Her zamankinden çok daha fazla sayıda sümsük kuşu havada dolanıyor. | Open Subtitles | تطير طيور الأطيش في الهواء في أعداد أكبر من ذي قبل |
Bu kuşu seviyorum, çünkü bir bataklık kuşu, tamamen bir bataklık kuşu. | TED | انا احب هذا الطائر لأنه من طيور المستنقعات، طائر المستنقع بكل معنى الكلمة. |
Küçük balıklar sümsük kuşlarının görüş mesafesinden kaçabilmek için ümitsizce dibe doğru iniyor. | Open Subtitles | يحاول السمك الهرب مذعوراً من سطح الماء الهائج ليغوصو خارج نطاق طيور الأطيش |
Yok canım zannetmiyorum! Ama bırakalım da çöplüğün oradaki martılar düşünsün onu. | Open Subtitles | أشك بهذا ، لكننا سندع طيور النورس عند مكب النفايات تكتشف هذا |
O kadar canlı ve uhrevi şekilleri var ki ara sıra insan algısını bile yanıltıyorlar. Yaparaklarının içinde küçük dans eden insanlara, maymun yüzüne, örümceklere ve uçan kuşlara benzer şeyler görürüz. | TED | لديها أشكال جذلة وكأنها من العالم الآخر بحيث أنها ممكن تخدع حواس الإنسان أيضًا. في بتلاتهم نرى ما يبدو بأنهم أناس ذوي حجم صغير ترقص، وجوه لقرود، وعناكب، وحتى طيور كأنها تطير. |
Burada da Hammett'in kitap için yarattığı hayali kuş var. | TED | ثم أن هناك طيور وهمية، النوع الذي إبتدعه هاميت للكتاب. |
Sen ve Ella, düğünü iptal ettiğimiz geceden beri avluda çifte kumrular gibi oynaşıyordunuz. | Open Subtitles | أنت وإيلا كنتما تبنيان عشًا مثل طيور الحب في الفناء منذ الليلة التي ألغينا فيها زفافنا |
Ve Tanrı ne ad koyacağını görmek için her kır hayvanını ve her kuşu Adem'e getirdi. | Open Subtitles | و جبل الرب الاله من الارض كل حيوانات البرية الى آدم و كل طيور السماء ليرى ماذا يدعوها |
İşte. 47 kiloluk kelaynak kuşu. | Open Subtitles | هذه 104 رطل من طيور الشاطئ. أتعني أنه لم يتبق شيء يحتاج للتنظيف؟ |
Fakat bir kuşu katlettiğini itiraf ettiğin için suratını gagalamaktan başka seçeneğimiz yok. | Open Subtitles | لكن بما أنك اعترفت بأنك قاتل طيور سنضطر لنقر وجهك |
Evet ama kemiklerimiz delikli olsa ve tüy ve kanatlarımız olsa... ..dünyanın en büyük kuşu olurduk. | Open Subtitles | نعم , ولكن ان كانت عظامنا مجوفه ولدينا اجنحة ولدينا ريش ربما نكون اكبر طيور فى المدينة |
Ama bana bir iyilik yapın ve kardeşime buralarda bir deve kuşu olduğundan bahsetmeyin. | Open Subtitles | لاتذكر لأخي ان هناك طيور نعام تطوف في الأرجاء |
Bu fırkateyn kuşlarının yaptıkları gibi sadece sesi değil aynı zamanda görselliği de kullanırlar. | Open Subtitles | ليس الصوت فحسْب، لكن الرؤية كما تفعل طيور الفرقاط تلك. |
Ama bunu nerede yaparlarsa yapsınlar, büyük yumurtlama sürüleri üremek için toplandıklarında deniz kuşlarının ihtiyacı olan yiyecek yoğunluğunu sağlarlar. | Open Subtitles | ولكن ، أينما كانوا يقومون بذلك، فإن القطعان المُفرخة الضخمة.. تعتبر الغذاء المركزي الذي تحتاجه طيور البحر.. عندما يجتمعوا للتكاثر. |
martılar, tankerler, fırtınalar. | Open Subtitles | طيور النورس, وناقلات الوقود, وعاصفه مائيه |
martılar ötüyordu, denizde yüzen binlerce cesedin kendilerine sunduğu ziyafete inat, şikayet edercesine. | Open Subtitles | طيور النورس تنعق تشتكى بالرغم من الاف الجثث العائمة |
kuşlar inanılmazdır ve bu konuşma, dünyadaki tüm kuşlara adanmıştır. | TED | الطيور رائعة، وهذه المحادثة مخصصة لكل طيور العالم. |
"Hayır, onlar sadece kuş, kaplumbağa, biz böyle değiliz." dedim. | Open Subtitles | لا ،إنهم مجرد طيور و سلاحف و لكن ليس نحن |
İkisini birlikte , parkta çifte kumrular gibiydiler. | Open Subtitles | اثنين منهم معاً ، في الحديقة مثل زوج من طيور الحب |
Nesini ne yapacaksın ufacık kuşun, anlamamışımdır hiç. | Open Subtitles | إنها طيور صغيرة للغاية لن أفهم أبداً لم يصطادها |
Ama iyi haber siz iki aşk kuşunu bir araya getirebilirim. | Open Subtitles | لكن الخبر السار أنا قادر على جمع شملكُم يا طيور الحب |
Penguenler çok ses çıkartan kuşlardır. Ve gerçekten de çok gürültücüdürler. Dolayısı ile binadan içeri girdiğimizde ciyaklamalardan, anırmalardan, viyaklamalardan oluşan bir ses karmaşası ile karşılaşmayı beklerken | TED | البطاريق طيور صوتها مرتفع وهي مزعجة حقًا ولذا كنت أتوقع بمجرد دخولي إلى المبنى أن أسمع أصوات النشاز.. والزعيق والصراخ |
hayal edin, bir adadasınız, penguenleri görmeyi umut ediyorsunuz Ve bir El Nino olayının tam ortasındasınız Ve hiç penguen yok. | TED | و يمكنكم ان تتصوروا أن تكونوا على جزيرة تأملون رؤية طيور البطريق في نفس وقت حدوث إل نينو و لا تجدونها |
Araba alarmlarını, telefon sesini ve diğer kuşları taklit edebiliyorlar. | Open Subtitles | يمكنه ان يقلد صوت انذار السيارة والتيلفونات واصوات طيور اخرى |
Ve kargalar ve diğer kargagiller, kuzgun, gökkarga ve diğerleri çok zeki kuşlar. | TED | والغربان وسائر الكورفيديات كالغداف وغراب الرخ وما شابهها طيور ذكية بدرجة لا تصدق. |
Yani kuşların olmama ihtimali etrafta gezinerek yok olmuş gibi görünen çayırkuşlarını arayan bazılarımız için az çok temel oldu. | TED | وهكذا فان مسألة ألا يكون لدينا طيور أصبحت جوهرية لأُولئك الجائلين منّا بحثاً عن طيور قبرةالمروج والتي يبدو أنّها اختفت. |
Şimdi , şu filmi bitir ve bizde siz muhabbet kuşlarını tekrar beraber görelim! | Open Subtitles | الآن، فقط الانتهاء من هذا الفيلم، وسنرى حول الحصول على طيور الحب لك اثنين معا مرة أخرى. |