vicdan ve moralden yoksundur ve susuzluğu giderilene kadar durmayacaktır. | Open Subtitles | إنه بدون ضمير ولا أخلاق ولن يتوقف حتى ينال مراده |
- Yav he he. Umarım bu vicdan azabıyla gece rahat uyuyabilirsin. | Open Subtitles | آمل أن تتمكن من النوم هذه الليلة من خلال ضمير الخاص بك. |
Her Hristiyan'ın vicdanı ona ak ile kara arasında farkı söylemeli. | Open Subtitles | ضمير كل نصراني عليه أن يدله على الفرق بين الأسود والأبيض |
Eğer bir vicdanın olduğuna inanıyorsan, yaptığın için kafanın etini yer durur. | Open Subtitles | إذا أعتقدت أن لديك ضمير سيضايقك حتى الموت |
Öğrencilerimin daha Vicdanlı olmalarını beklerdim ama şu ana dek öne çıkan olmadı. | Open Subtitles | تمنيت أن يكون لطلابي ضمير جيد لكن لحد الآن لم يأتي أحد بالمقدمة |
Bana iğrenç, dolandırıcı ve üç kuruşa her şeyi yapacak vicdansız bir muhasebeci lazım ve sen bildiğim tek kişisin. | Open Subtitles | أحتاج إلى محاسب لا يراعي الأنظمة و بلا ضمير والذي سيفعل المستحيل ليربح ولسوء الحظ ، أنت الوحيد الذي أعرفه |
Yani karımı aldattım diye vicdanım sızlarken, bir fahişeyle yattım diye sızlamasın mı? | Open Subtitles | فيتحتم علي ان اشعر بتأنيب ضمير أقل ان ضاجعت شرموطة؟ |
Sağ kalmaya kararlı, vicdan, pişmanlık ya da ahlak kuruntularından arınmış. | Open Subtitles | لدية قدرة كبيرة على الحياة غير مكبل بحزن او ضمير ولا مخاوف من الموت |
Korku, vicdan ve ahlak nedir bilmezler. | Open Subtitles | الا القتل بألف طريقة لا خوف . لا ضمير . لا أخلاقيّة |
Bununla birlikte iyi bir vicdan gerektirir. | Open Subtitles | ومع ذلك تتطلب ضمير أخلاقي مشكوك في أمره نوعا ما |
Ama en azından, ekibinde vicdan sahibi biri var. | Open Subtitles | لكن على أقل تقدير، فريقك سيكون عنده ضمير. |
Kendisi dışında kimse için vicdanı ve saygısı olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | ,أعلم أن ليس لديها ضمير و لا تقدير إلا لنفسها |
Bir adamın vicdanı genelde yararına olan şeylerin aksini söyler. | Open Subtitles | ضمير الرجل عموما فى تعارض طردي مع مصلحته |
Toplumumuzun vicdanı geçici bir süre de olsa tatmin oldu. | Open Subtitles | ضمير المجتمع الغاضب، . كان راضً بشكل مؤقت |
Sen iki kişinin yaşamını aldın ve vicdanın hiç sızlamadı. | Open Subtitles | لقد سلبت روح اثنين من البشر ولم تشعر بأي وخزة ضمير |
Doğuştan dilenci olmana rağmen, gururun ya da vicdanın da mı yok mu? | Open Subtitles | بالرغم من أنك متسوله , الا تملكين أي كبرياء او ضمير |
Anladın mı? Daha güvenli bir iş istiyorsan, git postanede çalış. vicdanın sızlamasın istiyorsan, git bir hayır kurumu işlet. | Open Subtitles | إذا أردت أن تحتفظ بوظيفتكَ يجب أن تمر بالجزء السئ إذا كُنت تريد ضمير خالي إذهب وأبدء عمل خيري |
Çünkü bu bir tür Vicdanlı bir nesne, çevresi tarafından değiştirilebilir, ve bunada değişiklik yapılabilir. | TED | لأنه من نوع الكائنات التي لها ضمير قابل للتعديل تبعاً للمحيط. وقابل لتعديله أيضاً. |
Basının benim vicdansız bir adam olduğumu yazmasını istemem. | Open Subtitles | لا أريد أن تكتب علي الصحافة إني بلا ضمير. |
Benim vicdanım yok, kahrolası bir hırsızım işte! | Open Subtitles | ليس لدي ضمير تجري بعروقي دماء لصة |
Başkalarının vicdanını görebileceğim bir pencere yok. | Open Subtitles | لا أملك نافذةً أنظر من خلالها إلى ضمير شخص آخر |
Artık şöyle düşünmeye başlıyorum: Hollywood'un vicdana gelmesini beklemek bu oyundaki doğru strateji olmayabilir. | TED | وبدأت أرى أن الانتظار كي يصحو ضمير هوليوود قد لا يكون استراتيجية رابحة. |
"Mahatma Gandi, tüm insanlığın vicdanının sözcüsü olmuştur. | Open Subtitles | لقد أصبح المهاتما غاندي المتحدث ..باسم ضمير الجنس البشري كله |
Umurumda değil. vicdanınız rahat mı? | Open Subtitles | لا أهتم بالترحيب بي، لماذا لديك ضمير مرتاح؟ |
İntihar, kişisel vicdanla ilgili bir mesele addedilir hatta saygı görür. | Open Subtitles | الانتحار مقدّر، بل وحتّى محترم كمسألة ضمير شخصيّة |
Davanı bir insanın vicdanına bağladığını söyleme. | Open Subtitles | أرجوك.. لا تخبرني أنك علقت قضيتك على ضمير أحدهم |
Suçluluk duygularıyla siz kendinizi cezalandırıyorsunuz. | Open Subtitles | ضمير , انت تعيش مع الذنب والتعذيب انت تقوم بعقاب نفسك طوال الوقت |