Bir şeyleri değişime zorluyordum çünkü kendimi kanıtlama ve başarı ihtiyacı beni tüketmişti. | TED | كنت أجبر الأشياء على التغيير لأنني استهلكت للحاجة إلى النجاح أو لإثبات نفسي. |
RB:Bence başarı ile başarısızlık arasında çok ince bir ayrım var. | TED | ر ب:حسنا, أعتقد أن هناك خطا فاصلا رفيعا بين النجاح والفشل. |
Ve bu çalışma, başarı ve fırsatlar hakkında neyi bilmediğimizle başlar. | TED | ويبدأ هذا العمل مع عدم معرفة ما نعلمه حول النجاح والفرصة. |
Ananth, süreçlerin yeniden yapılandırılması üzerinde çalışan çok başarılı bir iş adamıydı. | TED | كان أنانيث رجل أعمال فائق النجاح عمل على إعادة هيكلة إدارة الأعمال. |
fakat okulda ve gerçek hayatta başarılı olabilmeniz yeterliliğinizden daha çok hızlı ve kolay öğrenmenize bağlıysa ne yapardınız? | TED | هو نسبة الذكاء،لكن ماذا لو كان النجاح بالمدرسة والحياة متوقف على أشياء أكثر من قدرتكم على القراءة بسرعة وسهولة؟ |
Ellerimi ellerine koymama izin ver, ve sana başarının sırrını fısıldayayım. | Open Subtitles | دعيني اضع يدي في يديك وسوف اهمس في اذنيك بسر النجاح |
Ama artık "Megatronik" diyoruz. "Kurumsal başarıya Getiren 48 İpucu" | Open Subtitles | الآن هي ميجاترونيكس وهي 48 نصيحة لتحقيق النجاح في الشركات |
Ama işte olay şu: başarıyı ustalığa dönüştürmemizi sağlayan şey ne? | TED | لكن إليكم هذا الشيء: ما الذي يجعلنا نحول النجاح إلى تفوق؟ |
Bu değişim, bir sonraki projeme başarı beklentisiyle yaklaşmama yardımcı oldu. | TED | هذا التبادل ساعدني على الإقتراب من مشروعي التالي مع توقع النجاح |
başarı elde ettiğimizde ve şiddetin azaldığını gördüğümüzde ilhamımızı paylaşmalıyız. | TED | ومشاركة الإلهام عندما نحقق النجاح ونرى بأن العنف قد اضمحل |
başarı ve başarısızlığın arasındaki farkın ardındaki gerçeği bu "Şey" oluşturuyor. | Open Subtitles | و يجمع كل الاختلافات في العالم ما بين النجاح و الفشل |
Askerler, başarı için yerli halkla mücadele etmekten geçtiğini tekrarladılar. | Open Subtitles | , النجاح يطلب تعاون المحليين هذا ما يقوله الجنود دوماً |
Peyton Sawyer Los Angeles'a gitti, fakat başarı hemen gelmedi. | Open Subtitles | بايتون سوير ذهبت الى لوس انجلوس النجاح لم يأتي بسهولة |
Bu yıl olmasa bile, başarı gelecek yıl mümkün olacaktır. Olmaz! | Open Subtitles | النجاح ممكن ان يحدث العام المقبل إذا لم تنجحي هذه السنه. |
Ne yazık ki; tıp bilimi her zaman başarılı olamaz. | Open Subtitles | للأسف , والعلوم الطبية لا يمكن أن يكون دائما النجاح. |
Konsantrasyon. Anlıyorum. Sizin gibi başarılı tiplerin sırrı bu olsa gerek. | Open Subtitles | إنه التركيز، أظن أن هذا هو سر النجاح المبهر لشخص مثلك |
Tabi hepimiz başarılı olman için buradayız ve bir sürü fikrimiz var. | Open Subtitles | من الواضح ,نحن كلنا هنا لنساعدك في النجاح ولدينا العديد من الافكار |
Dediğim gibi, ben çok çalışmanın başarının anahtarı olduğuna inanırım. | Open Subtitles | كما كنت أقول أعتقد أن العمل الجاد هو مفتاح النجاح |
Ama söylemek istediğim şu ki, bunca başarının bir bedeli oluyor. | Open Subtitles | ما أعنيه بقولي ، كما تعلمون كل هذا النجاح وافى بثمن |
Bunca zamandır sorumluluk sahibi, cana yakın biri olmaya... ve aslında var olmayan bu başarıya göre... yaşamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | و كنت هنا طوال الوقت أحاول أن أكون مسئولاً و ساحراً و أحيي هذا النجاح الذي ليس له وجود |
-Bu başarıyı, isimlerini söylememe... gerek olmayan insanlar sayesinde elde ettiğini unutma. | Open Subtitles | النجاح لم تحصلي عليه بعد دون مساعدة أصدقاء يدعموك يظل ذلك مجهولاً |
Bir şeyi başarmak çoğu zaman onu gerçekleştirmekten daha zordur. | TED | النجاح في شيء ما هو غالباً أصعب من الوصول إليه. |
Vay canına. Onu çok iyi eğitmişsin. | Open Subtitles | النجاح الباهر، حَصلتَ عليه حقاً تَدرّبَ. |
"Bilgisayar interneti"nin keşfinin, biyolojik olarak başarısı çoktan kanıtlanmış bir ağ modelinin önlenemez bir eseri olduğunu düşünüyorum. | TED | لذلك أعتقد أن اختراع انترنت الكمبيوتر نتيجة حتمية لنموذج بيولوجي سابق مثبت النجاح |
başarıdan öğrendiğinden çok başarısızlıktan daha fazla şey öğrendiğini düşünüyorum hep. | Open Subtitles | لطالما شعرت أنك ستتعلم أكثر من خيبات الأمل أكثر من النجاح. |
Elbette biliyoruz ki Silikon Vadisi'nde gençliğin başarıyla paralel olduğu bir kültür var. | TED | الذي، بالطبع، نعرف هناك هذه الروح في وادي السيليكون أن الشباب يساوي النجاح |
Çok teşekkürler, hepinize büyük başarılar diliyorum. | TED | شكراً لكم جميعاً، وأتمنى لكم كل النجاح. |
Bu yüzden onlara, tıp fakültesini geçmek istiyorlarsa birlikte çalışmaları gerektiğini tavsiye edeceksin. | Open Subtitles | لذا ستنصحهم أنهم إن أرادوا النجاح في كلية الطب، عليهم أن يعملوا سوية |
Yaratıcı bir şekilde, bu başarıyı iletmekte başarısız olduk. | TED | وإبداعيًا، قد فشلنا في تواصل هذا النجاح حتى الآن. |
Şartlar ne olursa olsun profesyonellikte kararlı ve başarma azmine sahibiz. | Open Subtitles | نحن واحدة في التفكير الاحتراف والقدرة على النجاح مهما كانت الخلافات |
Görünüyorki sonunda elimizden gelen tüm gayreti göstersek de yine de Başardık. | Open Subtitles | إذًا.. يبدو أنه بطريقة ما، بالرغم من مجهودّاتنا الطيبة حصلنا على النجاح بين أيدينا |