Eğer ilaç kullanmadan yaşamayı başarabilirsem bir şekilde aslında zihinsel bir hastalığa sahip olmadığımı, hepsinin bir hata olduğunu kanıtlayabilirmişim gibi hissediyordum. | TED | شعرت بأنني لو استطعت أن أعيش دون العقاقير سأثبت بعد ذلك كله بأنني لم أكن مريضة عقلياً و أنه كان خطأ فادح |
Şunu söylemeliyim ki bazen hoşuma gidiyordu ve harikaydı, ama öte yandan, kendimi kollamak için yalnız bırakılmış gibi hissediyordum. | TED | ولا تسيؤا فهمي، أحببتها أحياناً، وكان حبي لها كبيرًا، ولكن في أوقات أخرى، أحسست بأنني تُركتُ وحيدة لأدافع عن نفسي |
Bazen ben de binerdim. Bir seçeneğim olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | حتى اذا إستقللت أحياناً هل تعتقد بأنني كان عندي إختيار؟ |
Avantajın var, çünkü Seni daha önce hiç vurmadım, değil mi? | Open Subtitles | أنت تستغل الوضع لأنك تعرف بأنني لن أطلق عليك النار، صحيح؟ |
Birçok doktor ve sağlık çalışanı benim yanlış hiçbir şey yapmamış olduğumu düşünebilir. | TED | سيعتقد بعض الأطباء والمختصين في المجال الصحّي، بأنني لم أقم بأي شيء خاطئ. |
Neden bu ayrılık için tek çabalayan benmişim gibi gözüküyor? | Open Subtitles | لماذا أشعر دوماً بأنني الوحيد الذي يعمل على هذا الانفصال؟ |
İçimden bir ses mey-buz'a artık eskisi gibi bakamıyacam gibi geliyor. | Open Subtitles | هنالك ما يشعرني بأنني لن أنظر لشاحنة المثلجات كما في السابق |
Senin ve benim birlikte olabileceğimiz gibi çılgın bir fikre kapıldım . | Open Subtitles | تراودني تلك الفكرة المجنونة بأنني أنا وأنت قد نستطيع أن نكون سويةً |
Ve buna bakarak anlayacağım ki, en çok sabah 11'de arama yapıyoruım. | TED | وأنا عرفت ذلك بالنظر اليها بأنني أبحث أكثر عند الساعة 11 صباحاً. |
Durum şöyle, idarecisi olarak, korkarım ki bunu müsade edemem. | Open Subtitles | لكن بما أني مدير أعمالها، أخشى بأنني لن أسمح بهذا. |
Öyle davranmasını ben söyledim, böylece benim komik olduğumu düşünecektin. | Open Subtitles | لقد أقنعته بالتصرّف كذلك حتى تعتقدين بأنني أكثر مرحاً منه |
Öyle davranmasını ben söyledim, böylece benim komik olduğumu düşünecektin. | Open Subtitles | لقد أقنعته بالتصرّف كذلك حتى تعتقدين بأنني أكثر مرحاً منه |
Güçlü bir amacım olduğunu anladım, bu deneyimi herkese anlatmam gerekiyordu. | TED | وفهمت بأنني أملك مهمة كبيرة، وهي أن أُبلّغ هذه التجربة للجميع. |
Her şeyinin yanlış olduğunu tahmin etmiştim. Sadece yerde cesur olduğunu tahmin etmiştim. | Open Subtitles | أظن بأنني كنت على خطأ بشأنك أظن أنك تملك الشجاعة على الأرض فقط |
Her neyse, eğer burada oturup Seni bekleyeceğimi sanıyorsan, aldanıyorsun. | Open Subtitles | على كلٍّ , لو فكرتَ بأنني سأجلسُ وأنتظركُ ,إنسى ذلك. |
Müdür bey, biraz önce benim çok önemli olmadığımı söylediniz. | Open Subtitles | أيها المدير، لقد قمت باخباري للتو بأنني لم أعد مهما |
15 yaşına geldiğimde, opera eğitimi için artık çok geç kaldığımı biliyordum. | TED | لذلك في سن 15 سنة ، كنت أعرف بأنني أكبر من أتدرب |
Şimdi içimde, onu tekrar göreceğime dair bir his var. | Open Subtitles | والآن قلبي مع شروق هذه الشمس أعتقد بأنني سأراه ثانية |
Keşke Jenny'ye senin için güçlü olacağım diye söz vermeseydim. | Open Subtitles | أتمنى بأنني ما وعدت جيني لكي أكون قوي من أجلك |
Kuran'ın cennet tarifinde geçtiği söylenen 72 huri bahsini duymuşsunuzdur. Bu konuya geri döneceğime dair söz vererek geçiyorum. | TED | ربما كنت قد سمعت عن فكرة القرآن عن الجنة بأنها 72 عذراء. وأعدكم بأنني سوف أعود إلى موضوع العذارى. |
Neden gerçekten çok iyi bir şarkıcı olduğuma inanıp, geçmiyorsun? | Open Subtitles | ألا يُمكنك فقط الثقة بأنني فعلاً مغنٍ جيد جداً جداً؟ |
Gerek yok. Eminim beni alacak başa bir yer vardır. | Open Subtitles | لا حاجة لذلك.أنا متأكد بأنني سأجد شخص ما الذي سيأخذني |
ve lütfen sesçi çocuğa söyle artık '90 ların saçma tekno saçmalıklarını istemiyorum. | Open Subtitles | و من فضلك أخبر رجل الموسيقى بأنني لا أرغب بسماع موسيقى التكنو التافهة |