Nihayetinde Los Angeles ın en büyük çete liderinden birini, | Open Subtitles | فنحن على وشك الإطاحة بأحد أباطرة الجرائم في لوس أنجلوس، |
birini aramamız lazım... polis ya da şu seni gözetim altında tutan adamını. | Open Subtitles | يجب علينا ان نتصل بأحد ما . الشرطة أو رجل المراقبة الخاص بك |
Çok uzun zamandır burada değilim ama anladığım kadarıyla burda kimse kimseye güvenmiyor. | Open Subtitles | أنا لم أكن هنا مده كافية ولكن يبدو أنه لا يثق أحد بأحد. |
Artık herhangi biriyle dalga geçecek durumda olduğuna inanmıyorum Graves. | Open Subtitles | لا أعتقد أنكم فى وضع يتيح لكم الإستهزاء بأحد الآن |
Bunla beraber, kaçınız bir hastalık, yaralanma veya engelden ötürü sıkıntı çeken birine bakıcılık yaptınız? | TED | ما أعنيه بذلك هو كم واحد منكم سبق له وأن اعتنى بأحد ما؟ يعانى من مرض أو إصابة أو إعاقة ؟ |
Sizlerle konuşmak istediğim diğer depresyon ve anksiyete sebeplerinden biri de buraya çıkıyor. | TED | ويرتبط ذلك بأحد الأسباب الأخرى للإصابة بالاكتئاب والقلق التي أردت أن أحدثكم عنها. |
Günün birinde "Morrie ile Her Salı" kitabını yazsaydı hiç şaşırmazdım. | Open Subtitles | ان قام بأحد الأيام بكتابة كتاب مثل أيام الثلاثاء مع موري |
Hepimiz, göğüs kanserinin etkilediği birini, çoğunlukla genç bir kadını, aklımıza getirebiliriz. | TED | يمكننا جميعاً التفكير بأحد الأشخاص الذين نعرفهم عادة امرأه شابة تعرضت لسرطان الثدي |
Korumalar, kaçak avcıların birini yakalayıp fildişini geri aldılar. Hala değerli olduğu için orada öylece bırakamazlardı. | TED | وقد تمكنوا من اللحاق بأحد القتلة وأخذ العاج منهم لم يستطيعوا تركه هناك لأنه كان غالياً |
birini hayranlık duyunca, daima onu daha iyi tanımaya çalışıp fikir alışverişinde bulunmak filan isterim. | Open Subtitles | عندما أعجب بأحد أحب دوما أن أتعرف عليه بشكل أفضل لنتبادل الاراء ووجهات النظر |
Polis müdürü, adamlarından birini oraya göndereceğini söyledi hiç belli olmaz... | Open Subtitles | المارشال قال أنه سيبعث بأحد رجاله إلى هناك لا أحد يعرف... |
Çok uzun zamandır burada değilim ama anladığım kadarıyla burda kimse kimseye güveniyor. | Open Subtitles | أنا لم أكن هنا مده كافية ولكن يبدو أنه لا يثق أحد بأحد. |
Hiçbir zaman yapmayacağı tek şey kendisinden başka kimseye güvenmek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي لن تفعله مطلقا هو الوثوق بأحد سواها |
Benim hayatım, geçmişimle alakalı benden bilgi saklayan kimseye güvenemem. | Open Subtitles | لا أثق بأحد يخفي معلومات عن ماضي .. عن حياتي |
Ailenin erkek arkadaşlarından biriyle tanışmasının seks hayatınla bir ilgisi olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف أن إلتقاء أبائك بأحد عشاقك لا علاقة له بحياتك الجنسية. |
Senden daha sinir bozucu biriyle tanışacağım aklımın ucundan geçmezdi. | Open Subtitles | لم أفكر أبداً أنني سألتقي بأحد عديم الجدوى أكثر منك |
Yani, ne zaman birine veya bir şeye kapılacak gibi olsam uçup gitmek zorunda kalıyor. | Open Subtitles | في كل مرة أقترب فيها من من الإمساك بشيء أو بأحد ينفلت ببساطة |
Eğer sakıncası yoksa. Bu küçük kitaplardan biri bende kalsın | Open Subtitles | إن كنت لا تمانع, سأقوم بالاحتفاظ بأحد هذه الكتب الصغيرة |
Tırmanışın en zorlu yerlerinden birinde 91 metrelik bir varyasyon vardı. | TED | كنت أعرف أن هناك فرقا يبلغ طوله 300 قدم والذي كان يحيط بأحد أصعب أجزاء المكان الذي أنوي تسلقه. |
Seviyorum. Cheryl: Aimee oraya gittiğinde pist ve sahaya meraklı olduğunun farkına vardı, bu yüzden birilerini arayıp, bunu araştırmaya başladı. | TED | أنا أحبها. شريل: عندما ذهبت ايمي هناك، قررت ولأنها نوعاً ما فضولية بخصوص سباقات المضمار أن تتصل بأحد وتسأله عن ذلك. |
Hatta ikizler bile, ki onlar kendilerinden başka Kimseyi umursamazlar. | Open Subtitles | حتى التوأم، وهما في العادة لا يكترثون بأحد سوى أنفسهم |
Biz de bu olaya, yaşadığı dönemin en ilginç yazarlarından birinin romanı ile gireceğiz: | Open Subtitles | على أية حال، سنندمج مع روايه بأحد أكثر الكتّاب المشوقون في هذا العصر |
O zaman artık üzülme. Ben Kimsenin hapse girmemesi için her şeyi planladım. | Open Subtitles | لا تخافي، لقد خططت لكل شيء بحيث لا ينتهي الأمر بأحد في السجن |
O zaman kan kaybından ölmüştür. Kadınlar genelde ikisinden birisini dener. | Open Subtitles | قد نزفت حتى الموت إذاً، غالباً ما تقوم النساء بأحد الأمرين |
- Onların hiçbirine güvenilemez. - Buna rağmen, birisi seçilmelidir. | Open Subtitles | لا يُمْكِنُ الثقه بأحد منهم مع هذا ، يجب أنْ يَختَارَ واحد |
Daha önce bu isimde birisiyle tanışmadığıma göre, Oldukça düşük bir olasılık. | Open Subtitles | أشك بهذا بما أني لم ألتقي بأحد بهذا الإسم |
Yani bu durumların birinden muzdarip olmak diğer ikisini de tecrübe etme riskinizi artırıyor. | TED | لذا فالإصابة بأحد هذه الأعراض تزيد خطر تعرضك للأخرتين. |