Ama benim için kabul edilmenin bedeli ölüm araçlarımın ötesinde. | Open Subtitles | لكن بالنسبة لي سعر الدخولِ الموت انه بعد ما اقصد |
Baksana, Travis, tanesine 50$ da iyi para, değil mi? | Open Subtitles | اسمع ترافيس خمسون دولارا للرأس سعر جيد اليس كذلك ؟ |
fiyata karar verdik. Ve SPECTRE daima sözünü tutar. | Open Subtitles | لقد اتفقنا على سعر ومنظمة سبيكتر دائماً توفى بوعدها |
Ve bilinçli seçme hakkımızı korumak için ne bedel ödeyeceğiz? | Open Subtitles | وأي سعر يجب أن يدفع لإبقاء قدرتنا للقيام بخيارات واعية؟ |
Bu aptal şeyin değeri nasıl 90 trilyon $ olabilir? | Open Subtitles | كيف يكون سعر هذا الشيء الغبي يساوي 90 ترليون دولار؟ |
Hapları satış fiyatının çok altına alıyorsun ve satıcılara tanesini 6 pounddan kakalıyorsun. | Open Subtitles | تقوم بشراء الحبوب بجزء من سعر البيع وتبيعهم للتجار بقيمة 6 جنيه للواحدة |
ödül parasıyla bile kilosu 6 sente gelmesi lazım. | Open Subtitles | يجب أن نحصل على سعر 3سنت ونصف للباوند الواحد, بالإضافة لمال الجائزة |
- İstediğim erkeğin bedeli yok. - O zaman ben elendim. | Open Subtitles | الرجل الذى أريده ليس له سعر هذا يستبعدنى |
Trendeki her koltuğun bedeli 1000 Amerikan dolarıydı. | Open Subtitles | سعر المقعد على القطار كان ألف دولار أمريكي |
Beni nelerin beklediğini düşünürsek, itaat etmediğim için ödediğim bedeli asla öğrenmeyeceğim. | Open Subtitles | بناءً على ما في المخزن لا أعلم ما إن كنت سأعلم أي سعر سأدفعه لعدم الإمتثال |
Petrolden iyi para kazanıyorlarken, kendilerine büyük şirket binaları yaptırdılar. | Open Subtitles | حينما كان سعر البترول مرتفعاً قاموا ببناء كلّ تلك المكاتب |
Sadece birazcık daha para koparmak istiyor ve haklı da. | Open Subtitles | إنه يحاول الحصول على سعر أفضل لها، وهذا حقّه، أيضاً. |
En azından iyi bir fiyata satılsın diye... onu panayıra götürüyorum. | Open Subtitles | فأنا و بكل طيبة قلب, أقوم بإحضاره معي الى المعرض حيث أتمنى أن أحصل على سعر جيد مقابله |
Ama sizin için uygun fiyata beyaz gül alabilirim. | Open Subtitles | لكن أظن أنني أستطيع الحصول على سعر جيد للورود البيضاء |
Eksik kamu hizmetinden daha büyük bir bedel yoktur, değil mi Verlyn? | Open Subtitles | ليس هناك سعر أعلى للدَفْع، فيرلين , أكثر مِنْ الخدمة العامةالفاشلةِ. حَسَناً؟ |
Bir gecede tek hapın değeri 10 dolardan 1000 dolara çıktı. | Open Subtitles | سعر الحبة ارتفع من 10 دولار لألف دولار بين ليلة وضحاها. |
New York Times'ın fiyatının bir dolar olduğunun farkında mısın? | Open Subtitles | هل تدركين ان سعر جريدة نيويورك هو 1 دولار ؟ |
Lordum, bebeğin başına da ödül koyulacak mı? | Open Subtitles | هل سيكون هناك سعر على رأس الرضيع يا سيدي؟ |
Çünkü, eğer bir reform başlatmak istiyorsanız, bakın, ben bir reform başlatabilirim enerji politikasını çözmenin yarı fiyatına, size bir cumhuriyeti geri verebilirim. | TED | لأنه إذا كنت تريد تحريك الإصلاح، انظر، يمكنني تحريك الاصلاح بنصف سعر إصلاح سياسة الطاقة، يمكنني ان استعيد لك جمهورية. |
O akşam operaya gitmiştin ve... ..tüm gece Leontyne Price'ın sana göz kırptığını söylemiştim. | Open Subtitles | ذَهبتَ ذلك المساء إلى الأوبرا وأنت أُقنعتَ الذي سعر ليونتين كَانَ يَرْمشُ فيك الليل الكامل. |
Bayanlar baylar, bu gecenin son arındırması olacağı için açılış ücreti 200.000. | Open Subtitles | السيدات والسادة، للأسف هذا هو آخر مساء التطهير. ويبدأ سعر سيكون 200،000. |
Benim Manhattan'daki dairem örneğin dört yıldan daha kısa bir süre içinde değerini neredeyse ikiye katlamıştı. | TED | على سبيل المثال، تضاعف سعر شقتي في مانهاتن في أقل من أربع سنوات. |
- Esirlerin fiyatı böyle yükselmemeli. Yoksa gelecek yıl kendi işimizi kendimiz yaparız. | Open Subtitles | لو رفعت سعر العبد , ربما وجب علينا أن ندفع لأنفسنا العام المقبل |
Bu özel rezervasyon için her kişi için belirli bir ücret oranı hesaplanır. | TED | وقد قامت بحساب سعر التكلفة لكل شخص مقابل هذ الحجز بالذات. |
Tek pahalı olan kimyevi maddeler. | Open Subtitles | ان المواد الكميائيه هي التي تزيد سعر كل شئ |
Korunan değer, bu değeri korumak için bedel ödemeye istekli olduğunuz şeydir. | TED | إن القيمة المحمية هي القيمة التي ترغب في دفع سعر لها لدعم تلك القيمة. |