| Onun bu işe karışmasını önlemek için diyoramaları size isimsiz olarak getirdim. | Open Subtitles | جلبتُ إليكِ النماذج التي صنعتها بشكل مجهول الهوية حتى أمنع تورطها بالأمر |
| CIA'deki dostlarımdan küçük bir yardım paketi getirdim. | Open Subtitles | جلبتُ لكم رجال من أصدقائي في وكالة المخابرات المركزية |
| İşte, harika. İstihkakınızı getirdim, ikramımız. | Open Subtitles | تفضلي ايها الجميلة جلبتُ لكِ سي راشينس على حسابي |
| İyilik yapıp, bana yeni çarşaflar aldığından sonra, karşılığında sana bir şey aldım. | Open Subtitles | الان، بما أنّكِ كنت لطيفة لتجلبي الشّراشف الجديدة ، جلبتُ لك شيئًا بالمقابـل. |
| İlişkimizi bir sonraki seviyeye taşımak istediğimi kanıtlamak için sana yüzük aldım. | Open Subtitles | وفقط لأثبت لك أنّي أودّ أخذ الأمور للمستوى التّالي، جلبتُ لكِ خاتمًا. |
| Yeni muhasebecilik pozisyonuyla ilgili bütün uygulamaları eve getirdim. | Open Subtitles | قد جلبتُ كل أوراق التقديم على المنصب الجديد لإدارة الحساب |
| Evlerin tamiratı için toplandık ve ben de listemi getirdim. | Open Subtitles | نحنُ هنا لإصلاحات المنزل ولقد جلبتُ قائمتي |
| İki bardağın var mı? İkimiz için çok güzel bir şişe getirdim. | Open Subtitles | ألديك قدحان، لأنّى جلبتُ لنا قنينة رائعة |
| Bu işi buraya ben getirdim. Yaptıklarımdan sorumluyum. | Open Subtitles | لقد جلبتُ ذلك علي نفسي، فأنا مسؤول عن أفعالي |
| Evet,istediğin herşeyi getirdim evden. | Open Subtitles | سبق أن كنتُ بحال أفضل حسناً جلبتُ كل ما أردته من المنزل |
| Burçlar için doğum tarihlerinin bir listesini getirdim. | Open Subtitles | جلبتُ قائمة بتواريخ الميلاد من أجل الأبراج |
| Burçlar için doğum tarihlerinin bir listesini getirdim. | Open Subtitles | جلبتُ قائمة بتواريخ الميلاد من أجل الأبراج |
| Ev ödevini getirdim ve onu seviyorum. | Open Subtitles | ،أنّني جلبتُ فروضها المنزليّة وأنّني أحبّها |
| Buraya taşındığımda mobilyalar uyar mı diye merak ettim, ...ve fabrika numuneleri getirdim. | Open Subtitles | اريد أن أري ، اذا كان اثاثِ يتناسب عندما أنتقل للعيش معك ، لذا جلبتُ القماش |
| Burası onun eviydi ve ben tutup başka bir adam getirdim. | Open Subtitles | لقد كان هذا منزله و لقد جلبتُ رجلاً آخر إليه |
| Ona harika bir kupa aldım ve aramız iyiye gidiyor. | Open Subtitles | لقد جلبتُ له القدح المُذهل، وإننا على توافقٍ بالفعل الآن. |
| Ayrıca çikolata kaplı Pretzel aldım belki tatlı ve tuzluyu birarada seviyorsundur. | Open Subtitles | وشوكولا, أيضاً جلبتُ لكِ شوكولا مغطّاة بالفطائر في حال أحببتِ الحلو والحار سويّة. |
| Ayrıca yemek de aldım. Arayacağını söylemiştin. | Open Subtitles | كما أني جلبتُ له الطعام ظننتُ أنكِ ستتصلين |
| Böyle davranmaktan nefret ediyorum ama cuma günkü dövüşleri ben aldım. 30 dolar eder. 160 diyelim, bitsin gitsin. | Open Subtitles | أكره أنّ أكون هذا الرجل ، لكن لقد جلبتُ المصارعة يوم الجمعة ، لذا هذا 30 دولار ، الأجمالي 160 دولار |
| Selam Harper, Paul ben. o istedigin şeyden biraz buldum. Geliyorum birazdan. | Open Subtitles | مرحبا يا هاربر, أنا باول, لقد جلبتُ لك ذلك الشيئ الصغير الذي تُريده, وأنا في طريقي إليك |
| Bu İskoç eteğini 2 yıl önce İskoçya'ya tatile gittiğimde almıştım. | Open Subtitles | أنا جلبتُ هذهِ التنوره الرجاليه مِن اسكتلندا قبل عامين. |
| Birkaç hafta önce bu adamı getirmiştim, nasıl olduğuna bakmak istiyorum. | Open Subtitles | جلبتُ هذا الرجل منذ بضعة أسابيع أريد فقط تفقّد حاله |
| Buraya başka kadınları getirdiğimi inkar etmeyeceğim. | Open Subtitles | حسناً، لن أنكر أنّي جلبتُ نساء أخريات إلى هنا. |
| Bir de senin için hediyem var. Sosyete malı. | Open Subtitles | .بالواقع، جلبتُ لكِ هدية صغيرة أيضاً .شيئاً جيداً |
| "İrlanda'dan at getirttim." "Yok işte milyon dolarlık bir satış oldu." vesaire vesaire. | Open Subtitles | جلبتُ الحصان من إيرلندا ، و ماإلى ذلك . و مليون مقابل البيع |
| İhtiyacın olan şey bende. Şimdilik yapabileceğimin hepsi bu. | Open Subtitles | جلبتُ لك ما تريد، هذا كلّ ما بوسعي فعله لك الآن |