ويكيبيديا

    "تعذيب" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • işkence
        
    • eziyet
        
    • işkenceye
        
    • işkencesi
        
    • İşkence mi
        
    • acı
        
    • işkenceyi
        
    • ızdırap
        
    • işkenceler
        
    • işkenceden
        
    • işkenceyle
        
    • işkenceydi
        
    • işkencesine
        
    • Eziyeti
        
    Hiç şüphem yok ki maymunluk dışı bir işkence görmüştü. Open Subtitles فقد عقله, مما حطم آي شك عن تعذيب القرده لبعضهم.
    Bu sadece cinayet değil, aynı zamanda parçalama ve işkence. Open Subtitles لم تكن جريمة قتل فقط, بل تشويه و تعذيب أيضاً
    İşkence ettiği insanların yüklerini taşıyor ve bu yük onun için çok ağır. Open Subtitles هو يتحمل عبء تعذيب العديد من الناس و هذا يُشكِّل عبئاً ثقيلاً عليه
    Uzman değilim ama hayvanlara işkence etmekle anılmak işler için kötüdür. Open Subtitles أنا لست خبيرا لكن ارتباطك مع تعذيب الحيوانات شيء سيىء للعمل
    Ağabeyimi öldüren adama işkence etmek istiyorum. Ona çığlık attırmak istiyorum. Open Subtitles أود تعذيب الرجل الذي قتل أخي ، أريد أن أجعله يصرخ
    Üzerinde çok sayıda bıçak yaraları, ciddi dayak ve işkence izleri varmış. Open Subtitles مع جروح طعنات متعددة و علامات تدل على ضرب و تعذيب شديد
    Ruslar geldiği zaman, amcamı kaçırdılar ve ona işkence ettiler. Open Subtitles عندما وصل الروس، فإنها وتضمينه في واقعة، وأحرزنا الصورة تعذيب.
    Ve özel bir günahkara işkence edeceksin. Senin için hazırlayacağız. Open Subtitles وأنت على وشك تعذيب آثم مميز جدا خصصناه لك بالضبط
    Yasadışı casusluk, işkence, Amerikan halkını gelir kaynağı haline getirme. Open Subtitles تجسس غير قانوني ، تعذيب تسييل الأموال من الشعب الأميركي
    Mesela Çin'de mükemmel yasalar çıktı, yasalara göre polis işkence uygulayamaz yoksa ceza görür. TED لذا في الصين، قوانين عظيمة جاءت لتنص على عدم تعذيب الشرطة للناس أو يتعرض الشرطي للعقاب
    Onlar uzun, bitkin, işkence yapılan, insanların sakatlandığı ve yakıldığı, yavaş yavaş yok olduğu idamlara alışıktı. TED فقد كانوا معتادين على رؤية عملية تعذيب طويلة جدا على منصة الإعدام، حيث يتم جدع الناس وحرقهم وجرهم بعيدا ببطء.
    Facebook'ta dolaşırken korkunç bir fotoğraf gördüm: Mısırlı gencin işkence edilmiş, ölü bedeni. TED بينما كنت أتصفح الفيس بوك، رأيت صوة، صورة بشعة، لجثة تم تعذيب صاحبها وهو شاب مصري يافع.
    Üstelik, bir çekiç ve balta çıkardık robotlara işkence edip öldürmelerini istedik. TED ثم قدمنا لهم مطرقة وفأس وطلبنا منهم تعذيب الروبوتات وقتلها.
    Bir ay sonra kardeşi işkence gördükten ve fabrikasına devletin el koymasından sonra, o da büyükannemi takip etti. TED لحق بها بعد شهر، بعد أن تم تعذيب إخوته واستولت الحكومة على مصنعه.
    Ölülerin yanında olmak zihnin işkence çarklarında sürekli kıvranmaktan iyidir. Open Subtitles خير لنا أن نكون مع الأموات من أن نرقد على فراش تعذيب فى غثيان لا ينقطع
    O çocukcağıza işkence etmeyi bırak da şu haline bir bak. Open Subtitles وقف تعذيب هذا الطفل المسكين. انظر ما كنت قد أصبحت.
    Oraya asla çıkma. İçeride Bay Walsh'un CİNSEL İŞKENCE ALETLERİ var. Open Subtitles لا تصعدي فوق أبدا لأن سيد والش وضع أدوات تعذيب جنسية في الأعلى
    Onunla yeniden bir araya gelme düşüncesiyle kendine eziyet etmeyi bırakırsın. Open Subtitles تستطيع الان التوقف عن تعذيب نفسك بفكره انك ربما تعود اليها
    Fakat, olur da intiharı başaramazsanız bitmek bilmeyen türlü işkenceye katlanacağızın bilincinde olun. Open Subtitles لكن إذا فشلتم في الانتحار فسوف تواجهون تعذيب مُستمر
    - Ama iş bitiriciyim değil mi? IRA olayımı hatırlasana. Belfast'ta İngiliz İşkencesi'ni. Open Subtitles اعطيتك اسباق صحفية, ماذا عن تعذيب الجيش الايرلندي الجمهوري للضباط البريطانين في بلفاست؟
    İnsanlara işkence mi ediyordun? Open Subtitles هل هذا ما كنت تفعله أثناء الحرب؟ تعذيب الناس؟
    Bu palyaçolara, beni ara sıra eğlendirmeleri için acı çektireceğim. Open Subtitles يجب عليّ تعذيب هؤلاء المهرجين بالترفيه عني من وقت لآخر.
    Karli'nin gördüğü işkenceyi öğrendikten sonra aklıma Erna'nın bana anlattıkları gelmemişti. Open Subtitles حين عرفت عن تعذيب كارلي لم أفكر بما أخبرتني إيرنا به
    Öpüşme bir ızdırap haline gelene kadar ve bedenleri bıkana kadar öpüştüler. Open Subtitles قبّلوا حتى التقبيل أصبحَ تعذيب والجسم قَلقَ.
    Köylülere akılalmaz işkenceler yapardı. Open Subtitles والذى كان يقوم تعذيب الفلاحين تعذيبا شديداً
    Lütfen kelepçeyi çıkar, bu işkenceden farksız. Open Subtitles قم بتحرير يدها الآن رجاءً إنَّ هذا تعذيب
    Askerler, kocasını işkenceyle öldürürken ona zorla seyrettirmişler. TED أجبرها الجنود على مشاهدة تعذيب وقتل زوجها أمامها
    Şükran Günü'nü annem olmadan geçirmek onun için bir işkenceydi. Open Subtitles الاحتفال بعيد الشكر بدون أمي كان تعذيب لها
    Bu yüzden sana İngilizce öğretme işkencesine bile katlanabilirim. Open Subtitles لذلك أنا سوف لا، حتى لو كنت لي تعذيب مثلك اللغة الإنجليزية.
    H.E.K.K.M.Ö: Hayvan Eziyeti ve Köleleştirmesine Karşı Mücadele Örgütü. Open Subtitles المحاربون الحقيقيون ضد تعذيب وإخضاع الحيوانات

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد