الرابع
    Biriyle mi konuşmak istiyorsunuz? - Benden önceki randevuyu araştırın. Open Subtitles تُريدان التحدّث إلى شخص ما، جرّبا الموعد الذي كان قبلي.
    Doktor önce elini sıkmayı reddetti sonra da transeksüel olduğunu duyunca tüm istediği ona bir HIV testi uygulamak ve randevuyu sonlandırmaktı. TED أولًا: لم يصافح يديها، وثانيًا: عندما سمع أنها متحولة جنسيًا، كل ما أهتم به كان الحصول على اختبار فيروس الايدز وإنهاء الموعد.
    Asla bir randevuyu kaçırmazdı. Her zaman vaktinde gelirdi. Open Subtitles لم يتخلف عن موعده مطلقاً دائماً يتواجد في الموعد المحدد
    Bu bombayı, genelde, 3. ya da 4. randevuda patlatırım, ama evet. Open Subtitles عادة أفجر هذه القنبلة في الموعد الثالث أو الرابع ولكن ، نعم
    Sence ikinci randevuda işi ileriye götürüp fiziksel temas kurmamı bekleyecek midir? Open Subtitles إنه الموعد الثاني, هل تعتقد أنها ستتوقع أن تتطور الامور لتكون, جسدية؟
    29 kalifiye kişiden sadece 15'i mesajıma yanıt verdi, bunların arasından altı kişi sıfır randevuya razı oldu. TED من بين ال 29 المؤهلين، رد 15 فقط على رسالتي. ومن بين هؤلاء، تم جدولة الموعد الصفر مع ستة منهم.
    Masanın üstünde sana gönderdiği bir davetiye var, tarihi cep bilgisayarına programladık. Open Subtitles ارسلت لك دعوه التي على مكتبك و برمجنا الموعد في مذكرتك الكفية
    Hadi arkadaşlar. Aşmamamız gereken bir tarih var. Open Subtitles كل الحق، يا رفاق، نحن قد حصلت على الموعد النهائي.
    Taç giyme törenine sadece iki gün kaldı korkarım zamanında yetiştiremeyeceğim. Open Subtitles التتويج هو بعد يومين فقط أخشى ألا يكون جاهزاً في الموعد
    (Bilko) Asla ilk buluşmada seks yapmam. Open Subtitles ولكنني لم انام مع واحدة من الموعد الاول من قبل
    Eğer randevun kötü geçtiyse, neden eve bu kadar geç döndün? Open Subtitles اذا كان الموعد سيء جداً لماذا اتيت الى المنزل متأخر جداً؟
    Hey, Gordon Gekko. Ben bu kötü randevudan daha değerliyim! Open Subtitles يا هذا, تكلفتي تعادل تكلفة هذا الموعد التافه
    Bir tarihi teyit etmek için, yemeğe gitmedi. Yılını değil, tarihini! Open Subtitles تخلى عن عشائه في الموعد المحدد ليس العام بل الموعد
    Sağır buluşmayı kör buluşmaya tercih ederim. Open Subtitles أعتقد أنني بالأحرى سأفضّل الموعد الأعمى على الموعد الأصم
    Tuvalete gidip geri dönmeyinceye kadar randevunun yolunda gittiğini sanıyordum. Nedir bütün bunlar? Open Subtitles ظننتُ أنّ الموعد يسير بخير حال، حتى ذهبت إلى الحمام ولم تعد أبداً.
    Ben, demiryolları için ürünler üreten bir şirketin görevlisi kılığındaydım ve buluşmayı beklemeye başladım. Open Subtitles غطائي كان عمل رسمي في مصنع قوي لمعالجة المواد الخام لسكة الحديد الفرنسية المتسلطة انتظرت بعد وصولي الموعد لبعض الوقت
    Kanal randevusu için dikkatler bir noktaya toplanmıştı. Open Subtitles لقد وصل هذا الحشد الهائل إلى خط القناه فى الموعد المحدد

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد