| Öğrecilerime göre havalı değildim. Bir çeşit aptal olduğumu düşünüyorlardı. | TED | لم يعتقد طلابي أني رهيب. اعتقدوا بأني نوعًا ما أحمق. |
| Valerie, elimde olmadan hızlı arama listende olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | فاليري، لم أنفك ألاحظ بأني مدرج بقائمة الاتصال السريع لديك. |
| Eğer onu görmezsem... salyangoz ve mantar topluyomuş gibi yaparım. | Open Subtitles | سأتظاهر بأني أبحث عن الحلزون أو الفطر وكأني لم أراها |
| Hayır efendim. Sanırım ben daha güvenli bir yol buldum. | Open Subtitles | كلا يا سيدي, ولكني اعتقد بأني وجدت طريقاً اكثر امناً |
| çok uzaklaştım. O kadar ki, başladığım yere geri döndüm. | TED | نعم، لقد تحسنت كثيرًا بأني عدت للموضع الذي بدأت منه. |
| Dedim ya, hangi kadının gerçek aşkım olduğunu hiç bir zaman bilemeyeceğim. | Open Subtitles | لقد قلتُ بأني لن أتمكن من معرفة أكثر فتاة أحببتُها حتى النهاية |
| Eğer Kareem Said benim masum olduğuma inanırsa, jüri de inanabilir. | Open Subtitles | لو اقتنَعَ كريم سعيد بأني بريء ربما سيقتنِع المُحلفين بذلكَ أيضاً |
| Tatmin olmaya ve arzuya hala aç olduğumu itiraf ediyorum. | Open Subtitles | أنا أعترف بأني لا زلت أجوع لأن أحشى و أشتعل |
| İğrenç olmak için sebep yok. İğrenç olduğumu mu sanıyorsunuz? | Open Subtitles | لا يوجد سبب لأن تكون سيئاً هل تعتقدين بأني سيئ؟ |
| Hal, bir iyilik yap, güzel olduğumu ve şişman olmadığımı söylemeyi kes. | Open Subtitles | هال، أسد لي صنيعاً وتوقف عن القول بأني حسناء ولست بدينة، حسناً؟ |
| Eğer eskiden sorunları olmayan iyi bir adam olduğumu söylesem bana inanır mıydın? | Open Subtitles | هل تصدقيني إذا أخبرتك بأني كنت مرة شاباً لطيفاً من غير مشاكل ؟ |
| Tabii, burada olduğumu bilseydi, kitaplara vurmak yerine, daha zinde olurdu. | Open Subtitles | بالطبع إذا علم بأني كنت هنا بدلاً من الدراسة ستصيبه نوبة |
| Sonra da ona ilgi gösteriyormuş gibi görünüyorum... aksi takdirde bana Twinkie diyor. | Open Subtitles | وأنا يجب أن أدعي في الحقيقة بأني أهتم لذلك وإلا سوف تدعوني تويكي |
| Sonra da ona ilgi gösteriyormuş gibi görünüyorum... aksi takdirde bana Twinkie diyor. | Open Subtitles | وأنا يجب أن أدعي في الحقيقة بأني أهتم لذلك وإلا سوف تدعوني تويكي |
| Gördüğüm kadarıyla, her fırlatmayı izleyen bir tek ben değilmişim. | Open Subtitles | أرى بأني لستُ الوحيد الذي ينظر للسماء عندما يحدث إطلاق |
| O zaman tam olarak farkına vardım ki -- bacaklarım giyilebilir heykeller olabilirdi. | TED | هنا فقط , شعرت بأني وصلت بأن رجلي ممكن أن تكون منحوتة تلبس |
| Ama düşündüm ki eğer bunun benim cenzaem olduğunu iddia etmeseydim, gelmezdiniz. | Open Subtitles | لكن أعتقد بأني لو لم أزعم بأنها جنازتي لما أتيتم إلى هنا |
| Hayır, sen kendi suçunu gizlemek için benim suçumu gizlediğimi söylüyorsun. | Open Subtitles | لا, أنت تقول بأني أُغطي على نفسي لكي تُغطي على نفسك |
| Ve bu beni, değişimle baş edebilir, hatta değişimi kucaklayabilir biri yaptı. Gerçi hâlâ çok inatçı olduğum da söyleniyor. | TED | وهذا جعلني قادرة على مواجهة التغيير، بل الترحيب في النهاية بالتغيير، ومع ذلك فقد أخبرت بأني ما زلت صعبة المراس. |
| seni bir daha asla göremeyeceğimi düşündüm, sen hayatımın dışındaydın. | Open Subtitles | ظننت بأني لن أراك ثانية أبداً وأنك خارج حياتي للأبد |
| Ama Jimmy, postu kurtarmak için öttüm mü, onu anlamaya çalışıyordu. | Open Subtitles | لكني كنت أشعر بأن جيمي كان يشعر بأني سأخونه لأنقذ رقبتي |
| Hayır, bahsetmedim, kimseye bahsetmedim. Söylemeyeceğime dair sana söz verdim. | Open Subtitles | كلا,لم أفعل.ولم أخبر أي أحد لقد وعدتك بأني لن أفعل |
| Bak, eğer bu yaşlı babanın fikri ise, ona Metropolis'te mesajı aldığımı söyle. | Open Subtitles | أنظر إذا كانت هذه فكرة أبيك فقل له بأني فهمت الرسالة في متروبوليس |