Ama Belli ki bu yeterli değilmiş. Önce senin beni öldüreceğini sanmıştım. | Open Subtitles | لكن من الواضح ان ذلك غير كاف عندما، إعتقدت بأنّك ستقتلني أولاً |
Belli ki ondan kurtulmanın birkaç müşteri kaybına değeceğini düşünüyorlar. | Open Subtitles | من الواضح ان خسارة بعض العملاء اسواء من خسارته هو |
Evet, Belli ki, onun konumu nedeniyle, o gizli kalmasını tercih ediyor. | Open Subtitles | حسناً, من الواضح, ان بسبب منصبه, هو يفضل ان يكون غير معروف. |
Yani, Açıkçası Linuxta bir sürü değişik uygulama var. | Open Subtitles | اعني ، من الواضح ان هناك الكثير من التطبيقات على لينكس |
Anlaşılan maktul düşerken devirmiş. | Open Subtitles | من الواضح ان القتيل اوقعهم عندما سقط قتيلا |
açıkça belli oluyor ki bana güveniniz sadece kriz anlarında devreye giriyor. | Open Subtitles | اه,حسنا,من الواضح ان الثقة تجاهى منك لا تكون الا فى اوقات الازمات |
Vahşi bir hayvanın içeriye bir yol bulduğu çok açık. | Open Subtitles | من الواضح ان هناك حيوان متوحش وجد طريقه الى الداخل |
Belli ki, bu ikiniz için de çok önemli hadi gezelim o zaman. | Open Subtitles | حسنا, من الواضح , ان الامر يعني لكم الكثير , اذا لنشاهد المعرض |
Efendim, Belli ki Daniel mesaisini burada iyi bir şey yapmak için harcamış. | Open Subtitles | سيدى من الواضح ان دانيال أمضى الكثير من فترة عمله هنا بالعمل على |
Belli ki, çete üyelerinden dün gece birisini içeri almış. | Open Subtitles | من الواضح ان احد من العصابه ادخل شخص الليله البارحه |
Belli ki Nancy Ashton'ı Sherwood olayına karıştırdı, kadın korktu ve onu öldürdü. | Open Subtitles | من الواضح ان ما حدث انه أشرك نانسى اشتون فى عملية شيروود ولكنها خافت فقام بقتلها هكذا |
Belli ki Bayan Dudley buraya pek sık girmiyor. | Open Subtitles | من الواضح ان السيدة دادلي لا تجيئ هنا في أغلب الأحيان |
Yani, Belli ki, birileri ittifakı öğrenmiş ve durdurmak istemiş. | Open Subtitles | لذا من الواضح ان شخصا ما إكتشف بأمر التحالف و أراد أن يوقفه |
Saygı görmesi gereken kişi benim ama Belli ki görmüyorum. | Open Subtitles | انا الشخص الذي يجب احترامة لكن من الواضح ان هذا لن يحدث |
Belli ki hayatın, söylediğinden çok daha fazla karışık. | Open Subtitles | من الواضح ان حياتك اكثر تعقيدت مما كنت افكر |
Açıkçası senin düşüncene muazzam saygı duyuyor ve ona yaptığın çikolataların da bağımlısı olmuş. | Open Subtitles | حسناً, من الواضح ان لديه احترام شديد لاحكامك و من المفترض اعتماد كامل على كمأ الشوكالاتة التي تقدمينها له |
Beni kaçırdın Açıkçası aile terapisine ihtiyacınız var. | Open Subtitles | لقد قمت بخطفي من الواضح ان في حاجة الى طبيب العائلة |
Bilirsiniz, Anlaşılan, Pike gerçek adı bile değildi. Değiştirmişti-- | Open Subtitles | من الواضح ان بيك لم يكن اسمه الحقيقى اعتقد انه غيره |
Anlaşılan Müfettiş Tilki'nin karısı roman okuyormuş. | Open Subtitles | من الواضح ان زوجه المحقق تحب قرائة الروايات |
çünkü, açıkça, İngiliz halkı bence, taht için William'ı Charles'a tercih ediyorlar. | TED | لأنه من الواضح ان الشعب البريطاني, في ظني, يفضل ويليام عن شارلز علي العرش |
Ancak, akapuntur ve masaj ya da sadece dinlenme gibi diğer tedavilerin açık olarak bir çeşit faydaları bulunuyor. | TED | ولكن علاجات أخرى مثل العلاح بوخز الابر و المساج ، و حتى الاسترخاء فقط ، من الواضح ان لها بعض الفوائد |
görünüşe göre, ölülere yakın olmak cinsel dürtüleri harekete geçirebiliyor. | Open Subtitles | من الواضح ان بعض المثارين جنسياً ينفعلون بالقرب من الموت |
Parçalar çeyrek mil civarına yayıImış durumda ama bunu zanlı mı yaptı yoksa hayvanlar mı orası kesin değil. | Open Subtitles | الأجزاء تمت بعثرتها في مساحة ربع ميل و ما يزال من غير الواضح ان كان الجاني من فعل ذلك |