o vebalı kadını kasabaya getirdiği zaman, hepimize ihanet etti. | Open Subtitles | لقد خاننا، حينما أحضر المرأة المصابة بالطاعون لتنقل لنا العَدوى |
Yarın senin, benim bütün kuru-temizleyen görkemimde beni gördüğün zaman | Open Subtitles | غداً حينما تشاهديني في كل ملابسي الرائعة والمنظفة بالتنظيف الناشف |
o zaman ikimizin de not tutmasına karar verdi. Ne hakkında not tutacaktınız? | Open Subtitles | ـ كان ذلك حينما قررنا أن يكتب كلا منا ملاحظاته ـ عن ماذا؟ |
Bundan sonra ben "gidelim" dediğimde gitmeliyiz dostum, gitmek zorundayız. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً، حينما أقول لنذهب فأنا أعني ذلك حرفياً |
Senin o güzelim vücudunu uzun, biçimsiz bir önlüğe sokmak istediler. | Open Subtitles | اخبريهم انني الغيته حينما علمت انهم بصدد اخفاء هذا الجسد المتألق |
Fakat asilerin bir kısmını anlayabildiğim konuşmalarını dinlediğim zaman büyük bir şoka uğradım. | Open Subtitles | ولكن الضربة القاضية جائت حينما أستمعت إلى ما أستطعت فهمه من حديث الثوّار |
Ve o tılsımı lambanın üstüne koyduğu zaman istediği kadar dilekte bulunabiliyor. | Open Subtitles | و حينما يضعه على المصباح, يمكنه أن ينال ما يريده من الأمنيات |
Her zaman şunu hatırlamayı denedim.... İşler benim istediğim yolda gitmediğinde.... | Open Subtitles | لطالما حاولتُ أن أتذكر ذلك حينما لم تمضِ الأمور على هواي |
İlk oturacak yeri almama rağmen malı götürdüğüm zaman ki gibi. | Open Subtitles | نعم, كتلك المرة حينما طالبت بملكية ذلك المقعد, لكنني أخذت الحدبة |
Sistem kapatıldığı zaman, alarm ve yangın söndürme sistemi de kapanıyor. | Open Subtitles | حينما يكون مطفئ تكون كافة الخدمات معطله حتى الحمايه من الحريق |
Kendi kafanda İngilizce konuşuyor olabilirsin ama ağzından çıktığı zaman vızıltıymış gibi duyuluyor. | Open Subtitles | أعني ، أنك في رأسك تتكلم الإنجليزية لكن حينما تنطقها فكلها طنين وطقطقات |
Ailemde ne zaman bir kavga çıksa genelde yapılan şey olmamış gibi davranmaktır. | Open Subtitles | حينما توجد مشكلة في عائلتنا، لدينا تقليد أن نتظاهر وكأن شيئاً لم يحدث |
Bu kelimeyi bilmiyorum ama yine de söylediğin zaman gülümsemek istedim. | Open Subtitles | حسناً .. انا لا أعلم هذه الكلمه ولكن حينما قلتها .. |
Her gün iki kez söylüyorum, sonra bir de yatarken söylüyorum. | Open Subtitles | قلت لهم هذا مرتين البارحة ومرة أخرى حينما كانوا يستعدون للنوم |
Yeşil ışığı kaçırmama neden olduğunda dört yol ağzında olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لقد علمتُ أنّكَ عند التّقاطع حينما تسبّبتَ لي في فقدان الضّوء. |
Hayır, demek istiyorum ki, Dutch onu bulmak istediğinde her zaman oradan başlardı. | Open Subtitles | لا، أعني، هذا ما كان يبدأ به دتش دائماً حينما يريد أن يتعقبه |
Şey, belki, beni sürüklemeğe geldiğinde, çaresizlik içinde, mızrağı arenaya getirdi. | Open Subtitles | ربما حينما جاء ليسحبني في وضع استماتة أحضر الرمح إلى الحلبة |
Orası bana evlenmeden önce anneni görmek için gittiğimiz zamanı hatırlattı. | Open Subtitles | هذا المكان يُذكِّرني حينما كنا نسافر لرؤية والدتك، قبل أن نتزوج |
ben yazdıklarını seviyorum tatlım tabii havalı olmak için kasmadığın zamanlarda. | Open Subtitles | تمهل، أنا أكره كتباتكـ عزيزي حينما لا تحاول ان تكن هادئاً |
Yemek yapmayı hiç bilmiyorum ama insan aşık olunca çılgınca şeyler yapıyor! | Open Subtitles | لا أطهو في العادة، ولكن حينما يحب المرء فهو يقوم بأمور جنونية |
Ama bu çemberdeyken, çemberin bir gün beni patlatacağını da biliyordum. | Open Subtitles | ، لكن حينما كنتُ في تلك الغرفة كنتُ أعرف أنني سأخرج |
New York City'de, tekerlekli sandalyede olduğunuz için sizi almayı reddeden bir otobüsü durdurmak için kaç insan gerekir? | TED | كم عدد الأشخاص القادرين على إيقاف حافلة في مدينة نيويورك حينما يرفضون أن تدخلوا الحافلة لأنكم على كرسي متحرك؟ |
Bayam Ferris bana yazmaya katkın olmadığını, bütün işi kocasının yaptığını söylediğinde, | Open Subtitles | حينما أخبرتني زوجته أنك لم تساهم في الكتابة وزوجها مارس كل العمل |
Hatırladın mı seni önemsediğimi ve yardım etmek istediğimi söylemiştim? | Open Subtitles | هذا بسيط، أتذكراين حينما قلت أني اهتم بك وأود مساعدتك؟ |