Stiliniz ne olursa olsun, hepimiz sürdürülebilir bir geleceğe doğru adımlar atabiliriz. | TED | لذا بغض النظر عن أسلوبك، يمكننا جميعًا اتخاذ خطوات نحو مستقبل أفضل. |
Fabrikalar, adımları ve spor ayakkabı parçalarını birleştiren enerji verimli üretim süreçleri geliştirmelidir. | TED | يتوجب على المصانع تطوير عملية تصنيع ذات فائدة طاقية بدمج كل من خطوات وأجزاء الحذاء الرياضي. |
Bir yıldız kümesi geceleyin görmüş seni gündüz de kum, ayak izlerini. | Open Subtitles | مليارات النجوم تراك فى الليل واثناء النهار الرمال تعلن عن خطوات اقدامك |
Bu daha iyi. Ve elbette, prensipte, üç, dört ve daha fazla adımda düşünülebilir, ama işler zorlaşmaya başlar. | TED | هذا أفضل. و بالطّبع، مبدئيّا، يمكنكن أن تتقدّم 3 أو 4 خطوات أو أكثر، لكن الأمر يزداد صعوبة. |
Eric gibi birisi için bu, onun giyinme aşamasındaki beş adımı siliyor ve ona zaman lütfunu geri kazandırıyor. | TED | وذلك، لجسد مثل جسد ايريك، وبذلك أخذ الأمر خمس خطوات ليرتدي الملابس ويعطيه الوقت المتبقي لنفسه |
Bu arada Morgan ve Lewis, kurbanın son adımlarını inceleyin. | Open Subtitles | في هذه الأثناء، مورغان، أنت و،لويس تتبعوا أخر خطوات الضحايا. |
Ama benim her zaman birkaç hamle ilerisini gördüğümün farkında değil. | Open Subtitles | لكنّها لا تعي أنني دائماً ما أفكر بعدة خطوات إلى الأمام |
Bu pislikte üç metre yürümek düz yolda 100 metreye bedel. | Open Subtitles | ثمان خطوات على هذا الطين تساوي 30 ياردة في الطريق المعتدل |
Merak etme, Jimmy. Bir bacakla biraz ağır olacak ama dev adımlar atacaksın. | Open Subtitles | لا تقلق يا جيمى , بقدم واحدة ستخجل قليلا لأنك خطوت خطوات عملاقة |
Baba, bu kadar pahalı ayakkabılar almamın asıl sebebi muazzam adımlar atmak. | Open Subtitles | أبي, السبب الرئيسي من شرائي أحذية غالية الثمن هو أتخاذ خطوات ضخمة |
Kimsenin beni ve işimi takip etmediğinden emin olmak için kararlı adımlar atacağım. | Open Subtitles | بالأحرى اتخذت خطوات حاسمة لضمان بأن لا أحد يمكنه تتبعي أو تتبع عملي. |
Daha sonra bunun yansımaları ve muhtemelen diğer adımları vardır. | TED | ومن ثم هناك انعكاس ومن المحتمل خطوات تالية. |
Eğer adımları tam olarak gerçekleştirmeyip üzerlerinden oldukça çabuk geçersen bir günde 6'ya gelirsin. | Open Subtitles | عندما لا تقوم بالخطوات كما ينبغي، يمكنك انجازها بسرعة فائقة. يمكنك انجاز ست خطوات باليوم. |
- Dinle, dinle ayak seslerini dinle, yürüyen birisivar sana doğru geliyor. | Open Subtitles | إسمع، إسمع خطوات الرب قريبة هو يمشي في الشوارع هو يمشي بجانبك |
Sarah, merdivenleri çıkan üvey babasının ayak seslerinden korkarak yatmayacak. | TED | سارة لن تستلقي في سريرها ليلاً بعد الآن، وهي خائفة من صوت خطوات زوج أمها وهو يصعد الدرج. |
Beş adımda kendinizi nasıl koruyabilirsiniz. Birincisi, doğal havalandırma kullanın. Vücudunuzun nefes alıp vermesini sağlayın. | TED | كيف تعتني بهذا في خمسة خطوات سهلة. أولاً، يمكنك إستخدام التهوية الطبيعية. يمكنك إستخدام التنفس بالجسد. |
Sanırım son 5 adımı kendim halledebilirim. | Open Subtitles | أنا واثق أن بإمكاني تدبر أمر الخمس خطوات الأخيرة |
Bu da demek oluyor ki her neslin adımlarını. | Open Subtitles | والذي يعني أنها بإمكانها إسترجاع كل خطوات جيلها |
Bana kalırsa üç hamle yapılabilir. | Open Subtitles | الظريقة التي أراها بها أنك تملك ثلاث خطوات فقط |
Sizden 1 metre ötedeyim. Ve kulaklarım da yerinde duruyor. | Open Subtitles | انا ابعد عنها ثلاثة خطوات وليس لدي مشاكل في السمع. |
Böylelikle, eğer benimleyseniz, üç tane ana basamak vardır derim bu kitle kaynak kampanyasında: toplamak, bağlamak ve teslim etmek. | TED | وبالتالي، إذا كنتم معي، فإني أقول بأن هنالك ثلاث خطوات أساسية في حملة حشد المصادر هذه: التحصيل والتواصل والالتزام. |
Robotikte yüz yıllık süreç geçti ve biz herhangi bir yöne birkaç adımdan fazla ilerleyebilen bir robot yapamadık. | TED | المئات من السنين من العمل على الرجال الآليين، ولم نتمكن من جعل رجل آلي يقوم ببضع خطوات ذهابا وإيابا. |
Ve adım atmaya başladığınızda bebek adımlarıymış gibi, sendeliyormuşsun gibi. | TED | وعندما تبدأ في أخذ خطوات، فتبدو مثل خطوات الطفل، متذبذب. |
Eleştirel düşünmeye yaklaşımın farklı birçok yolu var fakat birçok sorununuzu çözmenizde yardımcı olabilecek 5 adımlı bir süreç mevcut. | TED | توجد طرق عديدة للوصول للتفكير النقدي. لكن هذه طريقة من 5 خطوات قد تساعدك في حل أي عدد من المشاكل. |
Yürüme hızında hareket etme izni almıştık. Top atışları önümüze düşüyordu. | Open Subtitles | كانت القذائف تسقط على بعد خطوات منا و امامنا مباشرةً |
Katil Karındeşen'in izinden gittiğine inanıyorsa? | Open Subtitles | أعني لو أن القاتل فكر أنه يتبع خطوات السفاح |
Bu üç adımlık bir yol. Birincisi. Ne söylemek istiyorsan onu söyle. | Open Subtitles | ـ 3 خطوات ، أولاً قولوا لهم مايجب عليكم أن تقولوه |